Erzincan İliç’te 9 işçinin yaşamını yitirdiği altın madeni, bilirkişi raporlarında ağır kusurların tespit edilmesine rağmen yeniden açılıyor. AKP’li yöneticilerin “bölgenin ekonomik kaderi” vurgusuyla duyurduğu karar, hem adalet sürecinin gölgelenmesi hem de çevre ve işçi güvenliği açısından ciddi tartışmalar yaratıyor.
İktidar Cephesinden ‘Açılış’ Mesajı
AKP Erzincan İl Başkan Yardımcısı ve İliç eski Belediye Başkanı Mustafa Gürbüz, Anagold Madencilik’in işlettiği ve 9 işçinin toprak altında kaldığı madenin kısa sürede yeniden faaliyete geçeceğini açıkladı. Gürbüz’ün açıklaması, kamuoyunda “hukuki süreç sürerken madenin açılması normalleştiriliyor mu?” sorusunu gündeme taşıdı.
Gürbüz, madenin yeniden açılmasının sadece İliç için değil, bölgenin tümü için “hayati bir ekonomik değer” taşıdığını ifade ederek, “1998’den beri madencilikle anılan bir ilçeyiz. 2008’de işletme başlayınca herkes iş, güç sahibi oldu. O felakette 9 canımızı yitirdik, benim yeğenim de vardı. Ama ilçede maden kapandıktan sonra büyük bir çöküş yaşandı” dedi.
Gürbüz’e göre maden, “5 bin doğrudan, 50 bin kişinin ise dolaylı geçimini sağlıyor”.
Ekonomik Bağımlılık mı, Siyasal Zorunluluk mu?
Gürbüz’ün açıklamalarında dikkat çeken nokta, Ankara’nın madenin yeniden açılması için “kararlı” olduğu yönündeki ifadeler oldu.
“Sayın vekilimiz Süleyman Karaman, Sayın Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımız konunun farkında. Görüşmeler sürüyor, açılış için umutluyuz” diyen Gürbüz, sürecin tamamen siyasi irade tarafından yönlendirildiğini ima etti.
Madenin bölgeye yılda 600 milyon lira gelir sağladığını belirten Gürbüz, çevresel risklere dair eleştirileri ise “provokasyon” olarak nitelendirdi. Bu ifade, yıllardır ekoloji platformlarının dile getirdiği siyanür riski, atık havuzlarının güvenliği ve yeraltı su kaynaklarına ilişkin bilimsel uyarıları görmezden gelen bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.
Bilirkişi Raporu: ‘Ağır İhmaller’ Açıkça Yazıldı
Madenin yeniden açılacağı yönündeki açıklama, tam da facia davasında bilirkişi raporunun mahkemeye sunulduğu haftaya denk geldi.
Raporda çarpıcı tespitler yer aldı:
- Tasarım dokümanlarının sadece statik/kurak senaryo üzerinden hazırlandığı,
- Yoğun yağış, su yüklenmesi, tıkanma gibi riskler için güvenlik katsayısının hesaplanmadığı,
- Operasyondan sorumlu üç üst düzey yöneticinin “ağır derecede özene aykırı hareket ettiği” belirtiliyor.
Operasyon Başkan Yardımcısı Ronald Guille, Geoteknik Mühendisi Ali Rıza Kalender ve Operasyon Direktörü Kenan Özdemir’in “ağır ihmal” ile suçlandığı rapor, facianın kaçınılmaz kılındığını açıkça ortaya koyuyor.
Adalet Arayışı Sürerken Madenin Açılması Normalleştirilebilir mi?
Bölgede yaşayan ailelerin çoğu, yakınlarını kaybetmiş olmanın acısının yanında, hukuki sürecin tamamlanmadan madenin açılmasına yönelik devlet destekli söylemlere tepki gösteriyor.
Toplumun önemli bir kesimi için soru net:
Bilirkişi raporu ağır kusur diyor, işçiler hâlâ göçük altında, dava sürüyor… Peki maden hangi gerekçeyle yeniden açılıyor?
Gürbüz’ün “herkes iş, güç sahibi olurdu” sözleri, ekonomik bağımlılığın İliç’i nasıl kırılgan hale getirdiğini gösterirken, siyasetin çevresel ve hukuki riskleri geri plana attığı eleştirilerini güçlendiriyor.
Maden Açılırsa Ne Değişecek?
- Binlerce kişi yeniden iş bulacak,
- Ancak çevre güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin yapısal sorunlar rafa mı kalkacak?
- Bilimsel uyarılar yine “provokasyon” etiketiyle mi bastırılacak?
- Facianın sorumluları hesap vermeden süreç yeniden mi başlatılacak?
İliç’teki madenin yeniden açılması, ekonomik gerekçelerle çevresel ve hukuki risklerin bir kez daha gölgede bırakıldığı bir tabloyu işaret ediyor.
- NHY / Mustafa Gürbüz’ün açıklamaları (yerel basın, AKP Erzincan İl Başkanlığı iletişim kanalları)











