Endonezya’daki Sel Felaketi: İklim Krizi, Yönetim Eksiklikleri ve İnsan Maliyeti

Endonezya’yı vuran muson yağmurları ve toprak kaymaları, 442 can kaybına ve 402 kişinin kaybolmasına yol açtı. Ancak bu felaket yalnızca doğal bir olay değil, iklim değişikliği, yetersiz altyapı ve çevresel ihmallerin bir sonucu olarak küresel bir sorun olarak okunmalı.

Felaketin İnsan ve Mekan Bilançosu

Endonezya Ulusal Afet Yönetim Ajansı (BNPB) verilerine göre, sel ve toprak kaymalarında ölenlerin sayısı 442’ye yükselirken, hâlâ 402 kişi kayıp. Kuzey Sumatra’da 166, Batı Sumatra’da 90 ve Açe’de 47 kişi yaşamını yitirdi. Yaklaşık 60 bin aile, geçici barınaklara yerleştirildi. Felaketin yoğun etkisi, Sumatra’nın dağlık köylerini yerle bir eden ani seller ve taşan nehirlerle kendini gösterdi. Binlerce ev ve altyapı ağır hasar gördü, iletişim hatları kesildi ve yollar ulaşıma kapandı.

Kurtarma Çalışmalarındaki Yetersizlikler

Felaket sonrası kurtarma operasyonları, ekipman eksikliği ve ulaşım zorlukları nedeniyle büyük engellerle karşılaştı. Ağır makineler olmadan enkaza ulaşmak mümkün olmadı ve binlerce kurtarma görevlisi, köylülerle birlikte basit kürek ve çapalarla çalışmak zorunda kaldı. Çıplak ellerle yapılan çalışmalar, hem insan gücüne dayalı yetersiz bir müdahaleyi hem de afet yönetiminde ciddi altyapı eksikliklerini gözler önüne seriyor. Hükümet yetkilileri, bazı bölgelerde nakliye uçaklarına bel bağlamak zorunda kaldı.

Çevresel İhmaller ve İklimsel Etkiler

Sumatra’nın yağmur ormanları, volkanik alanları ve zengin nehir ağı, felaketin boyutunu artıran doğal koşullar. Ancak yasalara aykırı ağaç kesimleri ve bölgedeki çevresel tahribat, sellerin yıkıcılığını artırdı. Kıyıya vuran dev kütük yığınları ve yıkılan köprüler, sadece fiziksel bir engel değil, uzun yıllar süren çevresel ihmallerin bir sonucu. Bu durum, yerel yönetimlerin doğal kaynak yönetiminde ve şehir planlamasında yaşadığı eksiklikleri ortaya koyuyor.

Küresel Perspektif ve Sorumluluk

Endonezya örneği, iklim değişikliğinin ve aşırı hava olaylarının bir ülkeyi ne kadar savunmasız bırakabileceğini gösteriyor. Muson yağmurlarının şiddeti ve sıklığı, küresel ısınma ile doğrudan ilişkilendirilebilir. Dünyanın dört bir yanındaki düşük gelirli bölgeler, benzer şekilde iklim kaynaklı afetlere karşı en kırılgan alanlar olarak öne çıkıyor. Bu durum, yalnızca ulusal afet yönetimi ve altyapı yetersizlikleriyle değil, küresel iklim politikalarının eksikliğiyle de bağlantılı.

Endonezya’da yaşananlar, iklim değişikliği, çevresel ihmaller ve yetersiz yönetimin birleştiği noktada ortaya çıkan felaketlerin bir örneği olarak okunmalı. Küresel düzlemde afetlerin önlenebilirliği, sadece teknolojik müdahalelerle değil, çevresel sürdürülebilirlik ve iklim adaleti perspektifiyle de değerlendirilmelidir.