Proje Okulları ve Öğretmen Atamaları: Öğrenci ve Mezunlar Harekete Geçti

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), “özel program ve proje uygulayan okullar” olarak tanımladığı ve kamuoyunda “proje okul” adıyla bilinen eğitim kurumlarına gerçekleştirdiği öğretmen atamaları, Türkiye genelinde öğrenciler, öğretmenler, veliler ve mezunlar tarafından sert biçimde protesto ediliyor. Liyakati ve şeffaflığı dışlayan bu atama sistemine karşı, özellikle İstanbul’daki köklü liselerde başlayan eylemler, liseli gençliğin yalnızca öğretmenlerine değil, kamusal ve adil eğitime de sahip çıktığını gösteriyor.

Vefa Lisesi’nde Öğrenci ve Mezunlardan Ortak Direniş

153 yıllık tarihiyle İstanbul’un en köklü okullarından biri olan Vefa Lisesi’nde, görevden alınan öğretmenler için öğrenciler okul bahçesinde oturma eylemi yaptı. “Vefa uyuma, öğretmenine sahip çık” sloganları eşliğinde yapılan protestoya, mezunlar da destek verdi. Eyleme katılanlardan biri de, Vefa Lisesi mezunu olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’di.

Kadıgil, Vefa mezunlarının hazırladığı metni okuyarak hükümete ve Milli Eğitim Bakanlığı’na sert sözlerle yüklendi. “153 yıldır Atatürk ilke ve inkılaplarını benimseyen Vefa Lisesi’nin, sistematik ve keyfi biçimde görevden alınan öğretmenleriyle birlikte hedef alındığını görüyoruz” diyen Kadıgil, okulun tarihinde hiç bu denli büyük bir siyasi müdahaleye tanık olunmadığını vurguladı. Öğrenciler ve mezunlar, sürgün edilen öğretmenlerinin isimlerini tek tek anarak “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sözleriyle taleplerini dile getirdi.

Maçka’da Boykot: “Öğretmenlerimiz Sürgün Ediliyor”

Bir başka tepki ise Yıldız Teknik Üniversitesi Maçka Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden geldi. 11 öğretmenin zorunlu tayinle okuldan uzaklaştırılması üzerine öğrenciler derslere girmeyerek okul bahçesinde toplandı. Açıklamalarında, proje okul statüsü bahane edilerek öğretmenlerin hukuksuzca görevden uzaklaştırıldığını söyleyen öğrenciler, “Madem bu yönetmelik vardı, neden şimdi uygulanıyor?” diye sordu.

Öğrenciler aynı zamanda okul idaresi tarafından eylemlerinin bastırılmaya çalışıldığını, protestoya katılanların tehdit edildiğini dile getirdi. Ancak yılmadıklarını belirten öğrenciler, “Parasız, bilimsel, demokratik eğitim ve sağlıklı beslenme hakkı” taleplerini de gündeme taşıyarak tüm Türkiye’deki lise gençliğini bu haklar için mücadeleye çağırdı.

Kadıköy Anadolu Lisesi’nde Mezunlardan Dayanışma

İstanbul’daki bir diğer protesto adresi Kadıköy Anadolu Lisesi oldu. Öğrenciler okul bahçesinde toplandı, mezunlar ise okul önünde destek verdi. Öğrenciler “sarı, yeşil Kadıköy Anadolu” tezahüratlarıyla birlik ve direniş mesajı verirken, mezunlar da öğretmenlerin sürgün edilmesine karşı tepkilerini dile getirdi. Kadıköy Anadolu Lisesi gibi birçok okulda da öğrenciler benzer şekilde sessiz kalmadı; sosyal medya üzerinden seslerini duyurarak kamuoyu oluşturdu.

Eğitim Sen: Siyasal Kadrolaşma Açıkça Uygulanıyor

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) de yaptığı açıklamada, MEB’in proje okullara öğretmen atamalarını tamamen keyfi biçimde yürüttüğünü, hiçbir objektif kıstasın kullanılmadığını vurguladı. Sendika, mülakat sisteminin denetime kapalı yapısıyla siyasi sadakati liyakatin önüne geçirdiğini belirtti ve “proje okullarına yapılan atamalar, iktidarın açık kadrolaşma girişimidir” dedi.

Eğitim-Sen, Emine Gül, Baki Duyucu ve Sema Özer gibi birçok nitelikli öğretmenin görevden uzaklaştırılmasının sadece bireysel mağduriyet değil, kamu eğitimine yöneltilmiş sistematik bir saldırı olduğunu belirtti. Sendika ayrıca, “proje okulu” statüsünün hangi okullara ve hangi kriterlerle verildiğinin belirsizliği üzerinden sürecin tamamen siyasal bir kontrol mekanizmasına dönüştürüldüğünü ifade etti.

Eğitimde Adalet Talebi: “Okullar İktidarın Arka Bahçesi Değildir”

Öğrencilerin, velilerin ve eğitim sendikalarının ortak talebi açık: Öğretmen atamaları şeffaf, denetlenebilir ve liyakat temelli olmalı; Milli Eğitim Bakanı’na tanınan sınırsız yetki kaldırılmalı. Proje okul sistemiyle birlikte eğitimde yaratılan eşitsizlik, gençler için sadece bir öğretmen meselesi değil, aynı zamanda eşitlik, adalet ve özgürlük sorunu olarak görülüyor.

Bu sebepledir ki; Türkiye’nin dört bir yanındaki liselerde yükselen bu ses yalnızca öğretmenlerine değil, halkçı ve kamusal eğitime sahip çıkan bir kuşağın da habercisidir. Öğrenciler şimdi, “susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyerek bir gelecek tahayyülüne sahip çıkıyor.