İsmail Saymaz’ın halktvcom.tr’de yer alan haberi üzerinden kamuoyunda tartışma yaratan öneri, kimlik temsiliyetine dair yeni bir polemiği gündeme getirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne ilişkin yaptığı son açıklama kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı makamına iki yardımcının atanmasını ve bu yardımcıların birinin Alevi, diğerinin ise Kürt olması gerektiğini savundu. Söz konusu açıklama, gazeteci İsmail Saymaz tarafından halktv.com.tr’de yayımlanan haberle gündeme taşındı.
Bahçeli’nin önerisi ilk bakışta toplumsal temsiliyeti önceleyen bir açılım gibi yorumlansa da, birçok kesim bu yaklaşımın ayrımcı ve hiyerarşik bir anlayışa dayandığını dile getiriyor. Özellikle Alevi ve Kürt toplulukların siyasi hayatta yalnızca “yardımcı” pozisyonlarla sınırlı biçimde temsil edilmesi gerektiği yönündeki ima, eleştirilere neden oldu. Kamuoyunda “Neden bir Cumhurbaşkanı Alevi ya da Kürt olmasın?” sorusu giderek daha fazla dillendirilirken, önerinin eşit yurttaşlık ilkesine aykırı bir model sunduğu vurgulanıyor.
Uzmanlar ve muhalif siyasetçiler, Bahçeli’nin önerisinin temsiliyet sorununu çözmekten ziyade, kimlikleri sembolik birer vitrinde tutmayı amaçladığını savunuyor. Alevi ve Kürt kimliklerinin yalnızca “ikinci adamlıkla” sınırlandırılması, bu toplulukların yönetime katılım hakkını sınırlayan bir anlayış olarak değerlendiriliyor. Bu çerçevede öneri, yalnızca iktidarın kapsayıcı görünme çabası olarak değil, aynı zamanda mevcut siyasal düzenin dışlayıcı karakterinin bir itirafı olarak da okunuyor.
Söz konusu açıklama, Türkiye’de uzun süredir devam eden eşit yurttaşlık tartışmalarını yeniden alevlendirmiş durumda. Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere birçok yurttaş, yönetime katılımın sembolik düzeyde değil, gerçek bir eşitlik temelinde sağlanması gerektiğini vurguluyor. Bahçeli’nin önerisi ise bu kesimler açısından yalnızca temsili değil, aynı zamanda tanınmayı da ikincilleştiren bir yaklaşım olarak eleştiriliyor.
Önerinin, anayasal eşitlik ilkesi ve demokratik temsiliyet bağlamında ciddi bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği vurgulanırken, konunun önümüzdeki günlerde daha geniş bir kamuoyuna yayılması bekleniyor.