Bir çocuğun, çocukluğunu sürekli yoksulluk içinde geçirmesi yetişkin olduğunda da yoksul olma olasılığının yüksek olduğunu gösterir. BM Aşırı Yoksulluk ve İnsan Hakları Özel Raportörü, Olivier De Schutter Eylül 2021 tarihli raporunda yoksulluk içinde yaşayan bir ailede doğan çocukların, 30 yaşında yoksul olma olasılığının, hiç yoksul olmayanlara göre üç kat daha fazla olduğunu belirtmişti. Çünkü erken çocuklukta karşılaşılan yoksulluk koşulları eğitimi de önemli ölçüde etkiliyor.
Çocuklarda o yaşta gelecek kaygısının başlamasına yoksulluk derinleştiğinde veya uzadığında ise çocuğun sağlığını olumsuz etkiliyor. Ayrıca aşırı kalabalık bir evde yaşamak, ailenin geçim kaygısı, gıda yoksulluğu çocuğun uykusunun bozulmasına, stres ve kaygıya yol açıyor. Yoksul ve izole edilmiş mahallelerde oturan çocuklar aynı zamanda daha az sosyal ve kültürel yaşantıya sahip oluyor yine damgalama, etiketleme ve olumsuz önyargılar, yoksul olmayan çocuklara göre daha fazla. Araştırmalar göstermiştir ki, yoksulluk içinde büyüyen çocukların varlıklı ailelerdeki çocuklara göre okul terk etme oranı daha yüksek bu da çocukların ekonomik nedenlerle erken yaşta çalışmasına neden oluyor. Uzun çalışma saatleri çocukların fiziksel, duygusal gelişimine zarar verdiği gibi istismar riskini de artırır. Bir çocuğun eğitim hayatından tamamen kopması o çocuğun yoksulluk döngüsünde çıkma ihtimalinin yok denecek kadar az olması anlamına gelir. Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, 2021 Yılı Eğitim Değerlendirme Raporu’nda eğitim çağındaki yaklaşık 676 bin çocuğun eğitim sisteminin dışında kaldığı vurgulandı. Eğitim sistemi dışında kalanların büyük çoğunluğu 14-17 yaş aralığındaki çocuklar. Bu yaş aralığındaki her 10 çocuktan biri; toplamda 457 binden fazla çocuk zorunlu eğitimde olması gerektiği halde okul sistemine kayıtlı değil. Yine aynı raporda Türkiye’deki 15 yaş grubu her beş öğrenciden birinin yaşamından memnun olmadığı ifade ediliyor. Türkiye Aile Yapısı Araştırması 2021 sonuçlarına göre, 15-24 yaş grubundaki genç̧ nüfus içinde eğitimine devam etmek istemesine rağmen (üniversite dahil) eğitimini yarıda bırakan gençlerin oranı yüzde 7,6’dır. Eğitimini yarıda bırakan gençlerin eğitimini yarıda bırakma nedenleri incelendiğinde ilk sırayı yüzde 48,1 ile ekonomik nedenler alıyor.
Peki, eğitim sistemi dışında kalan 676 bin çocuk nerede, Milli Eğitim Bakanlığı bu çocukları okula geri döndürmek için bir çalışma yapıyor mu, bu konuda bir izleme/takip mekanizması kurulduğunu da sanmıyorum. Geçenlerde Sultanbeyli’de oturan 13 yaşındaki Perihan aradı ev sahiplerinin kendilerini evden çıkartmak istediğini, geçinemediklerini uzun uzun anlattıktan sonra dedi ki “Ben okulu bıraktım ama yeni bir okula başladım. Okul beni yönlendirdi. Hem para da kazanacağım. Belki ev bile alırız kredi çeker annem, ben öderim.”
Perihan’ın ev almak için hayalini kurduğu ve devam ettiği okul Milli Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın işbirliğinde Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri’nden biri. 2022 yılının ocak ayında Mesleki Eğitim Merkezleri Açılış Programı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Yılsonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dâhil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz” demişti. Ekonomik nedenlerle birçok çocuk meslek eğitim merkezlerinde şimdi en yüksek aldıkları sabit gelir ise asgari ücretin yarısı kadar.
Çocuk işçiliğinin de en temel nedeni yoksulluktur. Pandemi döneminde şoför olan babası işsiz kalınca tanıdığım bir lise öğrencisi okulu bırakarak işe başladı ve iki kardeşini okutmak için çalışıp ailesini geçindiriyor. Yine özel bir sanat okuluna giden müzisyen bir ailenin oğlu, okula bir yıl ara vererek çalışıp okul taksit parasını biriktirme kararı aldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2021 yılında Türkiye’de en az 62 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. İSİG Meclisi’nin konuyla ilgili verileri tuttuğu 2013 yılından bu yana ise ölen çocuk işçi sayısı toplamda en az 556 olarak açıklandı. İSİG, Türkiye’de son dokuz yıl içerisinde ölen çocukların 316’sının tarım ve orman, 57’sinin inşaat, 37’sinin metal; 27’sinin ise konaklama ve eğlence işkolunda hayatını kaybettiğini duyurdu. 2022 yılının ilk dört ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı, 1 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 7 çocuk/genç işçi çalışırken hayatını kaybetti.
Yine Avrupa Sosyal Haklar Komitesi 2021 İnceleme Raporu’nda, Türkiye’nin 1996’da Avrupa Sosyal Şartı’nı imzalayarak uygulama sözü verdiği haklardan biri olan “Yoksulluk ve sosyal dışlanmaya karşı korunma hakkı”nı sağlayamadığını belirtti.
OECD tarafından gerçekleştirilen Sosyal ve Duygusal Beceriler Araştırması’nın sonuçlarına göre ise Türkiye’de hem 10 yaş hem de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin hayatlarından memnun olma derecelerinin bir ölçüsü olan yaşam doyumu uluslararası ortalamanın altında. Türkiye ayrıca 15 yaş grubu öğrencilerin ortalama yaşam doyumlarının en düşük olduğu ülke. Bu çocuklar neden mutlu değiller, çocukların kaygılarını mutluluğa çevirecek projeler üzerinde çalışılmalı esasında ama maalesef çalışılmıyor.
Sonuç olarak çocuk yoksulluğunun sürmesi çocukların yetişkin olduklarında da sosyal dışlanma sorunu ile karşı karşıya bırakılması demektir. Erken çocukluk döneminden başlayarak ister yoksul, ister varlıklı bir ailede olsun hedefi mutluluk olan çocukların çocukluklarının çalınmayacağı acil ve gerçekçi politikalara ihtiyaç var.
Kaynak: BirGün Pazar