Gazeteci Hakan Tosun’un Ardından: “Katiller Bulunsun, Hesap Sorulsun”

Esenyurt’ta saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden gazeteci Hakan Tosun, binlerin katıldığı bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Cinayetin ayrıntıları hâlâ aydınlatılamazken kamuoyu adalet talebini sokaklara taşıdı.

Cenazede Adalet Sloganı: “Hakan Tosun’a Ne Oldu?”

Esenyurt’ta uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitiren bağımsız gazeteci ve belgeselci Hakan Tosun, bugün İstanbul Nurtepe Cemevi’nde düzenlenen törenin ardından Ayazağa Mezarlığı’nda toprağa veriliyor.

Binlerce kişi, saat 13.00’te Nurtepe Metro Meydanı’nda bir araya gelerek ellerinde “Hakan Tosun’a ne oldu?”, “Gazeteci cinayetleri politiktir” yazılı pankartlarla Cemevi’ne yürüdü. Yürüyüş boyunca “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Katiller bulunsun, hesap sorulsun” sloganları atıldı.

Törene, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, DEM Parti, CHP, TİP, Sol Parti ve EMEP temsilcilerinin yanı sıra gazetecilik örgütleri, hak savunucuları ve çok sayıda yurttaş katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen çelenk gönderdi.

“Bu Dosya Aydınlatılacak”

Cemevindeki törende konuşan Tosun’un avukatı Onur Cingil, cinayetin örtbas edilmek istendiğini vurgulayarak sert açıklamalarda bulundu:

“Kamuoyu baskısı olmasaydı bu dosya çoktan kapatılmıştı. Olay yerinde delil toplaması gereken emniyet yerine, şüpheli yakınlarının görüntü topladığı bir tabloyla karşılaştık. Bu, sıradan bir cinayet değil. Hakan ya rantın ya da çetenin kurbanı oldu. Söz veriyorum, bu dosya aydınlatılacak. Hakan rahat uyu kardeşim.”

Cingil’in bu sözleri, kalabalık tarafından uzun süre alkışlandı.

“Çocuklarımız Katledilmesin”

Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da törende söz aldı:

“Yaramız kabuk bağlamıyor. Başka analar ağlamasın, başka çocuklar öldürülmesin. Adalet istiyoruz. Bu acıyı biliyoruz. Eninde sonunda kazanacağız, bir olalım, direnelim.”

Metin Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe, Hakan Tosun’un ölümünü 1996’da gözaltında öldürülen gazeteci kardeşi Metin’in katledilişiyle yan yana koyarak şu ifadeleri kullandı:

“Bir gazeteci daha gerçeğin peşinde olduğu için katledildi. Metin’de, Berkin’de olduğu gibi Hakan’da da binlerce insan bir araya geldi. Hep birlikte olursak katilleri yargılatabiliriz. Ailesine, ailesi olduğumuzu söylemek istiyorum. Güle güle Hakan, Metin’e, Berkin’e, Ali İsmail’e selam olsun.”

Karanlıkta Kalan 7 Soru

Tosun’un ölümüne ilişkin kamuoyunda artan şüpheler ve yakınlarının soruları ise hâlâ yanıt bulmuş değil. Tosun’un arkadaşlarının paylaştığı 7 temel soru öne çıkıyor:

  1. Hakan’ın telefonu, cüzdanı, kimliği ve kamerası nerede?
  2. Bu eşyalar arandı mı, aranmaya devam ediliyor mu?
  3. Basına servis edilen görüntüler kim tarafından ve hangi amaçla kurgulandı?
  4. Delil niteliğindeki kamera kayıtlarını yasa dışı şekilde alan kişiler hakkında işlem yapıldı mı?
  5. Acil serviste ne kadar süre bekletildi, yoğun bakıma ne zaman alındı?
  6. Kimliği 27 saat boyunca neden tespit edilemedi?
  7. Olayın kasıtlı bir eylem olduğu şüphesine dair resmi bir soruşturma yürütülüyor mu?

Olayın Seyri: Karanlık Bir Gece

10 Ekim akşamı kendisinden haber alınamayan Hakan Tosun’un, ertesi gün Esenyurt’ta sokak ortasında saldırıya uğradığı ve Başakşehir Çam Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırıldığı öğrenilmişti. Ağır yaralanan gazetecinin 13 Ekim’de beyin ölümü gerçekleşti.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, olayla ilgili 18 ve 24 yaşlarında iki kişinin tutuklandığını duyurdu. Ancak Tosun’un avukatı Onur Cingil ve meslektaşları, soruşturmanın karanlık noktalarla dolu olduğuna dikkat çekiyor.

Gazeteci, Belgeselci, Aktivist

1975 doğumlu Hakan Tosun, medya kariyerine 1993’te özel radyolarda teknik danışman olarak başladı. 1998’de İzmir’e yerleşerek televizyon kanallarında haber montaj operatörü olarak çalıştı.

2009’dan itibaren doğa, kent mücadelesi ve toplumsal hareketlere odaklanan bağımsız belgeseller üretti. “Çatılara Doğru”, “Tekel İşçileri”, “Büyük Anadolu Yürüyüşü”, “Dönüşüm (Gentrification)” ve “Validebağ Direnişi” gibi yapımlarıyla çevre mücadelelerini belgelemişti.

Son yıllarda “Doğa ve Kent Aktivizm Documentary” adlı yapım şirketinde yönetmenlik yapıyordu.

Sessizlik ve Çevik Kuvvet

Tosun’un ölümüne dair İstanbul Valiliği ve Emniyet’ten günlerce herhangi bir açıklama yapılmazken, cenazeye yüzlerce çevik kuvvet gönderildi. Bu durum, hem meslektaşlarının hem de kamuoyunun tepkisini çekti.

DEM Parti Milletvekili İbrahim Akın, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hakan tesadüfen katledilmedi. O bu ülkenin en onurlu yaşam savunucularından biriydi. Olayı örtmeye çalışan herkes suç ortağıdır. Hakan’a sözümüz olsun: Bu mücadeleyi yükselteceğiz.”

Bir Gazetecinin Ardından

Hakan Tosun’un ölümü, Türkiye’de gazetecilerin güvenliği ve basın özgürlüğüne yönelik sistematik saldırılara dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. Tosun’un hem bir gazeteci hem de yaşam savunucusu olarak hedef haline getirilmiş olabileceğine dair kuşkular, bu cinayeti sıradan bir “asayiş olayı” olmaktan çıkarıyor.

Gazetecilik örgütleri, meslektaşları ve insan hakları savunucuları, bağımsız bir soruşturma ve adaletin sağlanması için süreci yakından takip edeceklerini açıkladı.


  • NHY / Artı Gerçek, Bianet, BirGün