2026 yılı asgari ücreti belirlenirken hükümetin keyfiliği değil, işçilerin geçim şartları ve ülkenin ekonomik büyümesi esas alınmalı.
Aralık ayı ile birlikte Türkiye’de 2026 yılı asgari ücretinin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları başlıyor. Ancak işçi temsilcilerinin eleştirilerine göre süreç, teknik ve bilimsel müzakere yerine hükümetin tek taraflı kararlarına bırakılmış durumda. BirGün yazarı Aziz Çelik, köşe yazısında sistemin temel sorununu keyfiliğin kurallara dönüştürülmemesi olarak tanımlıyor.
Komisyon Yapısı Tartışmaları ve Gerçek Sorun
Komisyonun yapısı uzun süredir tartışma konusu. Türk-İş, Komisyon yapısı değişmezse toplantılara katılmayacağını açıkladı. Çelik’e göre mesele sadece temsil yapısı değil: “Asgari ücreti Hükümet belirliyor, Komisyon tasdik ediyor”. Yani yapısal revizyonlar asgari ücretin düzeyi üzerinde sınırlı etki yapacak.
Çelik, asıl sorunun bağlayıcı kuralların olmaması ve Hükümetin keyfi tutumu olduğunu vurguluyor. Mevcut Yönetmelik ve Anayasa, asgari ücretin çalışanların geçim şartları ve ülkenin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak belirlenmesini öngörüyor. Ancak uygulamada bu çerçeve göz ardı ediliyor, TÜİK verileri ve yaşam maliyetleri Komisyon çalışmalarına yeterince dahil edilmiyor.
Uluslararası Standartlar ve Bağlayıcı Kurallar
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 131 sayılı sözleşmesine göre asgari ücretin belirlenmesinde işçinin ve ailesinin ihtiyaçları, genel ücret seviyesi, hayat pahalılığı ve sosyal güvenlik yardımları dikkate alınmalı. Türkiye’de ise bu kriterler çoğunlukla uygulanmıyor. Çelik, asgari ücretin keyfi değil, kurallara dayalı olarak belirlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Bu çerçevede önerilen kriterler şunlar:
- Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (KB GSYH) oranı: Asgari ücret, ekonomik büyümeden işçiye düşen pay olarak KB GSYH’ye bağlanmalı.
- Yoksulluk sınırı: Asgari ücret, dört kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmalı ve bu sınırın yarısından az olmamalı.
- Kamu işçisi asgari ücreti: Kamudaki asgari ücret çıpa olarak kullanılmalı, bu toplu pazarlık ve eşitlik açısından kritik.
2026 Asgari Ücreti Öngörüsü ve Ekonomik Gerekçe
Çelik’in analizine göre 2026 yılı asgari ücreti, 40-50 bin TL arasında olmalı. Bu aralık, ülkenin ekonomik büyümesi ve geçmiş dönemde asgari ücretin KB GSYH’deki payı ile uyumlu. Tarihsel olarak, 1970’lerde asgari ücretin pastadaki payı yüzde 70-80 civarındayken, 2025 itibariyle yüzde 43-44 seviyesine düşmüş durumda. Yani önerilen düzey, kayıpların bir kısmını telafi etme ve büyümeden işçiye adil pay sağlama amacını taşıyor.
Çelik, asgari ücretin öncelikle bir bölüşüm ve paylaşım meselesi olduğunu vurguluyor. Komisyon tartışmaları yerine, pastadan işçiye düşen payın belirlenmesi ve bunun bağlayıcı kurallarla güvence altına alınması gerektiğini belirtiyor.
Kaynaklar:
- BirGün, Köşe Yazısı: Aziz Çelik, “Pastadan adil pay kural olmalı: Asgari ücrette keyfiliğe son!”, 02 Aralık 2025
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 55, Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler
- Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 131 sayılı Sözleşme


















