Pandemi Döneminde İşçi Sınıfını Yıkım Ve Felakete Sürükleyen 3’Lü Koalisyon:(2)

Koronavirüs kriziyle birlikte yaşanan pandemi süreci, tüm belirtileriyle sadece iktisadi anlamda değil aynı zamanda işçi ve emekçilerin sosyal politika açısından da yaşam alanlarını altüst ederek ilerlemeye devam ediyor. İster iktidar yandaşı ister karşıtı olsunlar, tüm burjuva siyasetçiler ve iktisatçılar yaşanan krizin kapitalizmin mutlak krizlerinden biri olduğunu kitlelerden saklamaya çalışırken, işçi sınıfının hiç durmadan çalışırken daha da yoksullaştığı ve buna karşılık iktidar-sermaye sahibi ve bunların çatısı altında birleşen sendikaların saraylarında ve evlerinde kalma özgürlüğünü kullanarak, hiç çalışmadan her şeyin keyfini çıkarttığı bir dönem yaşıyoruz. Bu dönemin yarattığı düzensizlik ise Türkiye için yeni bir pandemi krizidir. 

İlk yazıda da detaylı olarak bahsettiğim bu krizin, uygulama alanlarında kendini nasıl gösterdiğine bir bakalım! 

Tarih: 1 Mayıs 2020 

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yayınladığı mesajda: 

 

1- “Tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgınına karşı yürüttüğümüz mücadelede de çalışanlarımızı her alanda koruyacak tedbir ve desteklere büyük önem verdik.

2–  İşçilerimizin sorunlarının çözümü için her zaman samimiyetle çalıştık. Ücretten, sosyal haklara ve çalışma ortamlarının iyileştirilmesine kadar önemli adımlar attık.

3– Salgınla mücadele ederken hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması, özellikle istihdamın korunması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Sosyal koruma kalkanı altında hayata geçirdiğimiz programlarla salgının çalışanlarımızın hayatında yol açtığı sıkıntıları en aza indirmeye çalışıyoruz.

4- Her vesileyle belirttiğim gibi, işçilerimizin hakkının, hukukunun korunması doğrultusunda yapılacak her türlü samimi çalışmayı desteklemeye devam edecek; işçilerimizle, çalışanlarımızla sonuna kadar kol kola, omuz omuza yürüyeceğiz” diyen Erdoğan, göreve geldikleri günden bu yana hak arayışının uzlaşma zemininde sürdürülmesi gerektiğine inandıklarını, emek konusunda adaletin tesisi için mücadele ettiklerini belirtti.

Yine her zamanki gibi Türkiye işçi sınıfını, ezilenleri koruduğunu, çıkartılan bütün yasaları işçi ve emekçiler için de çıkarttığını söylemekten çekinmedi. 

Peki 1 Mayıs’tan Sonra Neler Oldu? 

Salgınla mücadele edilirken işçiler mağdur edildi mi? 

Ücretten, sosyal haklara kadar işçilerin çalışma ortamlarının iyileştirilmesi gerçekleştirildi mi? 

İşçilerin hakkının, hukukunun korunması doğrultusunda her türlü samimi çalışma desteklendi mi? 

Hadi gelin bu zorlu süreçte neler yaşanmış, bir bakalım…. 

-16 Mayıs 2020; Virüs bulaşan işçiye patrondan ceza tehdidi: Salgın nedeniyle üretime ara veren Merinos, fabrika açılana kadar virüs bulaşan işçilere cezai işlem uygulayacağını duyurdu.  

17 Mayıs 2020; Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol bir araya gelerek ortak bir açıklama yaptılar; “Memnuniyetle gördük ki devletimiz, kısa çalışma ödeneği ve diğer birçok düzenlemeyle, çalışanın ve işverenin yanında olduğunu gösterdi, bu zor zamanlarda nefes almamızı sağladı. Biz de tüm bu çalışmalar için teşekkürü bir borç biliyoruz” dediler.  

Üç konfederasyonun yaptığı açıklamada; 3 ay süre ile uygulanmasına karar verilen kısa çalışma ödeneğinin bu yıl sonuna kadar uzatılması, kısa çalışma ödeneği ile çalışanın ücreti arasındaki farkı ödeyen patronların bu ödemelerinin gelir vergisinden muaf tutulması isteniyor. 

Salgın günlerinde, işçiler ölümle burun buruna çalıştırılırken, tümüyle sermayenin taleplerinden oluşan bir metnin altına imza atmaları, Türk-İş ve Hak-İş bürokratlarının ihanetin ötesine geçerek alenen sınıfsal tutum aldıklarının beyanı oldu.  

24 Haziran 2020; Tacize maruz bırakıldığı için suçlandı, pandemi döneminde işten çıkarıldı ve 15 gün sokakta kaldı: Cönger Çalışma Bakanlığı’nın sunduğu pandemi desteklerinden yararlanmaya çalıştığında ise çalıştığı süre boyunca dört kez işe giriş çıkışının yapıldığını gördü. İşsizlik kaygısıyla susmak zorunda kaldığını ifade eden Cönger, “Daha öncesinde proje şefim Ali Osman Başyiğit tarafından üç kez hakaret ve küfre maruz kaldım. Kendisini uyardığımda üslubunun bu olduğunu söyleyip hakaretlerine devam etti” dedi.  

2 Temmuz 2020; COVID-19 gerekçesiyle aylardır şantiyede tutuluyorlardı: Artvin’de, Çoruh Nehri üzerinde yapımı süren Yusufeli Barajı ve hidroelektrik santrali (HES) şantiyesinde çalışan işçiler, koronavirüs gerekçesiyle aylardır şantiye alanında tutulmalarına tepki göstererek iş bıraktı. 

4 Temmuz 2020; Antep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bulunan Kartal Halı adlı firmada çalışan bir işçi gece saatlerinde işbaşı yapmadan kısa bir süre önce fenalık geçirerek bayıldı. İşçinin koronavirüs pozitif olduğu ve bu nedenle bayıldığı belirtildi. İşçinin COVID-19 belirtileri gösterdiği ve işten izin almak istediği öğrenildi. İşçinin izin talebinin ise işyerlerinde çavuş diye tabir edilen sorumlular tarafından reddedildiği kaydedildi.  

13 Temmuz 2020; Kaçak Saray’da ve Türkiye’deki birçok kent ve yaşam düşmanı mega projede imzası olan Rönesans Holding’in Rusya’da bulunan şantiyesinde çalışan 6 bin işçide COVID-19 tespit edildi. Yaklaşık 20 bin işçinin çalıştığı şantiyede güvenlik önlemlerinin alınmaması ve işçilere maaş verilmemesi sonucu şantiyede eylem başlatıldı.  

23 Temmuz 2020; Anatolium AVM’nin Koton mağazasında çalışan iki işçide koronavirüs tespit edildi. Koronavirüs tespit edilen işçilerin yerine başka mağazalardan çalışanlar getirilerek faaliyetine ettiği ve mağazada çalışan işçilerin tamamına test yapılmadığı iddia edildi. 

Takip eden günlerde AVM’nin IKEA mağazasında on beş işçide koronavirüse rastlandı. İki işçi hastanede tedavi görürken, geri kalanlar evde karantinada. Yaklaşık üç yüz işçinin çalıştığı mağaza faaliyetine devam ederken çoğu işçiye test yapılmadığı, yapılanların ise halen sonucunu beklediği söyleniyor.  

27 Temmuz 2020; Samsun’un önemli sanayi kuruluşlarından SAMPA Otomotiv’de sendikaya üye oldukları için 60’a yakın sayıda işçi işten çıkarıldı. Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş’te örgütlenen işçiler maske takmadıkları gerekçesi ile işten çıkarıldıklarını ancak asıl sebebin örgütlenmeleri olduğunu dile getirdi.  

28 Temmuz 2020; Dardanel işçiyi fabrikaya kapattı: “İşçinin sağlığını ‘düşünen’ idare işçiyi kapalı devre sistemde çalıştıracak.” 

 Dardanel’in Çanakkale fabrikasında çalışan işçilerde COVID-19 tespit edildi, Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurul kararı doğrultusunda Çanakkale Dardanel fabrikasında çalışanlar 14 gün gözetimli karantinaya alındı. Karara göre işçiler fabrikayı 14 gün boyunca terk edemeyecek ve yurtlarda konaklayacak. Uymayan işçiye polis müdahale edecek  

-29 Temmuz 2020; DİSK’e bağlı İletişim, Haberleşme, Posta ve Çağrı Merkezi İşçileri Sendikası (İletişim-İş),  Batman’da faaliyet yürüten Tempo Çağrı Merkezi’nde çalışan 20 işçinin işten atılmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. 

Tempo Çağrı Merkezi İş Süreçleri Dış Kaynak Hizmetleri A.Ş’nin ülkenin en büyük dijital platformu Dijitürk’ün çağrı merkezi hizmetlerini yürüttüğünü hatırlatan İletişim-İş, 20’ye yakın işçinin tazminatsız olarak işten atıldığını belirterek şunları kaydetti: “COVID-19 döneminde işten çıkartmaların yasal olarak yasaklanmış olmasına rağmen işçi arkadaşlarımızı iş kanunu 29. maddesine göre “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış” gerekçesi ile iş akitleri fesih edilmiştir. İşveren bu yolla hem pandemi döneminde uygulanan işten çıkartma yasağını delmiş, hem de işçi arkadaşlarımıza hak ettikleri tazminat haklarını bu yolla vermemeyi seçmiştir.”  

30 Temmuz 2020; Başakşehir İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Uğur Konfeksiyon’da iki hafta içinde 96 işçide koronavirüs tespit edildi. 556 işçinin çalıştığı İkitelli Şubesi’nde günde 5 ile 15 işçi hastaneye başvurarak test yaptırıyor. 

6 Ağustos 2020; Dardanel’in Çanakkale’deki fabrikasında işçileri “kapalı devre” diye adlandırılan kölelik koşullarında çalıştırmaya başlamasının ardından Manisa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek ise işçilerin mesai sonrasında tedbirleri unuttuğunu ve fabrikalara virüs taşıdığını öne sürdü. Türek, Manisa OSB’de bir pansiyon inşa edip işçileri dışarıya bırakmamayı düşündüğünü de ifade etti.  

Türek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama bu, fabrikaların kusurundan değil. Maalesef insanımız kendine olan saygısını değil, karşısındakine olan saygısını koruması lazım. Bu konuda biraz gevşeklik olduğunu gözlüyoruz. Şu anda bölgemizde 55 binin üzerinde çalışanımız var. Zaman zaman bu arkadaşlarımızı Manisa OSB bünyesinde bir pansiyon inşa edip de dışarıya bırakmasak mı diye düşünüyoruz. Çünkü her tatil veya her boşluğun arkasından çalışan arkadaşlarımız fabrikalara geri gelirken maalesef birtakım şeyleri de taşıyarak geliyorlar.” diyerek açıklama yaptı.  

7 Ağustos 2020; Urfa’da bulunan Özak Tekstil’de çalışırken DİSK Tekstil Sendikası’nda örgütlenen işçiler, baskıyla sarı sendika Öziplik’e geçmeye zorlanıyor. DİSK’ten istifa etmeyen işçiler ücretsiz izinde tutuluyor. 

Özak Tekstil işçilerinin aylar önce, işçiye karşı patronla işbirliği yapan yandaş sendikadan istifa ederek DİSK Tekstil’e üye olduklarının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: Yasal haklarını kullanan işçilere karşı Özak Tekstil yönetimi aylardır suç işliyor. DİSK’e üye işçiler baskıyla, tehditle istifaya zorlanıyor. Pandemiden dolayı üretime iki ay ara verilen Özak Tekstil’de üretimin tekrar başladığı 1 Haziran 2020 öncesinden başlayarak, DİSK Tekstil üyesi işçiler tehdit, baskı ve mobbing uygulanarak DİSK’ten istifa edip yandaş sendikaya üye olmaya zorlanıyorlar. 

İnsanca bir yaşam ve insanca çalışma koşulları için sendikal örgütlenme ve sendika seçme hakkını kullanan ve DİSK’ten istifa etmeyen Özak Tekstil işçileri aylardır ücretsiz izinle cezalandırılarak açlığa ve sefalete mahkum ediliyor. 

Pandemide işçilerin haklarını, sağlığını ve hayatını patronların insafına bırakan hükümet, ücretsiz izin uygulamasını da yasal hale getirdi. Bu uygulama hak arayan işçileri cezalandırmanın, açlığa mahkum ederek sindirmenin aracına dönüşmüş durumda.  

-10 Ağustos 2020; Antep’te bulunan ve yönetimi kayyumda olan Akkoza Tekstil işçileri, işyerinde paraları olduğu ancak üç aydır alamadıkları için uyarı eylemi yaptı. Önce fabrikayı kapatacaklarını söyleyen ve işçilere tazminat istemediklerine dair kağıt imzalatmaya çalışan kayyum, işçilerin tepkisini alınca fabrikanın tekrar üretime başlayabileceğini bir süre kendilerini idare etmelerini istemişti. Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneğine başvuran işyeri, üç aydır işçilere ödemesi gereken asgari geçim indirimini ödemiyor. Öz İplik-İş sendikasının örgütlü olduğu işyerinde sözleşme kapsamında, aylık ikramiye olarak yedi buçuk yevmiye alan işçiler yine üç aydır bu ikramiyelerini alamıyor. Geçtiğimiz bayramda bayram ikramiyesi de alamayan işçiler eylül ayında yapılması gereken gıda yardımının da verilmeyebileceğini duyduklarını söylüyor.  

11 Ağustos 2020; Koronavirüs ölümlerinin yaşandığı Vestel’de çalışan bir işçi: “Beraber çalıştığımız, her gün selamlaştığımız arkadaşlarımızın ya ölüm haberini alıyoruz ya da hastaneye yatırılışını” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Peki bu mükemmel fabrika tüm dünyanın korktuğu, çaresini de bulamadığı virüs salgınında ne yaptı, ne hale geldi, ne yapıyor? Şöyle söyleyeyim: Hiçbir şey. Sağlık Bakanı başta olmak üzere bütün yetkililerin ‘Sosyal mesafeni koru, maskeni tak’ uyarılarını yaptığı zamanda biz ne yaptık derseniz bir tek cevabımız olur: Sürekli, hiç durmadan, normal zamanlardan daha çok çalıştık. Evet evet yanlış duymadınız daha fazla çalıştık. Kimimiz bir şey olmaz herkes çalışıyor dedi, kimimiz umursamadı, kimimiz önlemler alındı artık kader dedi ama hepimiz sadece yapacak başka bir şeyimiz olmadığı için, çoluk çocuğumuza ekmek götürebilmek için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz….” dedi.  

13 Ağustos 2020; Yozgat Sorgun’daki Rota Tekstil fabrikasında Kovid-19 vakaları çıkmaya başlayınca işçiler evden yemek getirmeye başladı. İşçiler yemekhanede gerekli önlemlerin alınmadığı için bu yola başvurduklarını anlattı.  

14 Ağustos 2020; Boyner’de çalışan işçiler: Yasak kalkınca işten atılacağız diye korkuyoruz. Salgın sürecinde pek çok iş kolunda ve işyerinde işçilerin hakları rafa kaldırıldı. Çalışma süresini 8 saatten 9 saate çıkaran Boyner mağazalarında da işçilerin bir bölümü ücretsiz izne çıkarıldı.  

15 Ağustos 2020; Öz İplik-İş Sendikasının örgütlenme çalışması sürdürdüğü JNR Mensucat Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ’de sendikalaştıkları için istifa baskılarına dair açılan soruşturma kapsamında ifade veren işçiler “Fabrikayı kapatırız, iş bulamazsınız’ tehdidi ile istifaya zorlanıyoruz” dedi. Öz İplik İş Sendika Uzmanı Çetin, “Bunlar baskı için yapılıyor. Kapatmak bir yana yeni yatırım yapıyorlar” ifadelerini kullandı.  

17 Ağustos 2020; Koronavirüs vakalarının arttığı belirtilen Vestel’de üretim tüm hızıyla devam ettiriliyor. İşçiler çok sayıda işçinin rahatsızlandığını, işlerin sürmesi için fazla mesai dayatıldığını belirtiyor. Koronavirüs vakalarıyla gündeme gelen Vestel’de hasta sayısının artması nedeniyle mesai süreleri de uzadı. Günde 12 saat çalıştıklarını söyleyen işçiler, devletin gerekli önlemlerin alınması ve test yapılması için devreye girmesini istiyor.  

19 Ağustos 2020; Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu otomotiv parça üreticisi Alman ZF Lemförder fabrikasında çalışan işçiler fabrikada koronavirüs pozitif vakaların tespit edildiğini ve önlem alınmadığı belirtildi. 

20 Ağustos 2020; Bingöl’den Ankara’ya çalışmaya gelen 13 işçiden 3’ünün Kovid-19 testi pozitif çıkmasına rağmen, gidecek yerleri olmadığından diğer 10 işçiyle birlikte kalıyor. Semptomlar diğer işçilerde de görülmeye başlandı. 

Bingöl’ün Solhan ilçesinden bina mantolama işinde çalışmak için Ankara’nın Etimesgut ilçesine gelen 13 işçiden 3’ünün Kovid-19 testi pozitif çıkmasına rağmen, diğer 10 kişiyle birlikte bir binanın bodrum katında yaşıyor. Gidecek başka yerleri olmadığı için tek pencereli bir odada kalan işçiler, hijyenden yoksun ortak kullanım alanlarında ihtiyaçlarını karşılıyor.  

184 Danışma Hattı’ndan arayan kişinin “Kendi kendinizi izole edin” dediğini aktaran ve koronavirüs testi pozitif çıkan işçilerden Giyasettin Döğüm, “Biz yaşadığımız yerin tek odadan ibaret olduğunu ve izolenin burada mümkün olmadığını kendilerine söylememize rağmen, yapacakları bir şeyin olmadığını söylediler. Biz burada pozitif olmayan diğer 10 arkadaşımızla birlikte yaşıyoruz. Yani test sonuçları pozitif çıkan arkadaşlarla, salgın semptomu hisseden arkadaşlarımızla birlikte kalmaya devam ediyoruz” diye belirtti.  

Ve Daha Yüzlercesi…  

Peki bunun karşılığında işçiler ne yanıt verecek, birey olarak davranıp “her koyun kendi bacağından asılır” diyerek kölelik düzenin devam etmesini mi sağlayacak, yoksa bir sınıf gibi davranarak kölelik zincirlerinden kurtulmanın mücadelesini mi verecek?   

Birincisi tüm insanlığı barbarlığa götürür, diğeri de insanın insan tarafından sömürülmediği sosyalist topluma götürür.  

*20 yıldır Vestel High End fabrikasında çalışan ve Zorlu yönetiminin ihmalkarlığına yenik düşen rahmetli Ömer Tatlıkalıp’ın anısına… 

VE SİZ SAYIN YETKİLİLERYÖNETEMİYORSUNUZ, TÜKENİYORUZ…. 

AYDINLIK, ÖZGÜR YARINLARA…. 

<<<< Yazının başına dön

Burçin ABACI