Ahmet Türk Davasında Yeni Aşama: “Kayyımın Hukuki Dayanağı Kalmadı”

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün “örgüt propagandası” suçlamasından beraat etmesi, belediyeye atanan kayyımın meşruiyetini tartışmaya açtı. Türk’ün avukatı Erdal Kuzu, “Beraat kararıyla kayyım atamasının hukuki dayanağı ortadan kalktı. Şimdi İdare Mahkemesi’nin kararını bekliyoruz” dedi.

Beraat kararı kayyım sürecini yeniden gündeme taşıdı

DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, kendisine yöneltilen “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından beraat etti. Bu dava, Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının başlıca gerekçesi olarak gösterilmişti.

Türk’ün avukatı Erdal Kuzu, beraat kararının ardından yaptığı açıklamada, “Kayyım atamasının hiçbir hukuki dayanağı kalmadı” dedi.
Kuzu, Mardin İdare Mahkemesi’nin bu gelişme doğrultusunda 15 gün içinde karar vermesi gerektiğini belirterek, “Şimdi onların kararını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, yerel yönetimlerin siyasi müdahale alanı haline gelmesi ve yargı kararlarının siyasal süreçlerle ilişkisi konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

“İdare Mahkemesi ya karar verecek ya da süreci bekleyecek”

Medyascope’tan Ferit Aslan’ın haberine göre, avukat Kuzu, mahkemenin iki olasılıkla karşı karşıya olduğunu söyledi:

“Mahkeme 15 gün içinde karar verebilir ya da Ahmet Özer’in yerine yapılan kayyım atamasıyla ilgili davanın Anayasa Mahkemesi’ndeki sürecini beklemeyi tercih edebilir.”

Bu açıklama, yerel yönetimlerin kaderini belirleyen kayyım atamalarında idari yargının belirleyici rolüne işaret ediyor.
Ancak hukuk çevrelerinde, özellikle Ahmet Türk davası örneğinde, idari kararların siyasal önceliklerle uyumlu hale getirilmesi yönünde artan bir eğilimin bulunduğu değerlendiriliyor.

Kuzu’nun vurguladığı gibi, beraat kararının ardından kayyım uygulamasının sürdürülmesi, “hukuki değil, tamamen siyasi bir tasarruf” olarak nitelendiriliyor.

“Kayyım pratiği”nin normalleşmesi: Demokraside kalıcı bir gölge

Ahmet Türk davası, Türkiye’de son yıllarda yerel demokrasiyle hukuk arasındaki gerilimin sembollerinden biri haline geldi.
Türk, geçmişte de benzer gerekçelerle görevden alınmış, yerine kayyım atanmıştı.
Bugün yaşanan gelişme, bu pratiğin artık yargı kararlarına rağmen süreklilik kazandığı eleştirilerini güçlendiriyor.

Uzmanlar, bu durumu “idarenin siyasallaşması” ve “yargının yürütme lehine işlevselleşmesi” şeklinde değerlendiriyor.
Özellikle Kürt illerinde seçilmiş belediye başkanlarının sistematik biçimde görevden alınması, seçme hakkı ile yönetilme hakkı arasındaki bağın zayıfladığına dair güçlü bir işaret olarak okunuyor.

“Hukukun üstünlüğü mü, üstünlerin hukuku mu?”

Ahmet Türk’ün beraati, yalnızca bireysel bir aklanma değil, aynı zamanda Türkiye’de yargı bağımsızlığının sınırlarına dair bir test olarak görülüyor.
Beraat kararının ardından belediye üzerindeki kayyım yönetiminin sürmesi, “hukukun üstünlüğü” ilkesini yeniden sorgulatıyor.

Erdal Kuzu’nun, “Artık hiçbir hukuki dayanak kalmadı” ifadesi, bir yargı kararının siyasal irade tarafından nasıl askıya alınabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Bu durum, Türkiye’de demokrasinin yerel düzeyde nasıl idari gözetim rejimi altında tutulduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Hukuk mu karar verecek, siyaset mi?

Ahmet Türk’ün beraat kararı sonrası gözler şimdi Mardin İdare Mahkemesi’nde.
Verilecek karar, yalnızca bir belediye yönetiminin kaderini değil, Türkiye’de hukukun siyasete karşı direncinin sınırlarını da belirleyecek.

Bir başka deyişle, soru artık yalnızca şu:
“Ahmet Türk göreve dönecek mi?” değil,
“Türkiye’de hukuk, siyaset karşısında ne kadar ayakta kalabilecek?”


  • NHY /Medyascope, Av. Erdal Kuzu’nun açıklamaları