LGBTİ+ Haklarına Yönelik Yeni Tehdit: 11. Yargı Paketi’ne Karşı 116 Kuruluştan Ortak Uyarı

“Bu düzenleme, Türkiye’nin insan hakları yükümlülüklerini ihlal edecek, ayrımcılığı kalıcılaştıracak.”

Türkiye’de insan hakları örgütleri, basına sızan 11. Yargı Paketi taslağına karşı endişelerini dile getirdi. Aralarında Uluslararası Af Örgütü, KESK, İHD, TİHV ve KAOS GL Derneği’nin de bulunduğu 116 sivil toplum örgütü, taslağın LGBTİ+ bireylerin kamusal varlığını kriminalize edeceği uyarısında bulundu.
Ortak açıklamada, hükümetin “insan hakları savunucularını hedef alan politikalarına son vermesi” ve “LGBTİ+’lara karşı nefret dili ile yasal baskıların derhal durdurulması” çağrısı yapıldı.

Yasayla “görünmez” kılınmak istenen bir topluluk

Açıklamaya göre, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve altı ayrı yasada değişiklik öngören taslak, kabul edilirse LGBTİ+ kimliklerin kamusal alandaki her tür görünürlüğünü suç kapsamına alabilecek.
Taslakta yer alan maddelerden biri, “cinsiyet uyum süreçlerine ilişkin tıbbi müdahaleleri” de hedef alıyor; bu müdahaleleri yapan hekimler ve sürece katılan bireyler için hapis cezalarının önünü açıyor.

İnsan hakları örgütleri, bu düzenlemenin “özel hayata açık müdahale” anlamına geldiğini ve cinsiyet kimliği temelli hak ihlallerini yasal zemine taşıyacağını belirtiyor. Açıklamada, “Bu yasal değişiklikler, Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerinin açık bir ihlali olacak” denildi.

“Son on yılın baskı politikasının devamı”

116 kuruluş, söz konusu girişimin iktidarın on yılı aşkın süredir sürdürdüğü LGBTİ+ karşıtı politikaların bir uzantısı olduğuna dikkat çekti.
2015’ten bu yana Onur Yürüyüşleri’nin sistematik biçimde yasaklandığı, barışçıl gösterilere yönelik polis şiddetinin rutin hale geldiği, etkinlik ve sergilere yönelik genel yasakların ise LGBTİ+’ların ifade ve örgütlenme hakkını fiilen ortadan kaldırdığı hatırlatıldı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bazı siyasetçiler ve üst düzey yetkililer, LGBTİ+’ları ‘aile kurumuna tehdit’ olarak tanımlayarak kamusal alanda damgalayıcı bir dil kullanıyor. Bu söylem, nefretin meşrulaştırılmasına ve toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine neden oluyor.”

“İnsan onuruna yakışır yaşam herkesin hakkı”

Ortak açıklamada imzacı kuruluşlar, tasarının geri çekilmesi ve devletin, kamu görevlileri dahil tüm düzeylerde homofobi ve transfobiyle mücadeleye yönelik somut adımlar atması çağrısında bulundu.

“Herkes, insan onuruna yakışır bir hayat sürebilmeli; yaşam, özgürlük ve güvenlik hakları dahil tüm insan haklarından tam olarak yararlanabilmelidir. LGBTİ+ haklarını savunmaya ve insan onurunu korumaya kararlıyız.”

Örgütler, LGBTİ+ haklarını hedef alan her türlü yasa değişikliğinin yalnızca bir azınlığı değil, toplumsal eşitliğin kendisini tehdit ettiğini vurguladı.

Uluslararası yükümlülükler ve demokratik standartlar

Taslağın kabul edilmesi, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) gibi metinlerde güvence altına alınan haklarla doğrudan çelişecek.

Uzmanlar, tasarının yasalaşması halinde Türkiye’nin uluslararası platformlarda “insan hakları sicilini daha da zayıflatacağı” uyarısında bulunuyor.


  • NHY / Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, ESK, İHD, TİHV ve KAOS GL ortak basın bildirisi