12 Bin Yıllık Bir Yüz: Karahantepe’de İnsanlığın Hafızası Taşa Kazındı

Şanlıurfa’daki Karahantepe kazı alanında ilk kez insan yüzü betimi taşıyan T biçimli bir sütunun bulunması, insanlık tarihinin en erken sembolik anlatılarından birini gün yüzüne çıkardı. Neolitik dönemin bilişsel evrimine ışık tutan bu buluntu, insanın kendini evrenin merkezine koyduğu ilk anlara dair güçlü bir iz sunuyor.

İlk İnsan Yüzüyle Karşılaşma: “Büyük Bir Heyecan Yaşandı”

Şanlıurfa’nın Karahantepe kazı alanında yürütülen çalışmalarda, ilk kez insan yüzü tasviri taşıyan T biçimli bir dikilitaş bulundu. Bu buluntu, yaklaşık 12 bin yıl önce, insanlığın yerleşik yaşama geçtiği ilk dönemlere ait.

Kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, BBC News Türkçe’ye yaptığı açıklamada keşif anını şöyle anlatıyor:

“Kazı alanındaydım. Burada bugüne kadar bulduğumuz taşların insanı temsil ettiğine inanıyorduk ama o an bir yüz tasviriyle ilk kez karşılaştık. Büyük bir heyecan yaşandı.”

Uzmanlara göre, bu yüz ifadesi — keskin hatlar, küçük burun ve derin göz çukurları — insanın soyut düşünme kapasitesinin erken bir yansıması.

Sembollerle Büyüyen Bir Dünya

İngiltere’deki Liverpool Üniversitesi’nden arkeobotanik bilimci Dr. Ceren Kabukçu, yeni keşfin sanatsal ve sembolik bir evrimin sonucu olduğunu vurguluyor:

“Yeni örnekler elimize geçtikçe bu dünyanın daha da kompleks, daha da bizim hayal gücümüzün dışında bir dünya olduğunu görüyoruz.”

Kazı alanında bulunan taşın, doğrudan bir tanrı ya da insanüstü varlık betimlemesinden çok bir fikri veya kavramı sembolik olarak anlattığı düşünülüyor. Prof. Karul’a göre bu durum, insanın hayvan temsillerinden bağımsız bir biçimde kendini evrenin merkezine koymaya başladığını gösteriyor.

Bölgesel Bağlantılar: Levant’tan Anadolu’ya Uzanan Bir Zincir

Benzer yüz tasvirlerinin Lübnan, İsrail ve Filistin topraklarını kapsayan Levant bölgesinde de bulunmuş olması, bu sembolik dilin bölgesel bir ağ üzerinden yayılmış olabileceğini gösteriyor.

ABD’deki Connecticut Üniversitesi’nden Prof. Natalie Munro, 2017’de İsrail’in Nahal Ein Gev II kazı bölgesinde bulunan 12 bin yıllık yüz tasvirine dikkat çekerek Karahantepe’deki keşifle büyük bir benzerlik olduğunu söylüyor:

“Fotoğraftaki yüzü görünce ‘Bu yüzü tanıyoruz’ dedik. Kaş kemeri ve burun çok belirgin, birkaç çizgiyle yüz oluşturulmuş. Bu kadar uzak iki noktada, bu kadar benzer bir yüzü görmek gerçekten büyüleyici.”

Bu benzerlik, erken dönem insan topluluklarının bilgi ve sembol paylaşımına dair güçlü bir kanıt olarak değerlendiriliyor.

Karahantepe: Ortak Geçmişin Hafıza Noktası

Göbeklitepe’nin ardından 2019’da kazı çalışmalarına başlanan Karahantepe, 14 hektarlık bir alana yayılıyor ve yaklaşık MÖ 9500–8000 yılları arasında kullanıldığı biliniyor.

Prof. Dr. Karul, “tapınak” kavramı yerine artık “kamusal yapılar” demeyi tercih ettiklerini belirtiyor ve şu vurguyu yapıyor:

“Bu sadece Anadolu için değil, tüm dünya toplumlarının ortak geçmişi için yürütülen bir proje.”

Karahantepe kazılarında ortaya çıkan insan yüzlü dikilitaşın, hem sembolik sanatın evrimine hem de insanlığın kolektif hafızasına yeni bir pencere açtığı düşünülüyor.


  • NHY / BBC News Türkçe