Gazeteciye Gözaltı, Basına Gözdağı: Meslek Örgütlerinden Sert Tepki

Iğdır Valisi Ercan Turan’ın şikâyeti üzerine İHA muhabiri Sebahattin Yum’un gözaltına alınması, basın meslek örgütlerinin sert tepkisini çekti. Örgütler, “Haberi nedeniyle gazetecinin hedef alınması, ifade ve basın özgürlüğüne açık bir gözdağıdır” diyerek iktidara ve yargı mercilerine çağrı yaptı.

Gazeteciye Haber Nedeniyle Gözaltı

İhlas Haber Ajansı (İHA) Iğdır muhabiri Sebahattin Yum, 19 Eylül Gaziler Günü töreni sonrası yayımladığı “Valiye şemsiye var, gazilere yok” başlıklı haberi nedeniyle Iğdır Valisi Ercan Turan’ın şikâyeti üzerine gözaltına alındı.

Valilik, haberi “gerçeğe aykırı ve kamu kurumlarını hedef alan nitelikte” diyerek TCK 217/A (Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma) kapsamında işlem başlattı. Yum’un serbest bırakılmasının ardından jandarma tarafından yeniden gözaltına alınması, tepkileri daha da artırdı.

Olay anını görüntüleyen İHA muhabiri ve Iğdır Çalışan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ercan Tunç da Yum’un ardından gözaltına alındı.

Basın Meslek Örgütlerinden Ortak Açıklama: “Basın Özgürlüğüne Açık Saldırı”

Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve diğer basın örgütleri, ortak yazılı bir açıklama yayımlayarak hukuksuz gözaltı sürecini en sert biçimde kınadı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Haberi nedeniyle gazetecinin hedef alınması, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik açık bir gözdağı girişimidir. Gazeteciler, kamu gücü sahiplerinin memnuniyetini değil, halkın haber alma hakkını gözetmekle yükümlüdür.”

Örgütler, gazetecilik faaliyetinin suç olmadığını, Anayasa’nın 28. maddesiyle korunan basın özgürlüğünün ihlal edildiğini vurguladı.

Valiliğin Gerekçesi ve Hukuki Çerçeve Tartışması

Iğdır Valiliği yaptığı açıklamada, haberin “yanıltıcı bilgi yaydığı” iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı talimatı doğrultusunda işlem başlatıldığını savundu. Ancak basın örgütleri, kamusal bir etkinlikte yaşanan bir durumun haberleştirilmesinin suç değil, gazetecilik faaliyeti olduğunu vurguladı.

Uzmanlar, TCK 217/A’nın “muğlak bir düzenleme” olarak gazetecilere karşı baskı aracına dönüştüğünü, bu maddenin ifade özgürlüğüyle çeliştiğini belirtiyor. Bu madde, son yıllarda özellikle yerel muhabirler ve bağımsız gazeteciler üzerinde “susturma aracı” olarak eleştiriliyor.

“Gazeteciler Suçlu Değil, Gerçeğin İzini Sürenlerdir”

Basın örgütleri açıklamada, iktidara ve yargı mercilerine açık bir çağrı yaptı:

“Valilerin, kaymakamların veya herhangi bir kamu görevlisinin, eleştiriye ve haber yapma hakkına karşı yargı mekanizmasını bir baskı aracına dönüştürmesi, demokratik toplum düzeniyle bağdaşmaz. Gazeteciler suçlu değil, kamu adına gerçeğin izini sürenlerdir. Hiçbir baskı, hiçbir tehdit, gazetecilerin hakikati yazma iradesini susturamayacaktır.”

Meslek örgütleri, Sebahattin Yum ve Ercan Tunç’la dayanışma içinde olduklarını belirterek sürecin takipçisi olacaklarını açıkladı.

Basın Özgürlüğü Baskı Altında

Türkiye, son yıllarda gazetecilere yönelik yargı süreçleri, gözaltılar ve ceza soruşturmalarıyla basın özgürlüğü endekslerinde geriliyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) verilerine göre ülke, 2025 Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158. sırada yer alıyor.

Yerel basın mensuplarına yönelik yargı süreçleri, çoğu zaman haberin içeriğinden ziyade iktidar çevrelerinin rahatsızlığı üzerinden şekilleniyor. Yum ve Tunç’a yönelik gözaltılar da bu eğilimin yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor.


  • NHY / ANKA Haber Ajansı, Basın Konseyi Ortak Açıklaması, İhlas Haber Ajansı (İHA), RSF Basın Özgürlüğü Endeksi 2025