İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik hazırlanan iddianamede, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu da “şüpheli” sıfatıyla yer aldı. İddianamede Mahiroğlu’nun, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın ekibiyle birlikte “rüşvet” suçlamasıyla cezalandırılması istendi. CHP kaynakları ise dosyayı “iktidarın medyaya gözdağı ve siyasete müdahale girişimi” olarak nitelendiriyor.
İddianamede Medya Bağlantısı: “Basın Gücü Rüşvet Sayıldı”
T24’ün haberine göre, iddianamede Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nde görevli harita mühendisi Yakup Öner’in ifadeleri, soruşturmanın temel dayanağı olarak yer aldı.
Savcılık, Mahiroğlu’nun Sarıyer Kireçburnu’ndaki mülküyle ilgili “kaçak kat” iddiasını, Halk TV’nin yayın politikasına bağlayarak “rüşvet” suçunun unsuru olarak yorumladı.
Metinde, “örgüt lideri” olarak tanımlanan Ekrem İmamoğlu’nun, “örgütün medya sorumlusu” Murat Ongun aracılığıyla Halk TV’nin desteğini almak istediği, bu desteğin “maddi menfaatten daha değerli bir çıkar” sayıldığı iddia edildi. Böylece bir televizyon kanalının yayın çizgisi, ‘rüşvet’ delili olarak dosyaya eklendi.
“Menfaat” Yorumu: Hukuki Gerekçe Siyasallaştırılıyor
İddianamede, Türk Ceza Kanunu’nun “rüşvet” tanımı genişletilerek, nakdi olmayan desteklerin de “çıkar” sayılabileceği ileri sürüldü. Savcılık, Halk TV’nin yayınlarının “örgüte yarar sağlamak suretiyle rüşvet niteliği taşıdığını” savundu.
Bu ifadeler, hukuk çevrelerinde “siyasi yorumla genişletilmiş ceza anlayışı” olarak değerlendiriliyor.
Gözdağı mı, Hukuk Mu?
İBB’ye yönelik iddianamede daha önce de benzer biçimde, muhalif medya kuruluşlarının ve yöneticilerinin isimleri yer almıştı. Halk TV’nin sahibi Mahiroğlu’nun “şüpheli” yapılması, iktidarın bağımsız basına yönelik yargı sopasını genişlettiği yorumlarına neden oldu.
Gazetecilik örgütleri, medyanın yayın politikalarının “rüşvet” kapsamına alınmasının basın özgürlüğü açısından tehlikeli bir emsal oluşturduğunu belirtiyor.
- NHY / T24, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesi
