EMEP’li Karaca’nın MESEM ve Şiddet Soruları Bakanlık Tarafından Cevapsız Bırakıldı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi görüşülürken EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca’nın yönelttiği şiddet, çocuk işçiliği ve güvencesiz çalışma koşullarına dair kritik sorular, Bakanlığın yazılı yanıtlarında karşılık bulmadı. Bakanlığın açıklamaları, sosyal politikalardaki veri eksikliği ve hesap verilebilirlik sorunlarını bir kez daha görünür kıldı.

Şiddet Araştırması Bütçesi Kesildi, Bakanlık Yanıt Vermedi

Komisyon görüşmelerinde söz hakkı bulamadığı için sorularını yazılı olarak ileten Karaca, Bakanlığın “10 yıl aradan sonra yeniden şiddet araştırması yapacağız” duyurusunun ardından çalışmanın bütçesinin tasarruf tedbirleri kapsamında yarıya indirildiğini hatırlattı.

Karaca ayrıca, yıllardır milyonlarca kişiye verilen aile ve evlilik eğitimlerinin herhangi bir etki analizinin bulunmadığı hâlde milyonlarca lira kaynak aktarılarak sürdürülmesine tepki gösterdi.

Bakanlık ise sorulara doğrudan yanıt vermek yerine, 6284 sayılı kanun, ŞÖNİM’ler, KADES ve elektronik kelepçe uygulaması gibi mevcut faaliyetleri sıraladı.
Ancak iki temel soruya cevap verilmedi:

  • Şiddet araştırmasının bütçesi neden kesildi?
  • Aile ve evlilik eğitimlerinin toplumsal etkisi nedir?

Koruma Altındaki Çocuklar ve MESEM: Eleştiriler Yine Görmezden Gelindi

Karaca’nın en tartışmalı sorusu, koruma altındaki çocukların MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) üzerinden işgücü piyasasına yönlendirilmesine ilişkindi.
Milletvekili, “Devlet korumasındaki çocukları MESEM’e yönlendirmekle övünüyorsunuz. Bu çocuk işçiliğini artırmak değil midir?” diye sordu.

Bakanlık yanıtında çocuk hakları strateji belgeleri, il komiteleri ve AB projelerini sıralamakla yetindi; ancak MESEM uygulamasına dair hiçbir somut veri veya açıklama paylaşmadı.

Uluslararası standartlar hatırlatıldı

Karaca’nın eleştirileri, uluslararası mesleki eğitim standartlarıyla da çerçeveleniyor. Avrupa’daki benzer modellerde:

  • Öğrenciler üretime katılmadan önce eğitimli ustaların denetiminde atölye eğitimi alıyor,
  • İş güvenliği eğitimi tamamlanmadan üretim sürecine dahil edilmiyor,
  • Öğrencilerin rolü “ucuz işgücü” değil, öğrenen statüsü olarak tanımlanıyor,
  • Usta öğreticilerin özel sertifikasyondan geçmesi zorunlu tutuluyor.

Türkiye’deki MESEM uygulamasında bu standartların karşılanmadığı yönündeki eleştiriler giderek artarken, Bakanlık bu konudaki riskler ve veriler hakkında hiçbir bilgi paylaşmadı.

KHK’li İşçiler: Eksik Maaşlar, Ödenmeyen Mesailer Sessizce Geçiştirildi

Karaca, Bakanlık bünyesinde çalışan KHK’li işçilerin fiilen taşeron koşullarına mahkûm edildiğini, fazla mesai ve resmi tatil ücretlerinin ödenmediğini, bazı aylarda “ödenek yok” denilerek maaşların eksik yatırıldığını anlatarak, “Bu yoksulluğu nasıl çözeceksiniz?” sorusunu yöneltti.

Bakanlık, sorunların varlığını kabul etmedi.
Yanıtta yalnızca yeni toplu sözleşmelerle bazı iyileştirmeler yapıldığı ve eş durumu tayinlerinin kolaylaştırıldığı aktarıldı.

Ancak işçilerin ücret kayıpları, eksik maaşları ve güvencesiz çalışma koşulları tamamen yanıtsız bırakıldı.

“Veri Yoksunluğu ve Şeffaflık Sorunu Derinleşiyor”

Bakanlığın yazılı yanıtları, Karaca’nın dile getirdiği kritik sorunların neredeyse hiçbirine doğrudan karşılık vermedi.

Yanıtların niteliği, sosyal politikalardaki yapısal sorunlara işaret ediyor:

  • veri eksikliği,
  • politika etkilerinin ölçülmemesi,
  • bütçe kesintilerinin gerekçelendirilmemesi,
  • çocukların işgücü piyasasına yönlendirilmesine dair şeffaflığın olmaması,
  • işçi hakları ihlallerinin reddedilmesi.

Komisyondaki tartışma, Bakanlığın sosyal koruma politikalarında hesap verilebilirliğin giderek zayıfladığına dair eleştirileri güçlendirdi.