Zeytinliklerde Madencilik Düzeni: Doğa ve Gelecek Tehlikede

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmekte olan ve zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerine izin veren kanun teklifi, çevre örgütleri, muhalefet partileri ve birçok meslek kuruluşunun sert tepkisini çekti. AKP tarafından sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kapsamında zeytinlikleri maden sahasına dönüştürebilecek 11. madde özellikle tartışmaların odağında yer alıyor. Hükümet bu düzenlemeyi “enerji güvenliği” gerekçesiyle savunurken, eleştiriler bunun yalnızca çevre tahribatı değil, aynı zamanda kamu yararına ve gelecek kuşaklara ihanet anlamına geldiğini ortaya koyuyor.

Dünyanın Kömürden Çıkış Sürecinde Türkiye Geriye Gidiyor

Tüm dünya ülkeleri fosil yakıtlardan çıkmak ve karbon nötr bir gelecek inşa etmek için hızla adımlar atarken, Türkiye’nin kömür için ülkenin en kadim tarım alanlarını, zeytinliklerini ve doğal mirasını feda edecek bir yasaya yönelmesi, çevreciler tarafından “akılsızca değil, yıkıcı bir irade beyanı” olarak değerlendiriliyor. Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok ülke kömür madenciliğine sınırlama getirip alternatif enerjiye geçişi hızlandırırken, Türkiye’nin tarım arazilerini enerji uğruna gözden çıkarması, çevre hareketleri tarafından “geri dönüşü olmayan bir kırılma” olarak tanımlanıyor.

Zeytinlikler İçin Ölüm Fermanı

Komisyondan geçen yasa teklifine göre, zeytinlik alanlarda “doğayla barışık bir biçimde” madencilik faaliyetlerine izin verilebilecek. Ancak kamuoyuna yansıyan teklif metni, 3573 sayılı Zeytincilik Yasası’na açıkça aykırı. Mevcut yasal düzenleme, zeytinliklere 3 kilometreden daha yakın mesafede toz ve duman çıkaracak herhangi bir tesisin yapılmasını yasaklarken; yeni teklif bu korumayı ortadan kaldırıyor. TEMA Vakfı ve Ziraat Mühendisleri Odası başta olmak üzere birçok kuruluş, bu düzenlemenin zeytinlikleri geri dönüşü olmayan bir yok oluşa sürükleyeceği uyarısında bulunuyor.

TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, “Zeytinlik taşınabilir değildir. Bu alanlar yalnızca ekonomik değil, ekolojik, kültürel ve tarihsel değeri olan alanlardır. Kanun teklifi yalnızca doğayı değil, kırsal yaşamı, geçim kaynaklarını ve toplumsal belleği tehdit etmektedir” diyerek teklife karşı çıktı.

Yasa Teklifinin Diğer Tartışmalı Maddeleri

Teklif yalnızca zeytinlikleri değil, çevresel koruma süreçlerini de doğrudan etkileyen maddeler içeriyor:

  • ÇED Süreci Otomatik Onaya Bağlanıyor: Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde kamu kurumlarının üç ay içinde görüş bildirmemesi durumunda, proje otomatik olarak onaylanmış sayılacak. Bu da çevresel risklerin detaylı incelenmeden projelere izin verilmesinin önünü açıyor.

  • Kritik Madenlerde Acele Kamulaştırma: Stratejik madenlerin olduğu bölgelerde acele kamulaştırma yapılabilecek. Bu yetki Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılacak ve yüzde 10’a kadar madenin zorunlu stoklanması emredilebilecek.

  • Orman Alanlarında Ruhsatsız Madencilik: Ormanlık alanlarda madencilik faaliyetleri için bedelsiz izin verilmesi öngörülüyor. ÇED görüşü alınmadan MAPEG tarafından onay verilmesi düzenleniyor.

  • Asgari Üretim Şartı ve Ruhsat İptali: Ruhsat sahibi şirketlerin üretim yapmaması halinde ruhsatlarının iptal edileceği hükme bağlanıyor. Bu da birçok küçük ve yerel şirketin elenmesine neden olabilecek bir düzenleme.

  • Güneş ve Rüzgar Enerjisinde Kısıtlamaların Kaldırılması: Kuş göç yolları dışındaki yenilenebilir enerji projelerinde omitolojik gözlem zorunluluğu kaldırılıyor. Ancak bu maddeler, zeytinliklerde maden arama izni gibi düzenlemelerin gölgesinde kalıyor.

Muğla ve Termik Santrallerin Gölgesinde Adrese Teslim Yasama

CHP ve diğer muhalefet partileri, teklifin özellikle Muğla’daki Milas, Yatağan ve Yeniköy çevresindeki zeytinlikleri maden sahalarına açmak için hazırlandığını savunuyor. CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, “Bu sadece zeytin değil, halkın geçim kaynağı ve yaşam hakkıdır. Adrese teslim yasama faaliyeti ile şirketler zenginleştiriliyor, doğa ve köylü gözden çıkarılıyor” ifadelerini kullandı.

STK’lara Kapalı Komisyon, Meclis’te Arbede

Zeytinliklerin madenciliğe açılmasını öngören teklif, TBMM Sanayi Komisyonu’nda görüşülürken ciddi tartışmalara yol açtı. Sivil toplum kuruluşlarının komisyona alınmaması, tansiyonu yükseltti. Muhalefet milletvekilleri, “Sivil toplum susturulamaz” diyerek protesto etti. Yaşanan gerginlik sırasında söz alma tartışmaları arbedeye dönüştü, bazı milletvekilleri arasında fiziksel müdahaleler yaşandı.

Süreç Nereye Gidiyor?

Komisyondan geçen teklif TBMM Genel Kurulu’na sevk edildi. Ancak bu düzenleme daha önce 2022 yılında da torba yasa içinde Meclis’e sunulmuş, gelen yoğun kamuoyu tepkisi üzerine geri çekilmişti. Bu kez de teklifin yasalaşıp yasalaşmayacağı kamuoyu baskısına bağlı olacak. Ancak çevre örgütleri ve muhalefet bu kez tehlikenin daha büyük olduğunu ve hükümetin geri adım atmamakta kararlı göründüğünü belirtiyor.

Zeytin Değil, Gelecek Tehlikede

Zeytin, Anadolu’nun hafızasıdır. Bu yasa yalnızca birkaç ağacı değil, binlerce yıllık kültürü, tarımı ve toprağın belleğini hedef almaktadır. Türkiye, yeşil kalkınmadan söz ederken bir yandan da enerji bahanesiyle toprağını, suyunu ve ormanını kaybetmeyi göze alıyorsa, bu yalnızca çevresel değil, siyasal ve ahlaki bir krizdir. Dünya kömürden çıkmak için gün sayarken, Türkiye’nin zeytinlikleri madene kurban etmesi bir tercihten çok, bir geleceksizlik ilanıdır.