Ahlakın Soyut Yüklerinden Kurtuluşu: Marx’ın Etik Devrimi

Modern felsefe tarihinde ahlak üzerine kalem oynatmış çokça düşünür var: Kant, evrensel bir yasa idealinde ahlâkı temellendirirken; Hegel, özgürlüğün tarihsel açılımında etiği devletle özdeşleştirir. Antikçağ’dan itibaren felsefe, ahlâkı ya insan doğasından (Aristoteles), ya Tanrı’dan (Aquinolu Thomas), ya da aklın kendisinden (Kant) türetmeye çalıştı. Ancak Marx’ın ortaya koyduğu etik anlayışı, yalnızca teorik bir yön değişikliği değil, aynı zamanda bu geleneksel felsefi ahlâkın ideolojik bir eleştirisidir. Marx için ahlâk, içinde yaşanılan maddi üretim koşullarının ve sınıf ilişkilerinin bir yansımasıdır. Bu nedenle onun ahlâk anlayışı, diğer filozoflardan kesin çizgilerle ayrılır.

Soyut Ahlâkın Eleştirisi

Marx, özellikle Kant gibi filozofların soyut evrenselciliklerine karşı çıkar. Kant, “iyi isteme”yi ve “kategorik imperatif”i tarih dışı, sınıflar üstü ve koşullardan bağımsız bir etik yasaya dönüştürür. Oysa Marx için bu tür evrensellik iddiaları, bizzat belirli bir sınıfın (burjuvazinin) tarihsel konumunun idealleştirilmesinden başka bir şey değildir. Ona göre, ahlâkın evrensel gibi görünen ilkeleri, aslında egemen sınıfın çıkarlarını sürdürmenin yollarıdır:

“Egemen fikirler, her zaman egemen sınıfın fikirleridir.”

Bu cümlede özetlenen görüş, Marx’ın etik anlayışının temelidir: Ahlâk, felsefi olarak değil, tarihsel ve maddi olarak açıklanmalıdır.

Praksis Olarak Etik

Marx’ın Hegel’den devraldığı önemli kavramlardan biri “praksis”tir, ancak onu yeniden tanımlar. Hegel için etik, bireyin kendi öz-bilincini devlette gerçekleştirmesidir; Marx içinse etik, insanın kendisini tarihsel süreç içinde özgürleştirmesi, yani emek sürecinde kendi doğasını gerçekleştirmesidir. Bu fark, Marx’ın etiğini statik değil, devrimci bir süreç olarak kavradığını gösterir. Dolayısıyla Marx’ın etik anlayışı bir “yaşam pratiği”dir; pasif bir iyi niyet değil, dönüşüme yönelen kolektif bir eylemdir.

Marx’ın en radikal kopuşu, ahlâkı doğrudan üretim tarzlarına ve sınıf mücadelelerine bağlamasıdır. Ahlâki ilkeler, üretim ilişkileriyle birlikte değişir. Feodal toplumda “sadakat” erdemken, kapitalist toplumda “girişimcilik” öne çıkar. Komünist toplumda ise ahlâk, artık baskı aracı olmaktan çıkacak, özgür bireylerin kolektif yaşamının içsel ifadesine dönüşecektir.

Bu, Marx’ın etik anlayışında “olması gereken”in (“Sollen”) yalnızca düşüncede değil, maddi koşullar dönüştürülmeden asla gerçekleşemeyeceği anlamına gelir. Yani Marx’a göre, gerçek etik, ancak sınıfsız toplumda mümkündür.

İnsan Doğasının Ters Yüz Edilişi

Klasik ahlâk felsefesi, insan doğasını sabit ve evrensel varsayarak buradan ahlâki kurallar türetmeye çalıştı. Marx ise, insan doğasının tarihsel olduğunu söyler. İnsan doğası, üretim biçimleriyle ve toplumsal ilişkilerle değişir. Dolayısıyla “insana uygun yaşam” fikri, ancak içinde yaşadığı maddi koşullarla birlikte değerlendirilmelidir. Marx’a göre, kapitalizm altında insanlar kendi emeklerinin ürününden yabancılaşmışlardır ve bu yabancılaşma, aynı zamanda ahlâki yabancılaşmadır.

Marx, ahlâkın ideolojik işleve sahip olduğunu belirterek, onun meşruiyet sağlayıcı rolünü açığa çıkarır. Kapitalizmde özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramlar, biçimsel düzeyde geçerli kılınır; oysa gerçek hayatta bunlar yalnızca egemen sınıfın iktidarını sürdürmeye hizmet eder. Bu nedenle Marx’ın etik eleştirisi, yalnızca ahlâk kuramlarına değil, ahlâkın bizzat siyasal işlevine yöneliktir.

Ahlâkın Geleceği ve Komünist Etik

Marx, klasik anlamda bir ahlâkçı değildir. Ne insanlara neyin “doğru” olduğunu söylemekle ilgilenir, ne de ahlâkı soyut normlar aracılığıyla temellendirmek ister. Ancak onun düşüncesi, bugüne kadar görülen en radikal etik devrimi içinde saklıdır: Gerçek ahlâk, koşulların eleştirisinden, sömürü düzeninin ortadan kaldırılmasından ve insanın kendini gerçekleştirebileceği yeni bir toplumsal düzenin kurulmasından geçer.

Marx’ın ahlâkı, sınıf mücadelesinin içinden filizlenen, tarihsel ve devrimci bir ahlâktır. Ve belki de bu yüzden, felsefî soyutlamaların ötesine geçen tek etik projedir.