Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Paris’teki La Santé Cezaevi’ne götürüldüğü sabah, başkent alışılmadık bir manzaraya sahne oldu.
Paris’in 16. bölgesinde, milyarderlerin yaşadığı Villa Montmorency mahallesinde, Sarkozy’nin evinin önünde yüzlerce kişi toplandı. Fransız basınına göre kalabalık “birkaç yüz” kişiyle sınırlı olsa da, bazı tanıklara göre sayı bine yaklaştı.
Göstericiler ellerinde Fransız bayraklarıyla, arada “Libérez Nicolas Sarkozy! (Sarkozy’yi serbest bırakın!)” sloganı atıyor, arada da La Marseillaise söylüyordu. Ancak bu, klasik bir protestodan çok, sessiz bir “saygı nöbeti” görünümündeydi. Katılımcılar arasında Sarkozy’nin dostları, destekçileri, eski partilileri ve bazı iş çevrelerinden tanınmış simalar vardı.
“Sadece sevgiye inanıyoruz”
Gösterinin çağrısı, Sarkozy’nin üç oğlundan gelmişti.
En büyük oğlu Pierre Sarkozy, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Bu buluşma siyasî değil, insani bir dayanışmadır. Çünkü yalnızca sevgi önemlidir,” demişti. Bu çağrı, saatler içinde Fransız sağının bazı kesimlerinde hızla yayıldı.
Ancak gösteri, “sevgi” teması kadar, adalet sistemine yönelik sınıfsal bir ayrıcalık hissini de yeniden gündeme taşıdı. Çünkü protestonun adresi, sıradan bir Paris sokağı değil; Lagardère, Bolloré gibi medya devlerinin malikânelerinin bulunduğu, özel güvenlikli bir “üst sınıf muhiti”ydi.
Elit bir semtte adalet tartışması
Sarkozy’nin yolsuzluk ve yasa dışı kampanya finansmanı davalarından aldığı cezalar nedeniyle cezaevine girmesi, Fransa’da uzun süredir devam eden “dokunulmazlık” tartışmasını keskinleştirdi.
Bir yanda, “Sarkozy haksızlığa uğradı” diyen destekçileri; diğer yanda ise “yargı nihayet güçlü birine dokundu” diyen yurttaşlar var.
Le Monde’un haberine göre, Sarkozy’nin mahallesinde toplanan bu kalabalık, aslında Fransa’daki sınıf uçurumunun teatral bir yansıması gibiydi: beyaz saçlı, takım elbiseli destekçiler sessizce alkışlıyor; kimi gözyaşlarını gizlemeye çalışıyor; kimi ise “devlet büyüklerine yapılan saygısızlıktan” yakınıyordu.
Ancak ülkenin geri kalanında yankı bambaşkaydı. Sosyal medyada pek çok kullanıcı, “Sıradan bir yurttaş aynı suçtan hüküm giyse kimse evinin önünde toplanmazdı” yorumlarını yaptı.
Yargı mı, siyaset mi?
Sarkozy’nin avukatları davayı “siyasi bir komplo” olarak nitelendirirken, yargı makamları bunun uzun bir soruşturmanın sonucu olduğunu savunuyor.
Fransız kamuoyunda ise soru giderek daha sert bir biçimde soruluyor:
“Sarkozy bir yurttaş olarak mı yargılanıyor, yoksa eski bir cumhurbaşkanı olarak mı korunuyor?”
Sarkozy’nin cezaevine girişine tanıklık eden o sabah, Paris’in elit mahallesinde “adalet” kelimesi bir kez daha sınıfla birlikte anıldı.
Geriye ise, bir ülkenin kendi geçmişine duyduğu çelişkili duygular kaldı:
Bir yanda “devlete hizmet etmiş bir lider”e duyulan bağlılık; diğer yanda “dokunulmazların dokunulabilir” olması gerektiği inancı.
- NHY / Le Monde, 21 Ekim 2025