Saraçhane ve Newroz: Ortak Mücadelenin Birleşen Cepheleri

Türkiye, siyasal ve toplumsal mücadelenin kritik bir dönemeçten geçtiği günlerden geçerken, faşizme karşı direnişin iki temel bileşeni olan Saraçhane ve Newroz’un karşı karşıya getirilmesine yönelik hamleler boşa düşüyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın açıklamaları, iktidarın ve onunla paralel hareket eden kimi muhalefet unsurlarının ezilenleri birbirine kırdırmaya yönelik stratejilerine güçlü bir yanıt niteliğinde.

19 Mart’ta yaşanan ve muhalefetin önemli bir kesimi tarafından “başarısız darbe girişimi” olarak nitelendirilen süreç, yalnızca bir belediye başkanının tutuklanması değil, doğrudan halk iradesinin gasp edilmesi anlamına geliyordu. Ekrem İmamoğlu’nun hukuksuz bir şekilde Silivri Cezaevi’ne gönderilmesine karşı başlayan Saraçhane direnişi, yalnızca CHP’lilerin değil, geniş halk kesimlerinin, farklı siyasi geleneklerden muhalif unsurların sahip çıktığı bir demokrasi mücadelesine dönüştü. Aynı süreçte, Newroz kutlamalarının da yalnızca bir kültürel etkinlik olarak değil, barış ve demokrasi taleplerinin yükseltildiği bir halk direnişi olarak anlam kazandığı görüldü.

Özel: “Öfkemizi ve Üzüntümüzü Halkın Dayanışması Yükseltiyor”

CHP lideri Özgür Özel, Saraçhane’de yaptığı açıklamada, İmamoğlu’nun tutuklanmasını halk iradesine vurulan bir darbe olarak nitelendirerek, halkın direnişinin bu darbe girişimini boşa çıkardığını vurguladı. Özel, konuşmasında sadece CHP üyelerinin değil, demokrasiye sahip çıkan tüm yurttaşların bu sürecin parçası olduğunu belirtti.

Özel’in açıklamalarındaki en dikkat çekici nokta, Saraçhane’de başlatılan dayanışmanın kitleselliğiydi. CHP’nin 1 milyon 750 bin üyesinin katılımıyla sandıkların kurulduğunu ifade eden Özel, halkın gösterdiği ilginin, sadece parti üyelerinin değil, halkın büyük bir kesiminin demokrasi mücadelesine sahip çıktığını gösterdiğini vurguladı. Gelen talepler doğrultusunda oy verme süresinin 17.00’den 19.00’a kadar uzatıldığını duyuran Özel, bu sürecin bir “demokrasi devrimi” olduğunu belirtti.

Özel’in açıklamalarının önemli bir diğer noktası ise iktidarın ve onun etrafında kümelenen bazı muhalefet unsurlarının ezilen kesimleri birbirine düşürme çabalarına karşı verdiği yanıt oldu. Mansur Yavaş’ın Newroz ile ilgili sözlerine gelen soruya karşılık Özel’in, “Partinin bu konudaki mesajı, Genel Başkanın ağzından duyduğunuz mesajdır” diyerek tartışmaya net bir nokta koyması, CHP içinde farklı eğilimlere sahip kesimlerin yaratmaya çalıştığı ayrışmaya karşı bir mesaj niteliğindeydi.

DEM Parti: “Ortak Mücadele, Cesaret ve Kararlılıkla Sürecek”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Saraçhane’de CHP lideri Özgür Özel ile yaptığı görüşmede, demokrasi mücadelesinin yalnızca bir partinin ya da bir kesimin değil, tüm halkın ortak meselesi olduğunu vurguladı. Bakırhan, Newroz’un barış ve halkların birlikte yaşama iradesinin simgesi olduğunu, bu iradenin Saraçhane’de verilen mücadeleyle birleştiğini ve iktidarın yaratmaya çalıştığı bölünmeyi halkın sağduyusunun engellediğini belirtti.

Bakırhan’ın açıklamaları, Tülay Hatimoğulları’nın günler önce yaptığı ve faşizme karşı mücadelenin ancak ezilenlerin ortak hareketiyle kazanılabileceğini belirttiği açıklamalarla doğrudan paralellik taşıyor. Saraçhane ve Newroz’un birbirine karşıt gösterilmesi çabasına karşı, ezilenlerin mücadele birliğini sağlamaya yönelik bir duruş sergilendi.

Muhalefet İçindeki Çatlaklara Karşı Sağduyulu Duruş

Bu süreçte, yalnızca iktidarın değil, muhalefet içindeki milliyetçi ve statükocu unsurların da Saraçhane ve Newroz’u karşı karşıya getirmeye çalıştığı görüldü. CHP içinde farklı eğilimleri temsil eden bazı isimlerin Newroz’a mesafeli yaklaşımları, bu bölünmeyi derinleştirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirildi. Ancak Özel ve DEM Parti liderlerinin sağduyulu açıklamaları, bu hamleleri boşa çıkardı.

Prof. Dr. Şebnem Oğuz’un vurguladığı gibi, esas mücadele ezilenlerin birbirini karşısına almak değil, egemenlere karşı ortak bir direniş hattı kurmak üzerinden şekillenmelidir. Oğuz’un “hesabı ezilenlerden değil egemenlerden sormak” ilkesi, Saraçhane’de ve Newroz meydanlarında şekillenen halk dayanışmasının en temel çizgisini oluşturuyor.

Önümüzdeki süreçte, muhalefet içerisindeki farklı eğilimler, bu ortak mücadeleyi zayıflatma yönünde hamlelerde bulunabilir. Ancak 19 Mart’tan bu yana ortaya konan dayanışma, halkın mücadele bilincinin ve siyasi sağduyusunun bu tür girişimleri aşabileceğini gösteriyor.

Bu noktada kritik olan, demokrasi mücadelesinin yalnızca seçimlerle sınırlı bir süreç olmadığını, ezilenlerin dayanışmasının ve ortak mücadelesinin sürekli olarak büyütülmesi gerektiğini unutmamaktır.