ANKARA – DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Koçyiğit, Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yaşanan 6.1 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden yurttaşlara Allah’tan rahmet dileyerek, yakınlarına başsağlığı temennisinde bulundu.
“6.1 Büyüklüğündeki Depremde Yıkım ve Can Kaybı Kabul Edilemez”
Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın bölgedeki köylerde yıkımlar yaşandığı yönündeki açıklamalarını hatırlatan Koçyiğit, Türkiye’de yaşanan afetlerin ardından ciddi yapısal sorunların devam ettiğini vurguladı. “6.1 büyüklüğündeki bir deprem normal şartlarda yıkıcı olmaması gereken bir sarsıntı. Öte yandan, benzer büyüklükte ya da çok daha şiddetli depremler Japonya ve Rusya gibi ülkelerde yıkıma ve can kaybına yol açmıyor. Ancak Türkiye’de böyle olmuyor. Her defasında binalar yıkılıyor, insanlar hayatını kaybediyor” diye konuştu.
Deprem vergilerinin binaların güçlendirilmesi için kullanılması gerektiğini belirten Koçyiğit, “Yıllardır toplanan bu vergiler nereye gidiyor? Hangi binalar depreme karşı dayanıklı hale getirildi?” diye sordu. Ülkedeki denetim mekanizmalarının, özgür basının ve kamuoyunun etkisiz bırakılması nedeniyle gerçek anlamda hesap sorulamadığını belirtti. “Yangınlar, depremler yaşanıyor; yandaş medya bunları kader ya da kaçınılmaz sonuçlar olarak sunuyor. Ancak bunun ardında ciddi ihmaller ve sorumluluklar var” dedi.
İktidarın Sorumluluğu ve Kentsel Dönüşüm Eleştirisi
Koçyiğit, hükümeti kentsel dönüşüm politikasını rantsal bir dönüşüme çevirmekle ve halkın yaşam hakkını korumamakla suçladı. “İktidar, güçlendirmediği her binadan ve yerinde dönüşümü sağlamadığı için yaşanan can kayıplarından doğrudan sorumludur. Halkı afetlere karşı bilinçlendirmediği için, gerekli tedbirleri almadığı için bu tabloda pay sahibi” ifadelerini kullandı. Ayrıca, ilgili bakanların halka hesap vermesi gerektiğini kaydetti. “Bakanlar, Cumhurbaşkanlığı’ndan af talep edebilir ancak toplum ve mağdurlar asla affetmeyecek” dedi.
Sahte Diploma Skandalı: “Çürümüş Sistem ve Siyasi Ayak”
Sahte diploma ve “e-devlet skandalı” üzerine de önemli açıklamalarda bulunan Koçyiğit, bu konunun sadece birkaç belge ya da yöneticiden ibaret olmadığını vurguladı. “Bu skandal, tüm siyaseti zehirleyen geniş kapsamlı bir yozlaşmanın sadece görünen ucudur. Sistem tamamen çürümüş, liyakatsizlik yaygınlaşmış durumda” dedi.
Türkiye’de sahte diplomalarla üst düzey makamlara gelindiğini ve bunun toplumun bütün kesimlerine ciddi zararlar verdiğini ifade etti. “Sistemin içine çöreklenmiş bir çete var. 2010’dan beri faaliyet gösteriyorlar. Bu kadar uzun süre ayakta kalmaları ancak siyasi destekle mümkün olabilir. Bu nedenle sadece birkaç kişiyi tutuklamak sorunu çözmez. Siyasi ayağın açığa çıkarılması ve adaletin tam olarak işlemesi şarttır” diye konuştu.
Danıştay Kararları Üzerine Eleştiri
Koçyiğit, Danıştay’ın Barış Akademisyenleri ihraçlarıyla ilgili aldığı kararları eleştirdi. Kararların tutarsız ve konjonktüre göre değiştiğini belirterek, “Danıştay, akıl ve hukuktan uzak bir şekilde siyasetin yönlendirmesine mi tabi oluyor? Bu ciddi bir hukuk sorunudur” dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan Beklentiler
Bugün üçüncü toplantısını yapacak olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını önemsediğini belirten Koçyiğit, sürecin toplumsallaşması, demokratik katılım mekanizmalarının genişletilmesi ve hukuki güvencelerin sağlanması gerektiğinin altını çizdi. “Artık tespitler değil, çözümler gündemde olmalı. Acılar yarıştırılmamalı, ortak gelecek inşa edilmeli” dedi.
Kürt sorununun demokratik ve kapsayıcı çözümü için atılacak adımların sadece sorunu değil, aynı zamanda demokrasi alanındaki geniş sorunları da çözme potansiyeline sahip olması gerektiğini söyledi.