Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılar her geçen gün daha da görünür hale gelirken, son olarak Artvin merkezli bir soruşturma kapsamında beşi İstanbul’da gözaltına alınan gazeteciler, gizlilik kararı altındaki bir dosyada ifade vermeye zorlanıyor. Sendika.Org çalışanı Ozan Cırık, gazeteciler Semra Pelek, Dicle Baştürk, Eylem Emel Yılmaz ve Frankfurter Allgemeine Zeitung için tercümanlık yapan Melisa Efe, evlerinden gözaltına alınarak Artvin’e sevk edildi.
Gazeteciler, Artvin İl Jandarma Komutanlığı’nda ifade verirken, soruşturma dosyasındaki kısıtlılık kararı savunma hakkının etkin biçimde kullanılmasını fiilen engelliyor. İstanbul Barosu’ndan Avukat Didare Hazal Sümeli, dosyanın içeriği hakkında hiçbir bilgiye erişemediklerini belirtti:
“Dosya üzerindeki gizlilik kararı nedeniyle müvekkillerimizin neden gözaltına alındığını dahi bilmiyoruz. Artvin’de başlatılan bu soruşturmanın kapsamı ve gerekçesi tamamen karanlık.”
Gazetecilik Suç Sayılıyor
Gözaltına alınan isimlerin büyük bir kısmının aktif gazetecilik faaliyeti yürüttüğü biliniyor. Bu yönüyle soruşturmanın basın mensuplarına yönelik sistematik bir sindirme operasyonunun parçası olduğu değerlendirmesi öne çıkıyor. Avukat Haktan Özkan, savunma hakkının kısıtlandığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Dosyada kısıtlılık kararı var ve bu durum elbette savunma hakkımızı belli ölçüde engelliyor. Ancak bu kısıtlılığa rağmen müvekkillerimizin ifadelerine katılmaya çalışıyoruz.”
Gözaltıların zamanlaması ve kapsamı, Türkiye’de basın özgürlüğü açısından kaygı verici bir tabloyu yeniden gündeme taşıdı. Özellikle bağımsız ve muhalif basın kuruluşlarında çalışan gazetecilere yönelik art arda gelen gözaltı ve soruşturmalar, haber alma hakkının sistematik olarak baskı altına alındığını gösteriyor. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158. sırada yer alıyor.
Beklenen Gelişmeler
Gazetecilerin ifade işlemleri devam ederken, ifadeleri tamamlanan kişilerin 17 Haziran Pazartesi günü Artvin Adliyesi’ne sevk edilmesi bekleniyor. Ancak soruşturmanın neden Artvin’de başlatıldığı ya da neye dayandığına dair kamuoyuna yapılmış resmi bir açıklama henüz yok.
Gözaltındaki gazetecilere yönelik süreç, sadece bireysel değil, kolektif bir basın özgürlüğü meselesine işaret ediyor. Türkiye’de halkın bilgi alma hakkının ve gazeteciliğin varlık koşullarının her geçen gün daraltıldığı bu ortamda, demokratik kamuoyunun bu tür baskılara karşı daha yüksek sesle tepki vermesi gerekiyor.