New York’ta Zohran Mamdani’nin Demokrat Parti’in tarihi zaferi, yalnızca kent siyasetinde değil, küresel ölçekte de bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu sonuç, neoliberal düzenin krizine karşı yükselen yeni sol dalganın (Latin Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya) yankı bulduğu yeni bir dönemi başlatabilir.
Kentten Başlayan Devrim: New York’un Kalbinde Sosyalist Bir Zafer
2025 New York Demokrat Parti belediye başkanlığı ön seçiminde Zohran Mamdani’nin elde ettiği zafer, Amerika’nın merkezî siyaset yapısında köklü bir çatlak açtı. Queens temsilcisi, göçmen kökenli, Müslüman ve kendini “demokratik sosyalist” olarak tanımlayan Mamdani, eski vali Andrew Cuomo’yu geride bırakarak partinin kurumsal yapısına meydan okudu.
Bu zafer, yıllardır “ilerici” söylemlerle fakat sermaye dostu politikalarla varlığını sürdüren Demokrat Parti merkezine karşı, tabandan yükselen ilk ciddi itiraz olarak görülüyor. Mamdani’nin kampanyası, ücretsiz ulaşım, kira dondurulması ve zenginlerden alınacak vergilerle finanse edilecek kamusal hizmetler gibi taleplerle neoliberal şehir modelini hedef aldı.
New York’un göçmen mahallelerinden yükselen bu hareket, siyaset sahnesine yalnızca yeni bir aday değil, yeni bir sınıf bilinci taşıdı.
Kurumsal Düzenin Sarsılması: Sermayeye Karşı Halkın Sesi
Mamdani’nin başarısı, Amerika’daki kurumsal siyaset için bir uyarı niteliğinde. Büyük bağışçılar, emlak tekelleri ve medya kartelleriyle örülmüş Demokrat Parti yapısı, ilk kez bu ölçekte sarsıldı.
The Guardian, bu sonucu “şehrin tarihindeki en radikal halk zaferi” olarak nitelendirirken, Axios ve New York Times gibi yayınlar Mamdani’yi “yönetme kapasitesi zayıf bir sosyalist” olarak hedef aldı.
Ancak Mamdani’nin başarısı, yalnızca bir kampanya değil, bir sınıf mücadelesinin kentsel biçimi olarak okunmalı. Artan kiralar, kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesi ve yoksulluk, New York’un neoliberal vitrininin arkasındaki derin eşitsizliği görünür kıldı.
Bu noktada Mamdani’nin zaferi, halkın “barınma ve yaşam hakkı” etrafında örgütlenen yeni bir dayanışma biçiminin politik karşılığı oldu.
Kültürel Direniş ve Kimlik Politikalarının Ötesi
Sağ medyanın ve MAGA hareketine yakın çevrelerin Mamdani’ye yönelik saldırıları, yalnızca ideolojik değil, ırksal ve kültürel bir direncin de ifadesiydi.
Fakat Mamdani’nin söylemi, liberal kimlik siyasetinin sınırlarını aşarak sınıf temelli bir temsil anlayışına yöneldi. Kampanya boyunca, göçmen mahallelerindeki emekçilerle beyaz yakalı gençler arasında ortak bir politik dil kuruldu.
Bu durum, son yıllarda Amerika’da Alexandria Ocasio-Cortez, Ilhan Omar ve Rashida Tlaib gibi isimlerle görünürleşen “demokratik sosyalist dalganın” bir üst evresini temsil ediyor.
Küresel Yankı: Yeni Solun Dönüşen Haritası
Mamdani’nin zaferi, yalnızca Amerikan iç siyasetine değil, küresel solun stratejik yönelimlerine de etki ediyor.
Latin Amerika’da Lula ve Petro’nun yeniden yükselişi, Avrupa’da Podemos ve Syriza’nın mirasından doğan yeni hareketler, Asya’da işçi merkezli sendikal ağların büyümesi… Tüm bu gelişmeler, neoliberalizmin çözülüşüne karşı halkçı bir siyasal dilin yeniden şekillendiğini gösteriyor.
Mamdani’nin “şehir ölçeğinde sosyalizm” pratiği, solun artık yalnızca devrimci romantizmle değil, yönetim pratikleriyle sınandığı yeni bir döneme işaret ediyor. Bu anlamda New York, 21. yüzyıl sosyalizminin laboratuvarı haline gelebilir.
Riskler ve Olasılıklar: Sistemin İçinde Devrim Mümkün mü?
Ancak bu başarı, kendi içinde çelişkiler barındırıyor.
Bir yanda halkın desteğiyle gelen bir demokratik sosyalist; diğer yanda özel sermayeye, kent rantına ve devlet mekanizmasına dayanan bir yönetim modeli var. Mamdani’nin politik hattı, bu güç dengelerini dönüştürebildiği ölçüde kalıcı olabilir.
Bu durum, dünya genelinde sol hareketlerin yaşadığı temel ikilemi yeniden gündeme getiriyor:
Sistemin içinde dönüşüm mümkün mü, yoksa sistemin kendisi mi aşılmalı?
Mamdani’nin deneyimi, bu soruya verilen en güncel yanıt olacak gibi görünüyor.
Amerika’dan Dünyaya Uzanan Sessiz Bir Dalgakıran
Zohran Mamdani’nin zaferi, neoliberalizmin kriziyle sarsılan küresel düzen içinde yeni bir solun doğuşunu simgeliyor.
Bu yalnızca bir seçim sonucu değil, dünyanın dört bir yanında “eşitlik”, “kamusallık” ve “dayanışma” taleplerinin yeniden politik dile dönüşmesidir.
New York’tan Latin Amerika’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya yayılan bu yeni dalga, kapitalizmin kent merkezlerinde doğan çelişkilerine karşı halkın ortak yanıtıdır.
Belki de Mamdani’nin zaferi, çağımızın en sessiz ama en köklü devriminin başlangıcıdır: Kentlerin yeniden halka ait olma devrimi.
Kaynaklar:
- PBS NewsHour, “Zohran Mamdani’s Victory in NYC Mayoral Primary Confirmed After Ranked-Choice Vote Count”
- The Independent, “New York Mayoral Hopeful Zohran Mamdani’s Political Positions”
- Axios, “MAGA Erupts with Islamophobic Attacks on Zohran Mamdani”
- The Guardian, “Zohran Mamdani Offered New Yorkers a Political Revolution – and Won”
- PBS NewsHour, “What Zohran Mamdani’s Primary Win in New York Means for Democrats Nationwide”


















