CHP’li Gürer: “Gerçekte Maaş Değil, Yoksulluk Artıyor”

Altın karşısında eriyen ücretler, yükselen yoksulluk: Alım gücü çöküyor

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de ücretli kesimlerin yüksek enflasyon karşısında giderek daha fazla yoksullaştığını belirterek, TÜİK’in verilerinden ziyade halkın sofralarındaki eksilmeyi konuşmak gerektiğini söyledi. Gürer, yaptığı yazılı açıklamada, asgari ücret ve emekli maaşının altın karşısındaki alım gücünü karşılaştırarak, “Her yıl daha az gram altın alınabiliyorsa, bu açıkça yoksullaşmanın belgesidir” dedi.

Asgari ücrette yüzde 25’lik erime: Ücret artışı değil değer kaybı

Gürer’in paylaştığı verilere göre, 21 Temmuz 2024 tarihinde net asgari ücret 17 bin 2 TL iken, bu gelirle gramı 2 bin 536 TL olan altından yaklaşık 6,7 gram alınabiliyordu. Ancak bir yıl sonra, 21 Temmuz 2025’te asgari ücret 22 bin 104 TL’ye yükselmiş olsa da gram altın fiyatı 4 bin 409 TL’ye ulaşınca alınabilen altın miktarı 5 grama kadar düştü. Bu veriler, asgari ücretin altın karşısında yaklaşık yüzde 25’lik bir alım gücü kaybı yaşadığını gösteriyor.

Gürer’e göre bu durum, ücretlerin yüksek enflasyon ve döviz kuru karşısında eridiğini ortaya koyuyor. “Gerçekte maaş değil, yoksulluk artıyor” diyen CHP’li vekil, ekonomik büyümenin ve ücret artışlarının kağıt üstünde kalmasının toplumda yaygın bir gelir erozyonuna yol açtığını ifade etti.

Emekli aylığında da erime: 4,9 gramdan 3,8 grama gerileme

En düşük emekli maaşının da aynı şekilde ciddi bir değer kaybı yaşadığına dikkat çeken Gürer, geçen yıl 12 bin 500 TL olan en düşük emekli aylığı ile 4,9 gram altın alınabildiğini, ancak bu yıl 16 bin 881 TL’ye çıkan maaşla sadece 3,8 gram altın alınabildiğini belirtti. Bu da emekli aylıklarının altın karşısında yaklaşık yüzde 22 oranında eridiğini gösteriyor.

Bu veriler, sabit gelirli vatandaşlar için görünürdeki maaş artışlarının enflasyonla birlikte hızla anlamını yitirdiğini ortaya koyuyor. Gürer, “Vatandaşın cebine giren para nominal olarak artıyor ama gerçek değeri azalıyor. Alım gücü düşüyor, halk borçla ayakta kalmaya çalışıyor” dedi.

“TÜİK’in değil, sofraların verisi konuşulmalı”

Gürer, TÜİK’in “makyajlı” enflasyon verilerinin toplumsal gerçeği yansıtmadığını, asıl dikkate alınması gerekenin halkın sofralarındaki eksilme olduğunu vurguladı. “Her yıl daha az gram altın, daha az et, daha az sebze-meyve alınabiliyorsa, bu tabloyu rakamlarla örtmeye çalışmak beyhudedir” diyen Gürer, alım gücünün çöküşünün sosyal dengesizlikleri derinleştirdiği uyarısında bulundu.

Çözüm: Reel alım gücüne dayalı ücret politikası

Gürer, çözümün nominal artışlarda değil, gerçek alım gücünün korunmasında olduğunu belirterek, “Ücret artışları sadece resmi enflasyona değil, temel ihtiyaçlara erişim kapasitesine göre belirlenmeli” çağrısında bulundu. Gıdadan kiraya, enerjiye kadar her alanda hızla yükselen fiyatlar karşısında halkın giderek daha fazla borçlandığını söyleyen Gürer, ekonomi politikalarının ücretli sınıfların yaşam standardını temel alacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.