Türkiye’de neredeyse her şehirde havalimanı inşa edilmesi, bir ulaşım planlamasından çok bir rant projesi olarak şekilleniyor. Ortak kullanım ve bölgesel planlama yerine betonlaşma ve yandaş sermayeye kaynak aktarımı tercih ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Rize’den sonra bir başka deniz üzerine inşa edilecek havalimanının Trabzon’da yapılacağını açıkladı. Bu açıklama, Türkiye’nin uzun süredir tartışma konusu olan “her şehre bir havalimanı” politikasını yeniden gündeme taşıdı.
Yolcu garantili ama yolcusuz kalan havaalanları, ekonomik olarak büyük bir yük yaratırken; uzmanlara göre bu strateji, ulaşım planlamasından çok siyasi rant üretimine hizmet ediyor.
Hava ulaşımı mı, beton politikası mı?
Türkiye’de 2002 yılında 26 olan havalimanı sayısı, 2025 itibarıyla 57’ye ulaştı. Bu artışın önemli bir kısmı son 15 yılda gerçekleşti. Ancak bu havalimanlarının birçoğu ne kapasite ne de ihtiyaç açısından rasyonel planlara dayanıyor.
Örneğin Tokat, Gümüşhane-Bayburt, Yozgat, Çukurova gibi havalimanları neredeyse boş terminal binaları ve uçmayan pistleriyle gündeme geldi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerine göre bu havalimanlarının büyük kısmı, yolcu kapasitelerinin %10’una bile ulaşamıyor.
Buna karşın devlet, özel şirketlerle yaptığı Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) anlaşmalarıyla bu projelere yolcu garantisi veriyor. Yani havalimanı kullanılmasa da şirketin kasasına milyonlarca lira giriyor; farkı ise Hazine ödüyor.
Ortak havalimanı modeli neden yok sayılıyor?
Birçok ülke, özellikle orta ve küçük ölçekli şehirlerde bölgesel havalimanı modelini benimsiyor. Bu modelde birkaç şehir, ortak bir havalimanını kullanıyor. Bu yaklaşım hem yatırım hem de işletme maliyetlerini düşürüyor, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlıyor.
Ancak Türkiye’de tam tersi bir rota izleniyor: her şehirde ayrı bir havalimanı kurularak paralel yatırımlar yapılıyor. Bu yaklaşım hem kamusal kaynakların israfına hem de ülke genelinde sürdürülebilir ulaşım planlamasının zayıflamasına yol açıyor.
Ulaşım planlamacılarına göre bu tercihin teknik bir gerekçesi yok; siyasi ve ekonomik motivasyonlar baskın.
Yolcu garantisiyle büyüyen rant ağı
Türkiye’de son yıllarda inşa edilen birçok havalimanı, kamu-özel işbirliği modeliyle yapıldı. Bu modelde özel şirket projeyi üstleniyor, devlet de şirkete yıllık yolcu garantisi veriyor. Beklenen yolcu sayısına ulaşılamadığında aradaki farkı kamu bütçesi ödüyor.
Örneğin Zafer Havalimanı bu tablonun sembolü hâline geldi. Yıllık 1 milyon 200 bin yolcu garantisi verilen havalimanını 2024’te sadece 50 bin yolcu kullandı. Garanti farkı olarak şirkete milyonlarca dolar ödendi.
Benzer şekilde Tokat ve Yozgat havalimanları da beklenen yolcu kapasitesinin çok altında çalışıyor. Buna rağmen yeni havalimanı projeleri arka arkaya duyuruluyor.
Gerçek ihtiyaçlar değil, siyasal çıkarlar belirliyor
Havayolu ulaşımı, teknik olarak pahalı bir yatırım alanı. Bu nedenle bölgesel ölçekli planlama, altyapı kapasitesi ve ekonomik sürdürülebilirlik gerektiriyor. Türkiye’de ise bu parametreler büyük ölçüde göz ardı ediliyor.
Siyaset bilimcilere göre bu durumun nedeni açık: havalimanı inşaatları, iktidar için görünür bir “yatırım vitrini” ve yandaş sermaye için garanti gelir kapısı anlamına geliyor.
Projelerin büyük kısmı, kamu ihale sisteminden muaf tutulan özel şirketlere veriliyor. Bu şirketler yıllarca garantili gelir elde ederken, zarar kamuya yükleniyor. Kısacası bu model, bir ulaşım politikası değil, bir kaynak transfer mekanizması.
Havalanmayan pistlerin bedelini halk ödüyor
Türkiye’nin gökyüzünde yükselen bu “havalimanı furyası”, rasyonel bir kalkınma planının değil, kısa vadeli siyasi hesapların ürünü.
Yolcusu olmayan ama yolcu garantili havalimanlarının bedelini, asgari ücretli, emekli, vergi mükellefi milyonlar ödüyor.
Ulaşım uzmanları, Türkiye’nin gerçek bir havacılık politikası oluşturabilmesi için bölgesel planlama, şeffaf yatırım süreçleri ve kamu yararı ekseninde bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguluyor.
Kaynaklar:
- DHMİ Yolcu Trafik İstatistikleri (2024)
- Sayıştay Raporları (Zafer Havalimanı, Tokat Havalimanı)
- Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı verileri
- Yolcusu Olmayan Havalimanları: Türkiye’nin Gökyüzüne Yazılan Rant Hikâyesi - 13 Ekim 2025
- Türkiye’de Ahlaki Düşüncenin Siyasete Gölgesi - 10 Ekim 2025
- Mecliste Annelerin Sesi: Çatışmadan Barışa Giden Zor Yol - 20 Ağustos 2025