Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik operasyonda tutuklanan gazeteci Ercüment Akdeniz, “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davada 241 gün sonra tahliye edildi. Savcının tutukluluğun devamı yönündeki talebine rağmen mahkeme, Akdeniz’in serbest bırakılmasına karar verdi.
Bir gazetecinin 241 günlük tutsaklığı: Suçlama hâlâ muğlak
Artı Gerçek’in aktardığına göre, 22 Şubat’tan bu yana tutuklu bulunan gazeteci Ercüment Akdeniz bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci kez hâkim karşısına çıktı. HDK’ye yönelik 18 Şubat’ta düzenlenen operasyonlar kapsamında gözaltına alınan Akdeniz, “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla yargılanıyordu.
Silivri Cezaevi’nden getirilen Akdeniz’in duruşmasını DEM Parti, CHP, TİP, Sol Parti, EHP ve HDK temsilcilerinin yanı sıra gazeteci meslektaşları, insan hakları örgütleri ve sendikalar izledi. Ancak salon kapasitesinin yetersizliği nedeniyle izleyicilerin bir kısmı dışarıda kaldı.
Tanık Akdeniz’i tanımadı: “İfademi hatırlamıyorum”
Mahkeme, savunmayı üç avukatla sınırlandırırken, duruşmada dinlenen tanıklardan ilki, Akdeniz’i hiç tanımadığını ve daha önce verdiği ifadeyi hatırlamadığını söyledi. Tanık, iddianamede yer alan suçlama konusu toplantıya da katılmadığını belirtti.
Bu tablo, davanın delil niteliğinin zayıflığına işaret ederken, gazeteciye yöneltilen suçlamaların somut temelden yoksun olduğu yönündeki eleştirileri güçlendirdi.
“Bu dava abesle iştigaldir”
Savunmasında gazeteci kimliğini vurgulayan Akdeniz, suçlamaları şu sözlerle eleştirdi:
“Kamuoyu beni gazeteci olarak tanır. Silahlı örgüte üye olmak gibi bir iddia, eşyanın tabiatına aykırıdır. Dostoyevski’nin Suç ve Cezasında olduğu gibi burada da suç, cezasını arıyor. Bu dosyada da durum bu.”
Akdeniz, iddianamedeki maddi hatalara da dikkat çekerek yazdığı kitabın kapağında yer alan “SDKP” ibaresinin “MLKP” olarak değiştirilmesini “kötü niyetli bir hata” olarak nitelendirdi.
“HDK eş sözcüsü Cumhurbaşkanı’yla tokalaşabiliyor, ben neden yargılanıyorum?”
Gazeteci, HDK’nin terör örgütü olarak suçlanmasını “paradoks” olarak tanımlayarak şu örneği verdi:
“HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş TBMM açılış resepsiyonunda Cumhurbaşkanı’yla tokalaşabiliyor. Bu normalleşme devam etsin, barış iyidir. Ama aynı HDK üzerinden ben neden yargılanıyorum?”
Akdeniz, 8 aydır tutuklu olduğunu, tüm sanıkların tahliye edildiğini ve kendisinin tek tutuklu olarak kaldığını belirterek tahliyesini talep etti.
Savcı tutukluluk istedi, mahkeme özgürlük dedi
Savcı, suçlamanın “katalog suç” kapsamında olduğunu öne sürerek tutukluluğun devamını istedi. Avukat Özcan Karakoç ise “Dosyada toplanacak delil kalmadı” diyerek tahliye talebinde bulundu.
Kısa aranın ardından mahkeme, Ercüment Akdeniz’in tahliyesine karar verdi.
Böylece gazeteci, 241 gün süren tutukluluğun ardından özgürlüğüne kavuştu.
Gazetecilik suç değil, hafıza hâlâ diridir
Akdeniz davası, Türkiye’de gazeteciliğin kriminalize edilmesinin en güncel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.
241 günlük tutukluluk süreci, yalnızca bir kişinin değil; haber alma hakkının, kamusal hafızanın ve eleştirel düşüncenin yargılanmasına dönüştü.