Esenyurt’ta İlaçlama Skandalı: Bir Bina, Yedi Hasta ve Yine Denetimsizlik

Bodrum katta yapılan kontrolsüz haşere ilaçlaması, aralarında bir bebeğin de bulunduğu yedi kişiyi hastanelik etti. Esenyurt’taki olay, Türkiye’de bina ilaçlamalarının neredeyse tamamen piyasaya terk edilmiş, denetimsiz ve riskli yapısını bir kez daha gündeme taşıdı.

Zehirlenme Şüphesiyle Hastaneye: Bir Bina Tahliye Edildi

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 5 katlı bir apartmanın bodrumunda yapılan haşere ilaçlaması, kısa sürede binayı yaşanmaz hâle getirdi. Binada bulunan yurttaşlar fenalaşınca olay yerine polis, AFAD, UMKE ve sağlık ekipleri sevk edildi.

Aralarında bir bebeğin de bulunduğu 7 kişi zehirlenme şüphesiyle ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından bina tamamen tahliye edilerek kontrollü giriş-çıkış durduruldu.

İstanbul İl Sağlık Müdürü Abdullah Emre Güner, yurttaşların sağlık durumunun “genel olarak iyi” olduğunu açıkladı.

İlaçlama Şirketleri Denetleniyor mu?

Türkiye’de apartman ilaçlamaları çoğu zaman düşük maliyetli, merdiven altı şirketlere bırakılıyor. Bu şirketler, hangi kimyasalın hangi dozda ve hangi şartlarda uygulanması gerektiğine dair neredeyse hiçbir kamusal kontrolle karşılaşmıyor.

Esenyurt’taki olay da bu yapısal sorunun bir sonucu olarak değerlendiriliyor:

  • Kullanılan kimyasal bilinmiyor,
  • İlaçlama sırasında “bina boşaltma” ya da “havalandırma” prosedürlerinin uygulanıp uygulanmadığı belirsiz,
  • Ekipman ve iş güvenliği standartlarının yerine getirilip getirilmediği araştırılıyor.

AFAD ve UMKE ekiplerinin binada kimyasal seviyelerini ölçmeye devam ettiği bildirildi.

Kent Yoksullarının Sağlığı Üzerindeki Görünmez Risk

Esenyurt, Türkiye’nin en yoğun nüfuslu ve en hızlı yapılaşan ilçelerinden biri. Düşük gelirli emekçi nüfusun yaşadığı bu bölgelerde bina yönetimleri, ucuz ilaçlama hizmeti arayışıyla çoğu zaman ciddi sağlık riskleri doğuruyor.

Uzmanlar, inhalasyon yoluyla maruz kalınan pestisitlerin özellikle:

  • bebeklerde,
  • yaşlılarda,
  • astım ve KOAH hastalarında

hayati tehlikeye varan sonuçlar yaratabileceği uyarısında bulunuyor.

Bu olay, “küçük bir ihmal” gibi görünse de aslında Türkiye’de halk sağlığı alanında piyasa-denetim dengesinin tamamen bozulduğunu gösteren son örneklerden biri.