İBB soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteciler Ruşen Çakır, Soner Yalçın, Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç ve Batuhan Çolak ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Ancak savcılık, “adli kontrol” gerekçesiyle beş gazeteciye yurt dışı çıkış yasağı getirdi. Gözaltıların basın özgürlüğü üzerindeki baskı iklimini daha da derinleştirdiği değerlendiriliyor.
Gözaltıdan Serbestliğe: Yeni Operasyon, Aynı Senaryo
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla başlatılan son operasyon, son aylarda gazetecilere yönelik art arda gelen soruşturmaların yeni halkası oldu. Sabah saatlerinde evlerinden alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen gazeteciler — Soner Yalçın, Ruşen Çakır, Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç ve Batuhan Çolak — akşam saatlerinde ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Soruşturmanın, “İBB’ye yönelik mali suçlamalar” dosyası kapsamında yürütüldüğü, gazetecilere “yalan bilgiyi alenen yayma” ve “bilerek ve isteyerek suç örgütüne yardım etme” suçlamalarının yöneltildiği belirtildi. Başsavcılık açıklamasında, gazetecilerin savunmalarının alınması için emniyete talimat verildiği ifade edildi.
Gizli Tanık İddiaları ve El Konulan Telefonlar
Gün boyunca süren sorgulamalarda gazetecilere, gizli tanık beyanları ve CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanları Murat Ongun ve Emrah Bağdatlı ile yaptıkları görüşmelere ilişkin sorular yöneltildi.
Gazeteciler, tüm suçlamaları reddederek yaptıkları işin habercilik faaliyeti olduğunu vurguladı. Emniyetten akşam saatlerinde ayrılan Ruşen Çakır, çıkışta meslektaşlarına yaptığı kısa açıklamada, kendi telefonuna da el konulduğunu söyledi.
Serbestlik Gibi Görünen Kısıtlama: Yurt Dışı Yasağı
Gazetecilerin serbest bırakıldığı saatlerde Başsavcılık tarafından yapılan bilgilendirmede, beş isim hakkında “yurt dışı çıkış yasağı” şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandığı açıklandı.
Bu karar, Türkiye’de gazetecilerin fiilen özgür olsalar dahi, hukuki denetim ve baskı altında tutulduğunun yeni bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Gazeteciler serbest, ancak kelimeleri ve hareket alanları hâlâ tutsak.
Basın Özgürlüğü Daralıyor
Bu operasyon, Türkiye’de basın özgürlüğünün içinde bulunduğu krizi bir kez daha görünür kıldı. Habercilik faaliyetlerinin “örgüt yardımı” ya da “yalan bilgi yayma” suçlamalarıyla ilişkilendirilmesi, gazeteciliği bir kamu görevi olmaktan çıkarıp, potansiyel bir suç alanına dönüştürüyor.
Uzmanlara göre, yurt dışı çıkış yasağı gibi “yumuşak” görünen adli tedbirler bile, uzun vadede otosansürü derinleştiren, haberciliğin cesaret damarını zedeleyen uygulamalara dönüşüyor.
- NHY / ANKA, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilgi Notu (Kasım 2025), İstanbul Emniyet Müdürlüğü Basın Şube Bilgilendirmesi, Gazeteci Ruşen Çakır’ın emniyet çıkışı açıklaması












