Feti Yıldız’ın Demirtaş Çıkışı ve ‘Seçici Hukuk’ Tartışması: Eksik Bırakılan Gerçekler, Görmezden Gelinen Kararlar

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın, AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği hak ihlali kararına ilişkin “Hak ihlali tutuklama sebebiyle oluşmuşsa ancak tutuklu kişi tahliye edilerek ihlale son verilebilir. Bu durumda başka bir seçenek yoktur” sözleri siyaset ve hukuk çevrelerinde dikkat çekti. Ancak Yıldız’ın bu tespitleri, Türkiye’de uzun süredir uygulanmayan AYM ve AİHM kararlarını göz ardı etmesi nedeniyle “seçici hukuka işaret eden eksik bir çerçeve” olarak değerlendiriliyor.

AİHM Kararı “Kesinleşti”, Yıldız: Başka Çözüm Yok

MHP’li Feti Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, AİHM kararlarının uygulanması konusunda devletlerin takdir yetkisinin sınırlı olduğuna dikkat çekerek, ihlalin tutukluluk kaynaklı olması halinde tek çözümün “tahliye” olduğunu belirtti.

Yıldız, hâkim ve savcılara seslenerek “Bu durumda başka bir seçenek yoktur” dedi ve tutukluların AİHM kararlarına dayanarak yaptıkları başvuruların “makul ve keyfi olmayan süre” içinde karara bağlanması gerektiğini vurguladı.

Görmezden Gelinenler: AYM ve AİHM Kararlarına Rağmen Cezaevinde Tutulanlar

Fakat Yıldız’ın bu açıklamasında eksik kalan önemli bir nokta var:
Aynı hukuki çerçeve, daha önce pek çok dosyada ihlal kararına rağmen uygulanmadı.

  • Gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman hakkında AYM’nin açık ihlal kararı uygulanmadı.
  • Türkiye İşçi Partisi’nden seçilen milletvekili Can Atalay için AYM’nin iki kez verdiği ihlal kararı, yerel mahkeme tarafından tanınmadı.
  • Osman Kavala için hem AİHM hem AYM ihlal kararı bulunmasına rağmen tahliye gerçekleşmedi.

Bu örnekler, Yıldız’ın Demirtaş çıkışını hukuki bir prensipten çok, konjonktüre ve mevcut siyasi ihtiyaçlara göre şekillenmiş bir açıklama olarak gündeme taşıyor. Haber Merkezimizin değerlendirmelerine göre, Yıldız’ın sözleri doğru bir hukuki tespiti barındırsa da, Türkiye’de hukuk-devlet normlarının uzun süredir keyfi biçimde uygulanmadığı gerçeğini görmezden geliyor.

Siyasetin Yeni Eşiği: Bahçeli ve Erdoğan’ın Açıklamaları

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen hafta “Demirtaş’ın tahliyesi Türkiye için hayırlı olur” sözleri, siyasette önemli bir kırılma olarak değerlendirilmişti. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yargı ne derse o olur” açıklaması, sürecin tamamen yargıya bırakıldığı yönünde bir mesaj vermişti.

Türkiye, Adalet Bakanlığı’nın AİHM kararını temyiz etmesiyle süreci geciktirmiş; ancak Avrupa Mahkemesi Türkiye’nin itirazını reddederek kararı kesinleştirmişti. Buna rağmen Demirtaş hâlâ tahliye edilmedi.

Hukuk Devleti Tartışması Derinleşiyor

Yıldız’ın sözleri ile mevcut uygulamalar arasındaki çelişki, Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin sürekliliği ve bağımsızlığına ilişkin soru işaretlerini yeniden gündeme taşıyor.

Bir yanda “Tahliye edilmesi gerekir, başka seçenek yoktur” diyen bir MHP yönetici;
diğer yanda AYM ve AİHM kararlarına rağmen tahliye edilmeyen siyasi tutuklular.

Bu tablo, açıklamanın hukuki değil, politik bir çerçevede değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.

Sorun Tekil Dosya Değil, Sistematik Uygulama Sorunu

Demirtaş hakkında verilen AİHM kararının uygulanması, sadece bir kişinin özgürlüğü değil; Türkiye’nin hukuk devleti iddiasının test edildiği bir eşik olarak görülüyor. Ancak Feti Yıldız’ın açıklamasının eksik bıraktığı nokta da tam burada duruyor:

Hukuk, seçici uygulandığında hukuk olmaktan çıkar.
Sorun tek bir dosya değil; ihlal kararlarının sistematik olarak uygulanmaması.