Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katıldığı açılış töreni öncesi eylem yapmak isteyen öğrencilere müdahale edildi; gözaltına alınan 5 öğrenci serbest bırakıldı.
Ege Üniversitesi’nde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla düzenlenen akademik yıl açılış töreni öncesinde, öğrenciler Hacettepe Üniversitesi’nde yaşanan palalı saldırıyı protesto etmek istedi. Ancak eylem, polis ve özel güvenlik görevlileri tarafından engellendi. Beş öğrenci gözaltına alındı, işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.
Serbest bırakılan öğrenciler, İzmir Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklamasında, “Adalet Bakanı’na soru sormak suç değildir” diyerek mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
“Eli palalı faşist çeteler serbest, öğrenciler gözaltında”
Öğrenciler, açıklamalarında, Adalet Bakanı’nın üniversiteye gelişi sırasında Hacettepe Üniversitesi’ndeki saldırıya dikkat çekmek için bir araya geldiklerini belirtti.
Eylemciler, “Bir soru sormak istedik: Hacettepe’de eli palalı faşist çeteler hâlâ serbestken, üniversiteliler neden gözaltına alınıyor? Adalet Bakanı ne yapıyor?” ifadeleriyle tepkilerini dile getirdi.
Basın açıklamasında, öğrencilerin yemekhane zammına ve barınma krizine karşı yürüttüğü meşru mücadeleye rağmen sürekli baskı altında oldukları, üniversite yönetimi ve güvenlik birimlerinin öğrencileri kriminalize eden tutum sergilediği vurgulandı.
“Bizim arkadaşlarımız her adımda taciz edilirken, Hacettepe’de üniversiteli bile olmayan bir grup faşist çete elinde palayla kampüse girebiliyor. Bu kişilere karşı hiçbir işlem yapılmıyor.”
Kampüslerde “güvenlik” adı altında baskı
Öğrenciler, Ege Üniversitesi’nde yaşanan müdahalenin sadece bir disiplin ya da güvenlik sorunu değil, politik bir baskı aracı olduğunu savundu.
Eylemin bastırılması, son yıllarda üniversitelerde artan polis varlığı, özel güvenlik denetimi ve öğrenci faaliyetlerine yönelik idari soruşturmalarla birlikte değerlendirilmesi gereken bir tablo olarak nitelendirildi.
İnsan hakları örgütleri, Türkiye’deki üniversitelerde son yıllarda ifade özgürlüğünün sistematik biçimde sınırlandığı, özellikle “iktidar eleştirisi içeren” eylemlere orantısız müdahalelerin olağan hale geldiği yönünde raporlar yayımlamıştı.
Ege’deki olay, bu genel eğilimin son örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.
“Üniversiteler bizimle özgürleşecek”
Serbest bırakılan öğrenciler, açıklamalarının sonunda mücadele kararlılıklarını vurguladı:
“Üniversiteler bizimdir ve bizimle özgürleşecek. Yemekhane hakkımızı da, barınma ve ulaşım hakkımızı da söke söke alacağız. Ne baskı ne de zorluk bizi yıldıramaz.”
Öğrenciler, dayanışma çağrısı yaparak “üniversitelerin özgürlük, dayanışma ve eleştiri mekânı olması gerektiğini” dile getirdi.
Demokrasi, gençlik ve akademik özerklik hattı
Ege Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, Türkiye’de yükseköğretim kurumlarının siyasallaşma düzeyine ve gençliğin demokratik katılım alanlarının daralmasına dair geniş bir tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.
Uzmanlara göre, öğrenci eylemlerine yönelik müdahaleler, üniversitelerin kamusal tartışma alanı olma niteliğini zayıflatıyor; eleştirel düşüncenin yerini itaat kültürüne bırakıyor.
Ege’deki gözaltılar, bu dönüşümün somut bir göstergesi olarak görülüyor.














