Bakanlığın “Düşüş” Dediği Tablo: Kadın Ölümleri Artarken İstatistikler Neyi Saklıyor?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya kadın cinayetlerinin azaldığını söylerken, kadın örgütleri şüpheli kadın ölümlerindeki artışa dikkat çekiyor: “Hangi kadını saymıyorsunuz?” İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın yarattığı boşluk, verilerin şeffaflığı ve soruşturmaların niteliği yeniden tartışma konusu.

Bakanlığın Rakamları ile Sahadaki Veriler Arasında Derin Çatlak

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye’de kadın cinayetleri oranlarının “azalma eğiliminde” olduğunu savunarak bu yılın ilk 10 ayında 217 kadının öldürüldüğünü açıkladı. Yerlikaya, geçen yılın aynı döneminde 290 kadın cinayeti işlendiğini belirterek yüzde 25,2’lik düşüşe dikkat çekti.

Ancak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), bakanlık verilerinin gerçeği yansıtmadığını belirtiyor. Platformun aynı dönem için açıkladığı veriler çok daha karanlık bir tabloya işaret ediyor: 235 kadın cinayeti ve 247 şüpheli kadın ölümü. Üstelik platform, ilk kez şüpheli ölümlerin kadın cinayetlerini geçtiğini duyurdu.

KCDP temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu, “Şüpheli kadın ölümleri neden artıyor? Hangi kadın ölümünü saymıyorsunuz?” sorularıyla bakanlığın açıklamalarındaki boşluklara işaret etti.

“İstanbul Sözleşmesi Olsa Yaşatırdı”: Şüpheli Ölümler Neden Aydınlatılamıyor?

Kadın örgütleri, şüpheli kadın ölümlerindeki artışın doğrudan İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle ve 6284 sayılı yasanın etkisiz uygulanmasıyla bağlantılı olduğunu vurguluyor. Platform, şüpheli ölümlerde etkin soruşturma yürütülmemesinin failleri cesaretlendirdiğini belirtiyor.

Şüpheli ölümlerdeki bazı vakalar, soruşturmaların niteliğine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor:

  • Pınar Bulunmaz: Adli tıp raporu “kendi kendine ateş edemeyeceği” yönünde.
  • Tuğba Yavaş: Yemek hazırladıktan sonra “balkondan düştü”
  • Şebnem Köker: Olay günü yanında bulunan erkek “intihar etti” dedi; delil karartma iddiası var.
  • Duygu Bölükbaş: Dosyada mekanik inceleme bile yapılmadı.

Yalıncakoğlu, faillerin delil karartmayı öğrendiğini söyledi:
“Ölmüş bir kadının kendini savunamayacağını biliyorlar. ‘Nasıl olsa 10 yıla çıkarım’ diyorlar.”

Siyaset Cephesinden Tepki: “Bu Bir Cins Kırımı”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya sert tepki göstererek Türkiye’de “açık bir cins kırımının” yaşandığını söyledi.

Nazlıaka, hükümetin şeffaf veri paylaşmadığını, şüpheli ölümlerin cinayet kategorisinden kaçırıldığını belirtti ve ekledi:
“Etkin soruşturma yürütüldüğünde ‘şüpheli kadın ölümü’ diye bir şey yoktur. Sorun, üzeri örtülen cinayetlerdir.”

Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedilmesine ve 6284 sayılı yasanın budanmaya çalışılmasına da dikkat çekerek, “Kadın cinayetlerine istatistik gibi bakılıyor” dedi.

Şiddetin Gölgeleri: Bir Yılın Sessiz Göstergesi

KCDP’nin 25 Kasım 2023’ten bugüne derlediği yıllık veri seti, tabloyu daha da ağırlaştırıyor:

  • 248 kadın cinayeti,
  • 271 şüpheli kadın ölümü.

Bu veriler, Türkiye’nin kadın cinayetleri konusunda “azalma eğilimi” söyleminin gerçeği perdelediğini ve şüpheli ölümlerdeki artışın yeni bir kriz alanı hâline geldiğini gösteriyor.

Kadın örgütlerinin talebi net:
Etkin soruşturma, şeffaf veri, 6284’ün eksiksiz uygulanması ve İstanbul Sözleşmesi’ne dönüş.


  • NHY / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verileri, İçişleri Bakanlığı açıklaması