Eğitim Sen: Grevler Değil, Yasaklar Milli Güvenliği Tehdit Ediyor!

Eğitim Sen, maden işçilerinin grev hakkının Cumhurbaşkanı kararıyla engellenmesine sert tepki gösterdi: “Asıl milli güvenlik tehdidi grevler değil, yoksulluk ve adaletsizliktir.”

Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın 1 Ağustos 2025 tarihinde başlatmayı planladığı grev, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 60 gün süreyle ertelendi. Grev erteleme kararına karşı bir açıklama yayımlayan Eğitim Sen, söz konusu ertelemenin gerçekte bir grev yasağı anlamına geldiğini vurgulayarak kararı hukuka, insan haklarına ve demokrasiye aykırı olarak değerlendirdi.

“Bu, AKP döneminin 22. grev yasağıdır!”

Eğitim Sen, söz konusu kararın iktidarın emek karşıtı politikalarının bir parçası olduğuna dikkat çekerek, AKP iktidarı boyunca getirilen 22. grev yasağı olduğuna işaret etti. Sendika açıklamasında, grev hakkının Anayasa ile güvence altına alınmış bir hak olduğunun altı çizilerek, “İşçilerin anayasal haklarını kullanarak insanca bir yaşam talep etmesi ‘milli güvenlik tehdidi’ olarak tanımlanamaz” denildi.

“Sefalet ücreti dayatmasına karşı grev meşrudur”

600 bin kamu işçisine önerilen düşük ücret zammını “sefalet dayatması” olarak nitelendiren Eğitim Sen, hayat pahalılığı ve ekonomik kriz karşısında grev kararının son derece meşru, haklı ve gerekli olduğunu vurguladı. Grevin sadece ekonomik bir talep değil, sınıfsal bir direniş biçimi ve demokratik bir toplumun temel unsurlarından biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, işçilerin bu haklarına sahip çıkmalarının tüm topluma örnek olduğu belirtildi.

“İktidar sermayeyi koruyor, emeği bastırıyor”

Açıklamada, siyasi iktidarın bir kez daha emeğin değil, sermayenin yanında saf tuttuğu ifade edildi. “Grev hakkı iktidar eliyle fiilen askıya alınmakta, emeğin sesi bastırılmak istenmektedir” denilen açıklamada, Erdoğan’ın geçmişte sarf ettiği “Grev hakkını rasyonel zemine oturttuk” ifadesine de göndermede bulunularak, “Bu sözün anlamı bugün maden işçilerinin iradesine vurulan darbeyle açıkça ortaya çıkmıştır. İktidarın ‘rasyonel zemin’ dediği şey; işçinin susması, boyun eğmesi ve sömürüye razı olmasıdır” ifadelerine yer verildi.

“Grev yasakları toplumun tamamına zincir vurur”

Eğitim Sen, grev yasaklarının sadece işçilere değil, toplumun tümüne vurulmuş zincir anlamına geldiğini belirterek, “Grev hakkı, sadece bir ücret pazarlığı değil, aynı zamanda örgütlenme, direnme ve insan onurunu savunma hakkıdır” dedi. Grevlerin bastırılmasının, temel demokratik özgürlüklere yönelik sistematik bir saldırının parçası olduğu vurgulandı.

“Rejimin sınırları içinde mücadele olmaz!”

Açıklamanın sonunda ise, emek örgütlerine ve tüm emekçilere çağrıda bulunularak, grev yasaklarına karşı sessiz kalınmaması istendi. Eğitim Sen, “Bu yasakçı karar ne hukuka, ne insan haklarına ne de demokrasiye sığmaktadır. Bu nedenle örgütlü-örgütsüz tüm emekçiler ve emek örgütleri grev yasaklarına tepki göstermeli ve rejimin çizdiği sınırlar içinde mücadele etmekten uzak durmalıdır” çağrısını yaptı.

Eğitim Sen’in açıklamasında, maden işçilerinin yalnız olmadığı da vurgulandı:

“Grev haktır, yasaklanamaz!”