Timur Soykan’dan Emniyette Net Mesaj: “Halkı Kandıran Ben Değil, Halkın İradesini Gasp Edenlerdir”

İSTANBUL — Gazeteci Timur Soykan, sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındıktan sonra emniyette verdiği ifadede suçlamaları net bir dille reddetti. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Soykan, tüm açıklamalarının düşünce ve basın özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı. Soykan, “Ben suç işlemiyorum, halkın seçme hakkını gasp edenler suç işliyor” dedi.

“Eleştirimin ve sözlerimin sonuna kadar arkasındayım”

Soykan, İstanbul Barosu avukatları Hüseyin Ersöz, Gamze Pamuk ve Enes Hikmet Ermaner’in huzurunda verdiği ifadede, söz konusu sosyal medya hesabının kendisine ait olduğunu ve soruşturma konusu paylaşımları bizzat yaptığını doğruladı. Bu paylaşımlar arasında özellikle şu cümle dikkat çekmişti:

“Rejim, toplumu yolsuzluk operasyonlarına ikna etmek gibi bir derdinin kalmadığını ilan ediyor. Halka ‘Benim dışımda bir iktidarı seçemezsin. Esirimsin’ diyor. Halk ya bu baskıya boyun eğerek rejimin kölesi olacak, daha da yoksullaşacak ya da özgürlüğünü, haklarını, ülkesini savunacak.”

Soykan, bu ifadelerin arkasında durduğunu belirterek, “Yargıda siyasi talimatla görevini suistimal eden bir yapı var. Yolsuzluk adı altında sadece muhalefet belediyelerine yönelik operasyonlar yapılıyor, bu ise aleni bir gerçektir” dedi.

“İfade özgürlüğü kapsamındadır”

Emniyet sorgusunda, söz konusu ifadelerin “halkı yanıltıcı bilgi yaymak” suçunu oluşturmadığını savunan Soykan, düşüncelerini anayasal haklar çerçevesinde paylaştığını vurguladı:

“Bu tür paylaşımlar düşünce, ifade ve basın özgürlüğü kapsamındadır. Eleştiri suç değildir. Özellikle de halkın seçilmiş temsilcilerine yönelik siyasi operasyonlara karşı bir gazeteci olarak susmam mümkün değildir.”

“Darbe sürüyor” paylaşımı ve tepkisi

Soykan’ın bir diğer paylaşımı, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin gözaltına alınmasının ardından gelen şu cümleydi:

“Darbe sürüyor. Halkın iradesi gasp ediliyor. Sandığın manası kalmıyor.”

Bu paylaşımın da arkasında olduğunu belirten Soykan, 25 yıllık gazetecilik tecrübesiyle hukuk sisteminin siyasi baskıya nasıl alet edildiğini yakından gözlemlediğini ifade etti. Soykan, geçmişte FETÖ ile kurulan kumpaslara da karşı çıktığını hatırlatarak, “Bugün de aynı zihniyet farklı kadrolarla yeniden iş başında. O gün nasıl susmadıysam, bugün de susmayacağım” dedi.

Müdafi avukatlarından kapsamlı hukuki savunma

Soykan’ın avukatları, ifadelerinde müvekkillerinin yaptığı paylaşımların düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarında kaldığını, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirtti. Müdafiler, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında “halkı yanıltıcı bilgi yayma” suçunun oluşabilmesi için kamu barışını bozmaya elverişli, gerçeğe aykırı ve korku, panik yaratma saikiyle yapılmış bir paylaşım olması gerektiğini; oysa Soykan’ın paylaşımlarının bu unsurların hiçbirini taşımadığını vurguladı.

“Bu paylaşımlar Evrensel Gazetesi’nin haber içerikleriyle paralel, kamuya açık, bilinen gelişmelere dair yorumlardır. Eleştiri hakkıdır. Basın özgürlüğünün sınırları içerisindedir.”

“Siyasi saiklerle yapılan operasyonlara tepki gösterdi”

Avukatlar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dahil olmak üzere sadece CHP’li belediye başkanlarına yönelik yapılan gözaltı ve tutuklamaların kamuoyunda siyasi saiklerle yürütülen operasyonlar olarak algılandığını, bu nedenle gazetecilerin bunlara dair yorum yapmasının demokratik bir sorumluluk olduğunu vurguladı:

“Türkiye’de yargıya güven her geçen gün düşmektedir. Bu düşüş, siyasi tarafgirlikle yürütülen soruşturmaların sonucudur. Soykan gibi kamuya mal olmuş gazetecilerin bu süreci eleştirmesi görevlerinin bir parçasıdır.”

“Gazetecilik suç değildir, sansür uygulanamaz”

Avukatlar ayrıca, Anayasa’nın basın özgürlüğü maddelerine ve Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi’nin emsal kararlarına dikkat çekerek, bir gazetecinin sosyal medyada paylaştığı görüşler nedeniyle gözaltına alınmasının hem ifade özgürlüğü hem de hukuki güvenceler açısından ağır bir ihlal olduğunu ifade etti. Özellikle TCK 218. maddeye göre basın yoluyla yapılan beyanların, 217/A maddesindeki suç kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini hatırlattılar.

“Müvekkilimiz daha önce kendisine yöneltilen suçlamalarda da ifade vermek üzere düzenli olarak adliyeye gelmiştir. Kaçma şüphesi yoktur. Hakkında daha önce uygulanan adli kontrol tedbirlerine uymuştur. Bu koşullarda gözaltı tedbirinin uygulanması açıkça hukuka aykırıdır.”

“Serbest bırakılması gerekir”

Timur Soykan’ın ifadesini tamamlamasının ardından avukatları, gözaltı kararının yasal unsurları taşımadığını belirterek derhal serbest bırakılması talebinde bulundu.