İstanbul’da yaşamak artık yalnızca büyük şehirde olmanın mali zorluğu değil, aynı zamanda temel insani ihtiyaçlara erişimin giderek lüks haline gelmesi anlamına geliyor. İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) nisan ayı verileri, bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi: Dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 90 bin 32 TL’ye yükseldi. Geçen yıla göre yüzde 51,7’lik artış, kentteki derinleşen yoksullukla birlikte düşünüldüğünde ekonomik bir alarm zili niteliğinde.
Bir Ailenin Yaşayabilmesi İçin 90 Bin TL Gerekiyor
İPA’nın çalışması, dokuz ana tüketim kategorisi üzerinden yapıldı. Buna göre İstanbul’da bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ayda en az 90 bin TL’ye ihtiyacı var. Bu, asgari ücretin dört katı demek. Açlık ve yoksulluk sınırı tartışmaları devam ederken, bu veri yalnızca gelir eşitsizliğini değil, şehirdeki yaşamın artık geniş toplum kesimleri için sürdürülemez bir noktaya geldiğini de ortaya koyuyor.
Eğitimde Yüzde 125 Artış: Çocuk Sahibi Olmak Lüks
En dramatik artış, eğitim harcamalarında görüldü. Bir yıl içinde bu alandaki maliyetler yüzde 125 oranında yükseldi. Okul giderleri, kırtasiye masrafları, servis ücretleri ve özel eğitim destekleri artık orta sınıf aileler için bile altından kalkılamayacak düzeyde. Bu durum, çocuk sahibi olmayı bir tercih değil, ekonomik bir riske dönüştürüyor.
Konut, Yine Başrolde: Kiralar Durmuyor
Barınma giderleri, nisan ayında da hane bütçesini en çok zorlayan kalemlerden biri olmaya devam etti. Yıllık yüzde 81,3’lük artış, kiraların ve konutla ilgili tüm yan giderlerin, yani aidat, elektrik, su, doğalgaz gibi kalemlerin ciddi şekilde tırmandığını gösteriyor. Aylık bazda da yüzde 7,6’lık artış, bu alandaki fiyatların düşmek bir yana dursun, hızla yükseldiğini gösteriyor.
Aylık Artışta İletişim Zirvede
Aylık değişimlere bakıldığında en yüksek artış iletişim kategorisinde yaşandı. Yüzde 7,9’luk artış, internet ve telefon faturalarının haneye ciddi bir yük getirdiğini gösteriyor. Bu, aynı zamanda dijitalleşen dünyada bilgiye ve haberleşmeye erişimin de ekonomik engellere takıldığını düşündürüyor.
Giyim ve Ulaşımda Düşüş, Ama Ne Faydası Var?
Giyim ve aksesuar harcamalarında yüzde 2,6; ulaşım ve yakıtta yüzde 1,9 oranında aylık bazda düşüş yaşansa da, bu kalemlerdeki yıllık artış hâlâ oldukça yüksek. Yani geçici gerilemeler, genel gidişatı tersine çevirmiyor. Özellikle ulaşımda yüzde 41,7’lik yıllık artış, İstanbul gibi bir metropolde toplu taşıma kullanıcılarının bile maliyet baskısı altında olduğunu gösteriyor.
Sabit Gelirliler İçin Hayat Dayanılmaz Hale Geliyor
İPA’nın verileri, özellikle sabit gelirli, asgari ücretle geçinen ya da emekli hanelerin yaşadığı ekonomik şiddeti belgelemeye devam ediyor. Kiraya yetişmeye çalışan, çocuğunu okula gönderirken iki kez düşünen, hastane randevusu yerine özel sağlık harcamalarına yönelmek zorunda kalan binlerce aile için bu tablo, yalnızca istatistik değil, günlük yaşamın çilesi.
Piyasanın Değil, Halkın Gerçeği
İstanbul Planlama Ajansı’nın raporu, merkez medyada sıkça duyduğumuz “enflasyon düşüyor, ekonomi toparlanıyor” söylemlerinin tabandaki karşılığı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Hayat pahalılığı, yalnızca tüketici fiyat endekslerinde değil, sofrada eksilen bir tabakta, çocukların gidemediği bir kursta, taşınılan daha küçük evde, daha az alınan ilaçta somutlaşıyor.
İstanbul’da yaşamanın bedeli her geçen gün daha da artıyor. Ancak bu bedeli ödemek artık yalnızca maddi değil; geleceğe duyulan umutla, yaşam kalitesiyle, sağlıklı bir toplumun sürdürülebilirliğiyle ilgili derin bir sorun halini alıyor.
(Ekonomi Servisi)