BM Raporu: İklim Krizi 900 Milyon Yoksulu Eşzamanlı Tehdit Ediyor

Çok boyutlu yoksulluk ile iklim değişikliğinin kesişimi, küresel ölçekte kırılganlıkları derinleştiriyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Oxford Yoksulluk ve İnsan Girişimi (OPHI) tarafından yayımlanan yeni rapor, iklim krizi ile çok boyutlu yoksulluk arasındaki tehlikeli kesişime dikkat çekiyor. Verilere göre yaklaşık 900 milyon insan, aşırı sıcaklar, sel, kuraklık ve hava kirliliği gibi birden fazla iklim tehlikesine aynı anda maruz kalıyor. Bu tablo, gelecek ay Brezilya’da düzenlenecek COP30 öncesinde, iklim adaleti tartışmalarına yeni bir boyut katıyor.

İklim krizinin yükü derinleşiyor

Rapor, 887 milyon yoksul insanın en az bir iklim tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Bu kişilerin 651 milyonu aynı anda iki veya daha fazla tehditle yaşarken, 309 milyon kişi üç ya da dört iklim riskinin kesiştiği bölgelerde hayatını sürdürüyor.

En yaygın tehditler arasında aşırı sıcaklar (608 milyon kişi) ve hava kirliliği (577 milyon kişi) yer alıyor. Bu tablo, yoksulluk içinde yaşayan toplulukların, iklim şoklarının en sert etkilerine karşı korumasız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

OPHI Direktörü Sabina Alkire, bu durumun aciliyetine vurgu yaparak şöyle diyor:

“Gezegenin en fazla baskı altında olduğu yerleri anlamak, insanlığı iklim eylemlerinin merkezine koyan kalkınma stratejileri oluşturmak için hayati önemde.”

Güney Asya ve Sahra Altı Afrika kırılganlığın merkezinde

Araştırmaya göre, iklim tehlikeleri ve yoksulluğun en sert biçimde kesiştiği bölgeler Güney Asya ve Sahra Altı Afrika. Güney Asya’da yoksul nüfusun %99,1’i, yani yaklaşık 380 milyon kişi, en az bir iklim tehdidi altında yaşıyor. Sahra Altı Afrika’da ise 344 milyon insan benzer risklerle karşı karşıya.

En büyük yükü alt orta gelirli ülkeler taşıyor: 548 milyon yoksul, bir veya birden fazla çevresel tehlikenin doğrudan etkisi altında.

Yoksulluğun çok boyutlu yüzü

Geleneksel yoksulluk ölçütleri genellikle gelir eksikliğine odaklanırken, OPHI’nin çok boyutlu yoksulluk yaklaşımı tabloyu genişletiyor. Bu kavrama göre, yoksul bireyler aynı anda birden fazla temel ihtiyaçtan mahrum kalabiliyor: temiz suya erişim, beslenme, sağlık hizmetleri, eğitim, enerji ya da istikrarlı iş olanakları.

Bolivya’daki Guarani Yerli topluluğundan Ricardo’nun hikâyesi, bu durumu somutlaştırıyor. Ricardo, 18 akrabasıyla birlikte küçük bir evde yaşıyor; tek banyoyu paylaşıyor, çocuklar okula gitmiyor ve aile gayri resmi işlerde çalışıyor. Raporda bu tablo şöyle tanımlanıyor:

“Hayatları, yoksulluğun çok boyutlu gerçekliklerini yansıtıyor. Su ve elektrik hizmetlerinin olduğu şehirlerde bile aşırı kalabalık, güvencesiz işler ve sınırlı eğitim yoksulluğu sürdürüyor.”

COP30 öncesi çağrı: İklim adaleti için acil eylem

Rapor, küresel sıcaklıklar arttıkça risklerin de artacağı uyarısında bulunuyor. UNDP, politika yapıcılara yoksulluk ve iklim tehditlerinin kesiştiği bölgelerde önleyici ve kapsayıcı stratejiler geliştirme çağrısı yapıyor.

UNDP’nin geçici yöneticisi Haoliang Xu, bu çakışmanın görmezden gelinmesinin ağır sonuçları olabileceğini vurguluyor:

“Neredeyse 900 milyon yoksul insanı tehlikeye atan iklim riskleriyle yüzleşmeden küresel yoksulluğu azaltmamız mümkün değil. COP30, bu gerçeği görmezden gelmeye tahammülümüzün kalmadığını göstermek için bir fırsat.”


  • NHY / UNDP & OPHI, Global Multidimensional Poverty Index 2025, BM Kalkınma Programı Basın Bülteni