Cumartesi Anneleri 1060. Haftasında Hasan Gülünay İçin Galatasaray Meydanı’ndaydı

Gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbeti hâlâ karanlıkta. Cumartesi Anneleri, 1060. buluşmalarında adalet talebini yineledi: “Kaç yıl geçerse geçsin, vazgeçmeyeceğiz.”

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için 1995’ten bu yana her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyor. Bu hafta, 1060. buluşmalarında Hasan Gülünay’ın gözaltında kaybedilişinin 33. yılında adalet talebini yinelediler.

19 Temmuz 2025 Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’na karanfiller bırakıldı, kayıpların isimleri okundu ve Hasan Gülünay’ın hikâyesi bir kez daha kamuoyuyla paylaşıldı. Gülünay, 20 Temmuz 1992’de İstanbul Tarabya’daki evinden ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. O tarihten bu yana ailesi ve hak savunucuları onun gözaltında kaybedildiğini söylüyor.

“Beyaz Toros, Karartılmış Hafızanın Sembolüdür”

Cumartesi Anneleri bu haftaki açıklamalarında, kamuoyuna yansıyan ve bir savcının makamında Beyaz Toros maketi bulundurmasına dair haberlere de sert tepki gösterdi. Açıklamada, “Beyaz Toroslar bizim sevdiklerimizi kaybeden karanlık dönemin simgesidir” denilerek, maketin devlet görevlisi bir savcının odasında sergilenmesini “hukuksuzluğun ve cezasızlığın teşhiri” olarak tanımladılar.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a çağrıda bulunan Cumartesi Anneleri, toplumsal yaraları tazeleyecek bu tür sembollerin kamu görevlileri eliyle yeniden dolaşıma sokulmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. “Adaletin zedelendiği her gün, gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerine ulaşmamızı daha da geciktiriyor,” denildi.

Hasan Gülünay: Kayıp Bir Babanın Hikâyesi

Hasan Gülünay, dört çocuk babası, 32 yaşında bir yurttaştı. 1992 yılında Artvin’de gözaltında işkenceyle öldürülen Ali Ekber Atmaca’nın üzerinden Gülünay’a ait bir ehliyetin çıkmasıyla, güvenlik birimleri Gülünay’ı hedef aldı. Ailesine göre, polis takibinde olduğunu fark eden Gülünay, bir sabah evden iş yerine gitmek üzere çıktı ve bir daha dönmedi.

Aynı günlerde, Gülünay’ın işyerine Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını söyleyen bir kişi, Gülünay’ın gözaltında olduğunu bildirdi. Ancak İstanbul Emniyeti ve savcılık, aileye “gözaltında değil, aranıyor” cevabını verdi. Aile, o dönemin Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile görüştü. Kocadağ’ın ifadesi çarpıcıydı: “Hasan içeride. İşkence izleri geçince açıklayacaklar.”

Tanıklıklar, Tehditler ve Karanlık Bir Kayıp

Tanık anlatımları, Hasan Gülünay’ın gözaltında işkenceye maruz kaldığını ve kaybedildiğini doğruluyordu. Aynı tarihlerde İstanbul Emniyeti’nde sorguda bulunan E.Ç. adlı tanık, ağır işkence görmüş birinin yanlışlıkla kendi hücresine konulduğunu ve bu kişinin “Ben Hasan Gülünay’ım, beni kaybetmeye çalışıyorlar” dediğini aktardı. Kısa süre sonra bu kişi apar topar başka bir hücreye alındı.

Bir başka tanık olan H.K. ise, 19 Temmuz 1992’de gözaltına alınarak Gayrettepe’de işkence gördüğünü, sorgu sırasında kendisine “Hasan Gülünay’ı öldürdük, sıra sende” denildiğini belirtti. Tüm bu tanıklıklara rağmen, yargı süreci etkili biçimde işletilmedi. Ailenin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı.

Devlet Suskun, Yargı Kayıtsız

Aile; Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, TBMM ve dönemin siyasetçilerine kadar pek çok resmi kuruma başvurdu. Ancak 11 Eylül 1992’de İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, TBMM’ye gönderdiği yanıtta iddiaların “bölücü örgüt propagandası” olduğunu öne sürdü. Bu inkâr politikası, gözaltında kayıpların cezasızlık zemininde devam etmesine neden oldu.

Yargı makamları olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve zaman aşımını gerekçe göstererek dosyada “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Aile tarafından yapılan itiraz da reddedildi. 2013’te yapılan Anayasa Mahkemesi başvurusunda ise yalnızca etkili bir soruşturma yürütülmediğine hükmedildi. Zamanaşımının dolması gerekçesiyle yeniden soruşturma açılmasına gerek olmadığı kararlaştırıldı. Bu kararın uluslararası insan hakları hukuku ve AİHM içtihatlarına aykırı olduğu dile getirildi.

“33 Yıl Sonra da Vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri, Hasan Gülünay için verdikleri adalet mücadelesinden geri adım atmayacaklarını bir kez daha ilan etti. Devletin, uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesini ve bu ağır hak ihlalinin sonuçlarını ortadan kaldırmasını talep ettiler.

Açıklamada şu sözlerle son buldu:

“Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”