Yılmaz Özdil ve “Muhalif Görünümlü Muhalefet”in Medya Sınavı

Sözcü TV’de iki haftadır yaşanan dalgalanma, yalnızca bir kadro revizyonu değil. Yönetim değişikliğinin arkasına saklanan bu tasfiye, kanalın içerik siyasetine, kadro kimyasına ve en önemlisi muhalefet içindeki güç dağılımına müdahale eden daha geniş bir projenin işaretini taşıyor. Candan Yıldız’ın T24’teki gözlem ve bilgileri, içeride yaşanan kırılmayı bütün açıklığıyla ortaya koyarken, bu kırılmanın politik sonuçlarını irdelemek artık neredeyse zorunlu hale geldi.

İşten çıkarılan 14 isim arasında yalnızca yönetici pozisyonunda olanlar değil, sahayı bilen, haberciliğin nabzını tutan, araştırmacı refleksleri güçlü gazeteciler de bulunuyor. Gülşah İnce’nin yayının tam saatinde programının iptal edilmesi, Fırat Fıstık’ın özel haber biriminden bir anda gönderilmesi, Uğur Dündar’ın editörü Cem Özkeskin’in tasfiye edilmesi. Bunların tamamı yeni bir yönetimin rutin tercihleri gibi durmuyor. Siyasi bir ayıklama seziliyor. Hatta daha açık bir ifadeyle, siyasi bir yön değişimi.

Bu yön değişiminin merkezine yerleştirilen isim ise Yılmaz Özdil. Onun ismi etrafında dönen tartışma, kişisel bir atama ihtimalinden çok daha derin bir meseleyi işaret ediyor. Çünkü Özdil yalnızca bir gazeteci değil; muhalefet sosyolojisi üzerinde etkide bulunabilen bir figür. Bu nedenle Sözcü Medya Grubu’nun başına geçeceği söylentisi, gazetecilik açısından değil, muhalefet dengeleri açısından önem taşıyor.

Özdil’in yıllardır sürdürdüğü Atatürkçülük söylemi, bir düşünsel tutarlılıktan çok, popüler bir kimlik inşası işlevi görüyor. Bu söylemin ardında, politik olarak daha işlevsel bir hedef bulunuyor: Muhalefetin ana eksenini oluşturan CHP’nin yükselişini törpülemek ve bu yükselişin karşısına alternatif bir odak yerleştirmek. Tam da bu nedenle Özdil’in yazılarında CHP’ye yönelik küçümseyici, itibarsızlaştırıcı bir dil sıkça görülüyor. Buna karşın İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin belirli dönemlerde parlatıldığı, hatta muhalefetin ana omurgası olabilecek biçimde sunulduğu da dikkat çekiyor.

Bu durum, muhalefet içinde tek merkezli bir güç oluşmasını engelleme ve parçalı bir muhalefet mimarisi yaratma niyetini görünür kılıyor. Özdil’in muhalefet karşıtı söylemini muhalif kılıf altında sürdürmesi, onun en belirgin politik işlevi haline geliyor. Muhalefetin içindeki ağırlık noktalarını dağıtan, CHP’yi zayıf gösterirken milliyetçi sağ partileri öne çıkaran bu tutum, doğrudan bir muhalefet mühendisliği biçimi olarak ortaya çıkıyor.

Sözcü TV’de yaşanan tasfiyelerin bu politik hatla örtüşmesi şaşırtıcı değil. Kanaldaki görünürlüğü artan isimlere, ekran tercihine ve yayın akışındaki güncellemelere bakıldığında aynı yönelim açıkça görülüyor. İYİ Parti grup toplantılarının artık canlı verilmesi, Ümit Özdağ’ın ekran yüzü haline gelmesi, merkez sağın ve milliyetçiliğin yeni bir medya alanı bulması bu dönüşümün parçası.

Bütün bunlar yalnızca Sözcü TV’nin geleceğine değil, Türkiye’de muhalefet içi denge arayışlarına da müdahale ediyor. Bir medya grubunun içeriden yeniden hizalanması, muhalefetin kendi doğal akışında güç biriktirmesini engelleyen çok daha geniş bir politik tasarımın parçası olarak okunabilir. Özdil’in etkisi tam da burada devreye giriyor: Eleştirel bir gazeteci kimliğiyle değil, muhalefetin içindeki dengeleri bozan bir söylem mimarı olarak.

Candan Yıldız’ın yazısı, bu tasfiyelerin gazetecilik açısından ne anlama geldiğini güçlü biçimde ortaya koyuyor. Fakat işin politik boyutu da en az o kadar önem taşıyor. Çünkü gazetecilik yalnızca bilgi aktarmak değil, kamuoyunun güç haritasını da şekillendiren bir süreç. Sözcü TV’deki bu değişim, toplumun yalnızca haber alma hakkını değil, muhalefetin toplumsal algısını da doğrudan etkiliyor.

Sonuç ortada: Bu tasfiye bir yönetim değişikliği değil. Bu tasfiye, muhalefetin iç dengelerini yeniden kuran, CHP’nin ağırlığını azaltırken alternatif sağ partileri öne çıkaran, muhalefetin içerden bölünmesine hizmet eden bir siyasal preferansın medya ayağı. Yılmaz Özdil’in muhalif görünümlü muhalefet karşıtlığının Sözcü Medya Grubu’na taşınması, bu yapının gelecekte nasıl konumlanacağını daha şimdiden göstermeye başladı.