İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen operasyon kapsamında tutuklanan KENTHAŞ Genel Müdür Yardımcısı İpek Elif Atayman’ın, Afyon 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldığı hücrede beş gündür ranzasız ve yataksız tutulduğu iddia edildi. Avukatı Hüseyin Ersöz, yaşananları “kötü muamele yasağının açık ihlali” olarak nitelendirdi.
“Devlet Tüm İnsani İhtiyaçları Karşılamakla Yükümlü”
Avukat Hüseyin Ersöz, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Atayman’a cezaevine girişinden bu yana ranza veya yatak temin edilmediğini duyurdu. Bu durumun yalnızca ilk güne mahsus bir gecikme olduğu düşünülürken, uygulamanın beşinci gününde de devam ettiği ortaya çıktı.
Ersöz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“İBB Soruşturması kapsamında tutuklu bulunan İpek Elif Atayman geçen hafta Afyon 2 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilmişti. İlk gün ranza/yatak verilmediğini duymuştuk fakat bu durumun 5 gündür devam ettiği bilgisi kamuoyuna yansımamıştı.”
Avukat, cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin tüm insani ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasının anayasal bir yükümlülük olduğunu hatırlatarak, kamu görevlilerinin insan haklarına uygun hareket etmesinin asli görev olduğunu vurguladı.
“İpek Elif Atayman’a 5 gündür ranza/yatak verilmemesi, kötü muamele yasağının açık ihlalidir.”
Tutuklulara Sistematik Zorluklar mı Uygulanıyor?
İpek Elif Atayman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 20 Mart sabahı düzenlenen polis operasyonu kapsamında gözaltına alınan isimler arasında yer almıştı. İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, başta KENTHAŞ ve İSKİ yöneticileri olmak üzere çok sayıda İBB çalışanı da benzer suçlamalarla cezaevine gönderilmişti.
Hükümetin, İBB’ye yönelik baskılar çerçevesinde yürütülen bu tutuklamalarda hukuk dışı uygulamaların arttığı yönünde ciddi eleştiriler dile getiriliyor. İpek Elif Atayman’ın ranzasız ve yataksız tutulması, yalnızca fiziki bir eksiklik değil, aynı zamanda cezalandırma niyetli bir muamele olarak yorumlanıyor.
Cezaevi Koşulları Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Aykırı mı?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca hiçbir insan “işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele veya cezaya” maruz bırakılamaz. Türkiye’de Anayasa’nın 17. maddesi de benzer şekilde kişilerin beden ve ruh bütünlüğüne karşı yapılan müdahaleleri yasaklamaktadır.
Bu kapsamda, cezaevinde kişiye uygun uyuma koşullarının sağlanmaması, AİHM içtihadına göre “insanlık dışı muamele” kapsamında değerlendirilebilecek bir durumdur. Bu nedenle Atayman’ın maruz kaldığı muamelenin, yalnızca idari bir aksaklık değil, aynı zamanda hukuki bir ihlal teşkil edebileceği belirtiliyor.
Süreç Nasıl Devam Edecek?
İpek Elif Atayman’ın cezaevi koşullarına ilişkin kamuoyuna yansıyan bu bilgiler sonrası, cezaevi yönetimi ve Adalet Bakanlığı’nın nasıl bir açıklama yapacağı merakla bekleniyor. Avukat Ersöz’ün duyurduğu kötü muamele iddialarına dair yargı ve baro çevrelerinden de tepki gelmesi bekleniyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonların hukuki boyutu kadar, uygulamada ortaya çıkan insan hakları ihlalleri de dikkatle izleniyor. Atayman’ın yaşadığı durum, bu operasyonların yalnızca yargısal değil, aynı zamanda siyasi ve insani boyutlarının da olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Kaynaklar: Av. Hüseyin Ersöz’ün X (Twitter) açıklamaları, kamuoyuna açık cezaevi bilgileri, AİHS ve Türkiye Anayasası ilgili maddeleri.