İHD’nin 22. Olağan Genel Kurulu, Türkiye’de yeniden konuşulmaya başlayan “süreç” tartışmalarına eleştirel bir çerçeve sundu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, devletin yaklaşımının henüz bir barış ya da demokratikleşme programına işaret etmediğini; toplumsallaşmayan hiçbir girişimin gerçek bir dönüşüm yaratamayacağını vurguladı.
22. Genel Kurul: Hafızanın yükü, bugünün sorumluluğu
İnsan Hakları Derneği’nin Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde düzenlenen genel kurulu, insan hakları mücadelesinin tarihsel birikimiyle bugünün siyasal gerilimleri arasındaki bağlantıları hatırlatan yoğun konuşmalara sahne oldu.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Türkiye’nin yüzleşilmemiş tarihine işaret ederek, “Konuşmadığımız her şey tekrar eder” dedi. Keskin’e göre bu tarihsel sessizlik yalnızca geçmişin acılarını diri tutmakla kalmıyor; bugün yürütülen hak mücadelesinin omzuna da ağır bir sorumluluk bırakıyor.
Keskin ayrıca, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” olarak tarif edilen yeni iklimin ancak toplumsal talepler yükseldiğinde anlam kazanabileceğini vurguladı. İşçilerden siyasal partilere, sivil toplumdan insan hakları örgütlerine kadar tüm kesimlerin ihlal alanlarına ses çıkarması gerektiğini belirtti: “Devlet bu sürecin toplumsallaşmasını istemiyor. O nedenle sokak ve yüksek talepler hayati.”
“Niyet beyanı var ama güvenlikçi parantez yerinde duruyor”
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban da örgütün yıllık hak ihlali raporlarına atıfla, devletin özellikle Kürt meselesindeki yaklaşımının yapısal olarak değişmediğini söyledi.
1 Ekim 2024’ten sonra yapılan açıklamaların bir “niyet beyanı” olarak değerlendirilebileceğini belirten Küçükbalaban, bunun güvenlikçi politikaların sürmesini engellemediğini ifade etti:
“Geçmiş yıllardan farklı bir tablo yok. Devletin Kürt meselesinde kurduğu güvenlikçi parantez yerli yerinde duruyor.”
Bu tespit, Türkiye’de barış ve demokrasi tartışmalarının hâlâ yüksek duvarlarla çevrili olduğunu gösteriyor.
Bakırhan: “Bu daha başlangıç; gerçek bir barış süreci kolektif dayanışmayla kurulur”
Genel kurulun en dikkat çeken konuşması DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan geldi. Bakırhan, İHD’nin tarihsel rolüne işaret ederek başladı ve Türkiye’de bugün konuşulan sürecin abartılmaması gerektiğini söyledi:
“Bu süreç henüz bir barış süreci değil; henüz bir demokrasi süreci değil. Bir tartışma sürecidir.”
Bakırhan’a göre, devletin yaklaşımı hâlâ sınırlayıcı ve tek taraflı. Gerçek bir barış, ancak toplumsallaşan, sahaya yayılan, toplumun tüm kesimlerinin birbirine omuz verdiği bir mücadele ile mümkün olabilir.
İHD’nin bu noktada geçmiş birikimi nedeniyle kritik bir rol oynayacağını dile getiren Bakırhan, sözlerini şu değerlendirmelerle tamamladı:
“Eğer demokratik kamuoyu sahada omuz omuza durabilirse bu tartışma süreci barışa evrilebilir. Hâlâ çözeceğimiz, mağduriyetini gidereceğimiz çok mesele var.”
Barış tartışmalarında “toplumsallaşma” kilidi
Genel kurulun ortak mesajı, Türkiye’de herhangi bir çözüm iradesinin gerçek bir barışa dönüşebilmesi için toplumsal katılımın, hak temelli örgütlülüğün ve kamusal baskının kritik olduğuydu.
Süreç henüz belirsiz; devlet, sivil toplumun rolünü en aza indirmek isterken, insan hakları örgütleri ve muhalefet aktörleri süreci topluma açmaya çalışıyor.
Bu gerilim hattı, Türkiye’de barış ve demokratikleşme tartışmalarının geleceğini belirleyecek temel eksen olarak öne çıkıyor.
- NHY / MA, Artı Gerçek, İHD 22. Olağan Genel Kurulu konuşma metinleri











