Sivas Katliamı davasında 32 yıl sonra yaşanan gelişmeler, adalet arayışının ne kadar zorlu bir süreç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne katılmak için Sivas’a gelen 33 aydın ve 2 otel çalışanının Madımak Oteli’nde yakılarak katledilmesine ilişkin davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan 23 sanıktan 17’si tahliye edildi. Bu karar, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 2023 yılında Yunis Karataş’ın bireysel başvurusu üzerine verdiği karar doğrultusunda alındı. Karataş, yangını başlattığı iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştı. Ancak AYM, Karataş’ın “terör suçlusu” sayılamayacağına hükmederek, tahliyelerin önünü açtı.
AYM’nin kararı, Sivas Katliamı’nın “terör eylemi” olarak değerlendirilmemesi üzerine temellendirildi. Mahkeme, sanıkların herhangi bir terör örgütüyle bağlantısının tespit edilemediğini belirterek, “suçta ve cezada kanunilik” ilkesinin ihlal edildiğine karar verdi. Bu karar, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları ve toplumun geniş kesimleri tarafından büyük bir hayal kırıklığıyla karşılandı. Mağdur avukatı Şenal Sarıhan, AYM’nin kararını “şaşırtıcı” olarak nitelendirirken, “Bu bir terör eylemiydi. Esas hakkındaki mütalaamızda bu eylemin dinci, gerici örgütler tarafından ortaklaşa ve organize bir şekilde gerçekleştirildiğini ifade ettik” dedi.
İnsanlığa Karşı Suçlarda Af ve Zaman Aşımı Olmamalı
Sivas Katliamı, sadece 35 masum insanın hayatını kaybetmesiyle değil, aynı zamanda Türkiye’nin yakın tarihindeki en karanlık olaylardan biri olarak hafızalara kazındı. Bu tür insanlığa karşı işlenmiş suçlarda, af ve zaman aşımı gibi kavramların hiçbir şekilde gündeme gelmemesi gerekiyor. Ancak AYM’nin kararı, bu ilkenin ne kadar kolayca göz ardı edilebileceğini gösterdi. Katliamda 12 yaşındaki Koray ve 14 yaşındaki Menekşe’yi kaybeden Hüsne Kaya, “Adalet yerini bulmadı, içimizdeki, evimizdeki, ocağımızdaki yangın 32 yıldır sönmedi” diyerek yaşadığı acıyı dile getirdi. Kaya, “32 yıldır adalet yerini bulsun diye savaştık, zaman aşımı dediler, ağır hastalık deyip bıraktılar, şimdi de terör suçu olmadığı için katilleri tahliye ettiler. Adalet bize ne zaman gelecek?” sorusunu sordu.
AYM’nin kararı, ceza hukukunun temel ilkeleriyle çelişiyor. İnsanlığa karşı işlenen suçlar, evrensel hukuk normlarına göre asla affedilmemeli ve zaman aşımına uğramamalıdır. Sivas Katliamı gibi toplumsal hafızada derin izler bırakan olaylarda, adaletin sağlanması sadece mağdurlar için değil, toplumun geleceği için de büyük önem taşıyor. Ancak AYM’nin kararı, bu ilkelerin ne kadar kolayca göz ardı edilebileceğini göstererek, adalet arayışında olanların umutlarını bir kez daha kırdı.
Mağdurların Mücadelesi Devam Ediyor
Tahliye kararlarına rağmen, Sivas Katliamı’nın mağdurları ve yakınları adalet arayışından vazgeçmiyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve mağdur aileleri, hukuki haklarını savunmak için mücadelelerini sürdüreceklerini açıkladı. Şenal Sarıhan, “Mağdur aileleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği bir araya gelip, hukuki haklarımızın savunulması için mücadele edeceğiz” dedi. Bu mücadele, sadece Sivas Katliamı’nın faillerinin cezasız kalmaması için değil, aynı zamanda benzer katliamların bir daha yaşanmaması için de büyük önem taşıyor.
Sivas Katliamı, Türkiye’nin yakın tarihindeki en acı olaylardan biri olarak hafızalarda yerini koruyor. Ancak AYM’nin tahliye kararları, bu acının tazelenmesine neden oldu. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda adaletin sağlanması, sadece mağdurlar için değil, toplumun geleceği için de hayati önem taşıyor. Bu nedenle, Sivas Katliamı’nın faillerinin cezasız kalmaması için verilen mücadele, herkesin desteğini hak ediyor. Adalet, ancak bu tür karanlık olayların üzerine kararlılıkla gidildiğinde sağlanabilir.