İmamoğlu’na “Savcılara Hakaret” Davası Düştü

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında savcılara hakaret ettiği iddiasıyla açılan davanın, önödeme kapsamında düşürülmesi siyasi ve hukuki tartışmaları beraberinde getirdi. Karar, yargı süreçlerinin siyasetle kesiştiği bir dönemde verildi.

Davanın merkezinde “Kent Uzlaşısı” soruşturması vardı

Ekrem İmamoğlu hakkında, “Kent Uzlaşısı soruşturmasını yürüten iki savcıya” yönelik ifadeleri nedeniyle “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla iddianame düzenlenmişti.
Savcılık, İmamoğlu’nun TCK kapsamında 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını talep etmişti. Duruşmanın 22 Ekim tarihinde yapılması planlanıyordu.

İddianamede yer alan suçlamanın hukuki zemini, siyaset-yargı ilişkilerinin Türkiye’de uzun süredir tartışma konusu olduğu bir dönemde gündeme geldi. Bu nedenle dava, yalnızca İmamoğlu’nun kişisel durumu açısından değil, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı tartışmaları bakımından da dikkatle izleniyordu.

Mahkeme: “Suç önödeme kapsamına giriyor”

Mahkeme, İmamoğlu’nun üzerine atılı suçun TCK’nın 75. maddesi uyarınca önödeme kapsamında kaldığını belirterek sanığa ödeme ihtarı yaptı.
İmamoğlu’nun belirtilen meblağı süresinde maliye veznesine yatırmasının ardından dava düşürüldü.

Gerekçeli kararda, “Sanığın üzerine atılı suçun TCK’nın 75. maddesi uyarınca önödeme kapsamında kaldığı anlaşıldığından, sanığa önödeme ihtaratında bulunulmuştur. Sanığın, mahkememizce yapılan önödeme ihtaratında belirtilen meblağı süresinde maliye veznesine yatırdığı anlaşılmakla, TCK’nın 75/3. maddesi delaletiyle sanık hakkında açılan kamu davasının ön ödeme nedeniyle düşürülmesine…” ifadelerine yer verildi.

Kararın politik yankıları: “Yargı süreçleri siyasetten bağımsız mı?”

İmamoğlu hakkında açılan ve önödeme gerekçesiyle düşen dava, seçim sürecinde yargının tarafsızlığına ilişkin tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Önödeme mekanizmasının, özellikle siyasal figürler söz konusu olduğunda “yargının işlevi” üzerine kamuoyunda soru işaretleri yarattığı değerlendiriliyor.

Hukukçulara göre bu tür davalar, yargı pratiği ile siyasal iklimin nasıl iç içe geçtiğini görünür kılıyor. Kararın istinaf yolu açık olmakla birlikte, bu tür süreçler yargıya güvenin sorgulanmasına neden oluyor.

NHY ANKA Haber Ajansı, Mahkeme Gerekçeli Kararı