Kara Para Operasyonları Derinleşiyor: İktidar Çevresinde Güç Savaşı İddiası

Gazeteci Timur Soykan, son yazısında açık bir cümleyle başlıyor: “Sistem kara parayı çok seviyor.” Bu cümle, yalnızca bir gazetecinin tespiti değil; içinde yaşadığımız rejimin iktisadi ruh halinin özeti. Çünkü bugün Türkiye’de kara para yalnızca aklanmıyor, sistemin kan dolaşımına karışıyor.

Soykan’ın yazısında sergilenen tablo, herhangi bir yolsuzluk hikâyesinden ibaret değil. Bu, devletin en tepesine kadar uzanan bir ekonomik ideolojinin ifşası: Paranın kaynağı sorgulanmaz, yeter ki sisteme girsin.

Yasa Değil, Yasa Dışıyla Kurulan İktisat

Soykan, kara para ekonomisinin temelinde AKP iktidarının yıllardır yürüttüğü “Varlık Barışı” düzenlemelerinin yattığını hatırlatıyor. Bu yasalar, ülkeye getirilen servetin kaynağını sormayı yasakladı. Böylece Türkiye, küresel suç sermayesinin uğrak limanı haline geldi.

Bugün uluslararası suç örgütü liderlerinden uyuşturucu baronlarına, yasa dışı bahis ağlarından kara borsa altın piyasasına kadar pek çok isim, Türkiye’de şirket kurup, banka satın alıp, medya kanalı açabiliyor.

Soykan’ın ifadesiyle: “Bu sistem artık istisna değil, rejimin bizzat kendisidir.”

Payfix: Dijital Kara Damar

Soykan’ın ortaya çıkardığı en çarpıcı dosyalardan biri Payfix adlı elektronik ödeme sistemi.

Sahibi Erkan Kork, yalnızca iki ay içinde 48 milyar TL’lik yasa dışı para akışını yöneten bir ağın merkezindeydi.

Ama asıl çarpıcı olan, bu kişinin aynı dönemde bir bankayı, bir televizyon kanalını ve bir kripto para lisansını yasal biçimde satın alabilmiş olmasıydı.

Bu, kara paranın “yeraltı” değil “yerüstü” ekonomiye karıştığının somut göstergesiydi.

Kork’un ifadesi ise sistemin içyüzünü açığa çıkarıyordu:

“Ben bu lisansları alırken bana temiz raporu veren devlet kurumları nerede?”

Soykan, bu sözleri şöyle yorumluyor: “Kara para aklama yalnızca suçun değil, devletin de ortaklığıyla mümkün olabiliyor.”

Savunma Sanayii Operasyonu: Güç Çatlakları

15 Ağustos 2025’te başlatılan savunma sanayii operasyonu, kara para ağının siyasal damarlarına dokundu.

Soykan’ın haberine göre, gözaltına alınanlar arasında MHP’ye yakın iş insanları, avukatlar ve eski MKE yöneticileri de vardı.

Bu tablo, kara paranın yalnızca ekonomik değil, koalisyon içi bir güç dengesi meselesine dönüştüğünü gösterdi.

Kısacası, kara para dosyaları artık yalnızca adliyede değil, saray koridorlarında da patlıyor.

Can Holding: Kirli Sermayenin Anatomisi

Soykan’ın yazısında geniş yer verdiği bir diğer dosya Can Holding soruşturması.

1990’larda kaçakçılıkla anılan bu aile, AKP döneminde devasa bir holdinge dönüştü.

Bugün yürütülen soruşturmada, Bilgi Üniversitesi, Doğa Koleji ve Ciner Medya Grubu’nun kara para ile satın alındığı iddia ediliyor.

Soruşturma dosyasında yalnızca iki yıl içinde 88 milyar TL’lik para trafiği tespit edildi.

Soykan, şu soruyu yöneltiyor:

“Bu kadar büyük bir para, devletin hiçbir denetim mekanizmasına takılmadan nasıl akabiliyor?”

Yanıt basit ama sarsıcı: Kara para bu sistemin dışına değil, tam merkezine yerleştirilmiş durumda.

Altın, Kan ve Beton Üçgeni

Soykan’ın belgelerle ortaya koyduğu bir diğer çarpıcı bağlantı, İstanbul Altın Rafinerisi A.Ş.

Şirketin 543 milyon dolarlık sahte ihracatla devleti zarara uğrattığı ortaya çıktı.

Ama yönetim kurulunda kim var? Eski AKP milletvekili, İbn Haldun Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz.

Bu üniversitenin başkanvekili ise Bilal Erdoğan.

Soykan, bu bağlantıyı şöyle özetliyor:

“Altınla aklanan para, eğitim ve medya üzerinden meşruiyet kazanıyor; rejim böyle ayakta kalıyor.”

Bu, Türkiye’nin yeni ekonomik modelinin özeti:

Betonla yıkanan, altınla aklanan, medya ile parlatılan bir sermaye düzeni.

Kara Para, Devlet ve Sessizlik

Soykan’ın yazısındaki en vurucu satır belki de şu:

“Belki de sadece kara para el değiştiriyor.”

Gerçekten de öyle. Tutuklamalar, el konulan araçlar, mal varlıkları… Hepsi birer gösteri.

Ama sistemin özü değişmiyor. Çünkü kara para, bu düzenin yağlayıcısı haline gelmiş durumda.

Devlet, kirli parayla besleniyor; siyaset, bu beslenmeyi yönetmenin adını “istikrar” koyuyor.

Ve sonunda Soykan şu cümleyle noktayı koyuyor:

“Kara paranın kiri temizlenmiyor, çünkü kirli elle temizlik mümkün değil.”

Bir Sonuç Yerine: Kirin Siyaseti

Timur Soykan’ın bu araştırması, yalnızca bir gazetecilik başarısı değil, politik bir teşhis.

Bugün Türkiye’de kara para, yalnızca bir suç değil; iktidarın ekonomi politikası.

Varlık Barışlarıyla, vatandaşlık satışlarıyla, denetimsiz finans kanallarıyla kurulan bu düzen, sermayeyi temizlemiyor; kirin kendisini yasal hale getiriyor.

Bu nedenle mesele artık “kara parayı kim aklıyor?” sorusu değil.

Asıl soru: Kimin akladığı değil, kimin sustuğudur.