3’ü çocuk 7 işçinin hayatını kaybettiği Dilovası’ndaki fabrika yangınının ardından tutuklanan işyeri sahibi Kurtuluş O., cezaevinde kalp krizi geçirerek öldü. Ancak iş cinayetinin ardındaki denetimsizlik zinciri, ihmaller ağı ve kamusal sorumluluk hâlâ yerli yerinde duruyor.
İhmallerle Kurulan Bir Düzenin Son Halkası
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir kozmetik fabrikasında 8 Kasım’da çıkan yangında 15–17 yaş arası üç çocuk işçi dahil toplam yedi kişinin yaşamını yitirmesi, Türkiye’nin işçi sağlığı ve güvenliği karnesindeki ağır tabloyu bir kez daha görünür kılmıştı. Yangının ardından tutuklanan fabrika sahibi Kurtuluş O.’nun Kandıra Cezaevi’nde fenalaşarak hastaneye kaldırılması ve tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirmesi, hikâyenin bireysel bir kapanışını işaret etse de, sistemsel bir hesaplaşmanın henüz başlamadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Kurtuluş O.’nun ölüm sebebi kalp krizi olarak kayıtlara geçti; ancak iş cinayetinde ölen yedi işçinin ardında bıraktığı adalet arayışı, yalnızca bir patronun ölümüyle kapanacak bir dosya değil. Soruşturma kapsamında tutuklanan diğer altı kişi ve görevden uzaklaştırılan belediye görevlilerine rağmen, kamu denetiminin nasıl bu kadar çöktüğü sorusu yanıt bekliyor.
Çocuk İşçilik ve Denetimsizlik: Ülke Sınırlarını Aşan Bir Utanç
Yangında ölenlerin üçü çocuk işçiydi: Tuğba Taşdemir (17), Nisanur Taşdemir (15) ve Cansu Esetoğlu (15). Bu gerçek, trajedinin yalnızca ihmaller zincirini değil, Türkiye’de görünmezleştirilen ve normalleştirilen çocuk işçiliğini de gözler önüne serdi. Kozmetik gibi yüksek yanıcılık riskine sahip bir sektörde çocukların çalıştırılması, “nasıl oldu”ya değil, “nasıl göz yumuldu”ya işaret ediyor.
Belediye zabıta biriminden yöneticilere kadar uzanan görevden uzaklaştırmalar, bu sorunun yalnızca bir fabrikayla açıklanamayacak kadar geniş bir yapısal boşlukla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Denetim süreçlerinin, ranta ve hızla büyüme baskısına kurban edildiği bir coğrafyada, iş cinayetlerinin kader değil, öngörülebilir sonuçlar olduğu her geçen gün daha net anlaşılıyor.
Patron Öldü, Peki Ya Adalet?
İş cinayetlerinin ardından yaşanan benzer ölümler—çoğu zaman sağlık sorunları, bazen intihar, kimi zaman cezaevi koşulları—soruşturma süreçlerinin hızla dağılmasına yol açabiliyor. Ancak Dilovası faciasında kamu görevlilerinin dahil olduğu zincir, yalnızca patron ölünce ortadan kalkmıyor.
Bu nedenle Kurtuluş O.’nun ölümünün ardından soruşturmanın genişletilmesi, çocuk işçilikten denetim eksikliğine kadar tüm başlıkların bağımsız ve şeffaf biçimde incelenmesi kritik önem taşıyor. Aksi halde, Türkiye’nin sanayi bölgelerinde her yıl onlarca işçinin yaşamını yitirdiği yangınlar, patlamalar ve göçükler “kaçınılmazlık” perdesine sarılmaya devam edecek.
- NHY / ANKA Haber Ajansı, DHA











