“Hiçbir Facianın Eşiğinden Dönemedik”: Aysu Bankoğlu, 25 Yıllık İhmaller Zincirini Yazdı

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 14 Ekim 2022’de 43 madencinin yaşamını yitirdiği Amasra Maden Katliamı’nın yıldönümünde T24 için kaleme aldığı yazıda, Türkiye’de yaşanan iş cinayetleri ve kitlesel faciaların “tesadüf” değil, sistematik ihmalin sonucu olduğunu belirtti. “Hiçbir facianın eşiğinden dönemedik” diyen Bankoğlu, “Ustalık dönemiydi dedikleri yıllar, kötülükte ustalık yılları oldu” ifadelerini kullandı.

“Kimse o gün öleceğini düşünmez”

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, T24’te yayımlanan yazısında, Amasra’daki facianın yalnızca bir maden kazası olmadığını, “görev ihmali, liyakatsizlik ve rant düzeninin” sonucu olduğunu vurguladı.

Bankoğlu, 14 Ekim 2022 günü evinden çıkan 27 yaşındaki Şaban Yıldırım’ın hikâyesiyle yazısına başladı:

“Kimse eğer bir savaşın ya da amansız bir hastalığın içinde değilse o gün öleceğini düşünmez. Tıpkı 27 yaşındaki Şaban Yıldırım’ın doğacak ikizlerini göremeden evden çıkması gibi. O akşam onlarca eve Amasra’daki madende 43 yaşamın söndüğü facia haberi gitti.”

Bankoğlu, bu sözlerle Amasra’daki felaketin, Türkiye’nin 25 yıllık ihmal zincirinin bir halkası olduğuna dikkat çekti.

“Kader” ve “fıtrat” söylemiyle örtülen ihmal zinciri

Bankoğlu yazısında, yaşanan faciaların ardından iktidarın sorumluluktan kaçmak için sürekli “kader” ve “fıtrat” kavramlarına sığındığını belirtti.

“Evvela tedbir sonra tevekkül bile umurlarında olmadı. Her katliamda şu iki kelimeyle işin içinden çıkıldı: kader ve fıtrat. Birisinin öleceğini bile bile önlem almamak suçtur.”

Pamukova tren faciasından Davutpaşa’daki patlamaya, Aladağ’daki tarikat yurdu yangınından Ayamama seline, Çorlu tren kazasından İliç maden faciasına kadar onlarca örnek sıralayan Bankoğlu, yıllar içinde sorumluların cezalandırılmadığını, hatta bazı yöneticilerin terfi ettirildiğini hatırlattı.

“Kötülükte ustalık” dönemi

Bankoğlu’na göre, yaşananlar “tesadüf” ya da “kaza” değil; sistematik bir yönetim anlayışının ürünü:

“Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları bitirmeye geliyoruz vaatlerinin sonuçları ortada. Ustalık dönemi diye böbürlendikleri yıllar, kötülükte ustalık yılları oldu.”

Davutpaşa patlamasında 21, Aladağ’da 11, Çorlu tren kazasında 25, Karadeniz sellerinde 97, mühimmat patlamasında 11, Soma’da 301, Ermenek’te 18, Amasra’da 43 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Bankoğlu, bu ölümlerin hiçbirinde üst düzey sorumluların hesap vermediğini vurguladı.

Amasra davasında sorumlular korunuyor

Amasra Maden Katliamı davasının da bu tabloya eklendiğini belirten Bankoğlu, 43 madencinin ölümüne yol açan ihmal zincirinin resmî raporlarla sabit olmasına rağmen, davanın yalnızca Amasra Müessesesi ile sınırlı tutulduğunu hatırlattı.

  • TTK yöneticilerinin davaya dahil edilmediğini,
  • Dönemin genel müdürünün EYT’den emekli edilerek görevden uzaklaştırıldığını,
  • Savcılığın olası kasttan ceza talep etmesine rağmen, 20 sanığa yalnızca “bilinçli taksir” suçundan ceza verildiğini belirtti.

Bankoğlu ayrıca, Danıştay’ın kamu görevlilerinin soruşturulmasının önünü açtığını, ancak yeni başlayan davada sanıkların duruşmaya gelmediğini, ailelerin katılma taleplerinin reddedildiğini ve davanın 23 Ocak 2026’ya ertelendiğini hatırlattı.

“Amasra faciasından doğrudan sorumlu olan bu sanıklar, görevi kötüye kullanmaktan yani ‘yatarı olmayan’ bir suçtan yargılanıyorlar. Bu dosyalar olası kastla öldürme suçundan bir gün yeniden açılacak.”

“Adalet göçük altında”

Bankoğlu, yazısını Türkiye’deki adalet krizine dikkat çekerek sonlandırdı:

“Göstermelik yargılamalarla sorumluları ancak bir yere kadar koruyabilecekler. O gün uzak değil ama Türkiye’de adalet çoktan göçük altında kaldı. Bu kanseri yenmenin yolu ise ahlakın ve adaletin yeniden merkeze alınmasıdır.”


Kaynak:
Aysu Bankoğlu, “Hiçbir facianın eşiğinden dönemedik”, T24, 13 Ekim 2025.