Suruç Katliamı’nın 10. Yılı: “Barışın Önünü Açmak İçin Gerçeklerle Yüzleşmeliyiz”

20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde, IŞİD’in canlı bomba saldırısıyla yaşamını yitiren 33 genç, katliamın 10. yılında Amara Kültür Merkezi’nde anıldı. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde Kobani’nin yeniden inşası için dayanışma çağrısıyla bir araya gelen gençler, 33 düşü geride bırakarak katledilmişti. Aradan geçen on yılda yargı süreci sonuçsuz kalırken, toplumsal hafızada acı ve öfke tazeliğini koruyor.

Suruç İçin Adalet Platformu’nun çağrısıyla gerçekleştirilen anma etkinliğine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), SGDF temsilcileri, çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi katıldı. “Hiçbir düş yarım kalmayacak” pankartı eşliğinde Amara Kültür Merkezi önüne yürüyen kitle, kaybettiklerini sloganlarla andı.

“Acımız Öfkemiz Kadar Taze”

Katliamdan yaralı kurtulan Efe Çatalbaş, Kültür Merkezi önünde yaptığı konuşmada 33 düş yolcusunun mücadelesinin sürdüğünü vurguladı:

“Acımız öfkemiz kadar taze. Halkların kardeşliğine inandığımız için buradaydık. Rojava Devrimi’ne inandığımız için buradaydık. Yine buradayız. Katliam da olsa işkence de olsa mahpuslar da olsa vazgeçmeyeceğiz.”

ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar da devletin cezasızlık politikasını hedef aldı: “Bugün içinden geçtiğimiz süreçte nasıl eşitlik ve özgürlük olmazsa barış olmaz diyorsak; devlet eliyle gerçekleşen katliamlarda failler yargılanmazsa da adalet ve barıştan bahsedemeyiz. Suruç failleri yargılanmalıdır.”

Hatimoğulları: “Devletin Kurumları Sorumluluktan Muaf Değil”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise yaptığı konuşmada, Suruç Katliamı’nın yalnızca IŞİD’le değil, aynı zamanda devletin güvenlik kurumlarıyla da ilişkili olduğunu vurguladı.

“10 Ekim Gar Katliamı’ndan çok iyi biliyoruz ki bu işin içinde kolluk kuvvetleri var, resmi kurum çalışanları var. IŞİD’in patlayıcıları nasıl Urfa’ya kadar getirildi, nasıl bu kadar rahat hareket ettiler, bunlar hâlâ yanıtlanmadı.”

Hatimoğulları, Türkiyeli sosyalistlerin Rojava halkıyla dayanışmasının bu katliamla kırılmak istendiğini ancak başarılamadığını ifade ederek şöyle devam etti:

“Barışın önünü güçlü bir şekilde açabilmek için gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Sayın Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gerçekleştirdiği Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı bugün bütün dünyanın gündeminde. Acılarımızı hakikatlerle yüzleşerek azaltabiliriz.”

“Parlamentoda Yüzleşme Komisyonu Kurulmalı”

DEM Parti olarak TBMM’ye birçok kez “Yüzleşme Komisyonu” kurulması önerisini sunduklarını hatırlatan Hatimoğulları, iktidar blokunun her seferinde bu talebi reddettiğini belirtti.

“Gerçeklik olduğu yerde duruyor. Acılarımızı azaltabilmek ve barışın önünü güçlü bir şekilde açabilmek için bu gerçeklerle yüzleşmeliyiz, özür dilemeliyiz.”

Suruç Katliamı’nın 10. yılı anması, toplumsal hafızanın diri tutulması ve adalet talebinin yinelenmesi açısından önemli bir simge haline gelirken; faillerin yargılanmadığı, sorumluların hesap vermediği bir ülkenin barışla yüzleşemeyeceği mesajı güçlü bir şekilde yinelendi.