1 Mayıs İşçi Bayramı yaklaşırken emek örgütlerine yönelik baskılar artıyor. Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, son bir ay içinde üçüncü kez elektronik kelepçeyle ev hapsine alındı. Türkmen’e yönelik bu uygulama sendika tarafından “hukukun ayaklar altına alındığı bir komedi” olarak tanımlanırken, kararın özellikle 1 Mayıs öncesi yürütülen emek mücadelesine yönelik sistematik bir saldırının parçası olduğu belirtiliyor.
Aynı Hâkim, Aynı Gerekçe, Yeni Karar
Mehmet Türkmen, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, daha önce kaldırılmış olan ev hapsi kararının, bu kez farklı bir savcının itirazı üzerine aynı hâkim tarafından yeniden uygulandığını duyurdu. Kararın gerekçesi olarak 11 Nisan tarihinde “tedbir ihlali” iddiası gösterilirken, Türkmen bu tarihte hastaneye gitmek zorunda kaldığını, bu durumu hem görevli polise hem de Adalet Bakanlığı’na bağlı Elektronik İzleme Merkezi’ne bildirdiğini söyledi. Bu durum tutanak altına alınmış olmasına rağmen, ilgili kayıtların dikkate alınmadığı ve aynı gerekçeyle tekrar hapis cezası verilmesinin “hukuk garabeti” olduğunu vurguladı.
Sendikadan Sert Tepki: “Bu Komediye Artık Son Verin”
BİRTEK-SEN yaptığı açıklamada, kararın 1 Mayıs öncesi işçilerle sürdürülen örgütlenme çalışmalarının açıkça hedef alındığını belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Genel Başkanımız Mehmet Türkmen son bir ayda üçüncü kez ev hapsine alındı. Aklımızla alay eden ve hukuku ayaklar altına alan bu komediye artık son verin! Ne 1 Mayıs’a, ne Başpınar işçilerinin mücadelesine, ne de gençliğin adalet ve özgürlük mücadelesine engel olamayacaksınız!”
Emek Mücadelesine Yönelik Sistematik Baskı
Türkmen’in ev hapsine alınması, sadece bireysel bir yargı kararı olarak değil, aynı zamanda emek hareketine dönük giderek sertleşen siyasal baskının bir parçası olarak değerlendiriliyor. BİRTEK-SEN, son dönemde özellikle Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde yoğunlaşan işçi direnişlerine aktif destek veriyor. Bu süreçte sendika başkanı Türkmen’in sistematik olarak gözaltına alınması ve hareket alanının kısıtlanması, işçilerin kolektif mücadele hakkına yönelik açık bir tehdit olarak görülüyor.
“Vazgeçmeyeceğiz”
Türkmen açıklamasında şu sözlerle direniş mesajı verdi:
“Eğer sizi asıl rahatsız eden 1 Mayıs öncesi işçiler içinde yaptığımız çalışmalar ve çıkar çıkmaz gençlerin eylemlerine katılarak destek vermem ise, bilin ki, ne 1 Mayıs’a, ne Başpınar işçilerinin mücadelesine, ne de gençliğin adalet ve özgürlük mücadelesine engel olamayacaksınız!”
Avukatlarının karara itiraz edeceğini belirten Türkmen, özgürlüğünün hukuksuz biçimde elinden alınmasına karşı yasal mücadeleye devam edeceğini belirtti. Ancak kamuoyunun ve emek örgütlerinin tepkisi, bu baskıların yalnızca hukuki bir sorun değil, aynı zamanda siyasi bir tercih olduğu yönünde.
Türkiye’de 1 Mayıs öncesi artan baskılar, sendikaların ve toplumsal muhalefetin sistematik biçimde kriminalize edilmesi yönündeki eğilimin güç kazandığını gösteriyor. Mehmet Türkmen’e yönelik ev hapsi kararları ise, sadece bireysel bir cezalandırma değil, aynı zamanda örgütlü emek mücadelesine dönük bir gözdağı olarak okunuyor.