Paris’te açıklanan Dünya Eşitsizlik Raporu, küresel servetin dar bir azınlığın elinde yoğunlaşırken milyarlarca insanın gelir kaybı, yoksulluk ve sosyal hak erozyonuyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Rapor, eşitsizliğin artık ekonomik değil siyasal bir kriz haline geldiğini vurguluyor.
Küresel Servetin Paylaşımında Derin Yarıklar
Paris merkezli World Inequality Lab’in yayımladığı son Dünya Eşitsizlik Raporu, 21. yüzyılın en belirleyici küresel gerçeğinin derinleşen eşitsizlik olduğunu doğruluyor. Rapora göre dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’i, toplam servetin yarısına yakınını kontrol ediyor; buna karşın en yoksul yüzde 50’nin küresel servetten aldığı pay yüzde 2–3 seviyesinde seyrediyor.
Eşitsizlik yalnızca servette değil, gelirde, vergide, sosyal devlette ve karbon emisyonlarında da giderek keskinleşiyor. Rapora göre “eşitsizliğin üreticisi” konumundaki politikalar, refahın küresel bir azınlıkta yoğunlaşmasını sistematik bir hale getiriyor.
Eşitsizliği Derinleştiren Yapılar
Rapor, servet yoğunlaşmasının siyasi tercihlerle güçlendirildiğini belirtiyor. OECD ülkelerinde en zengin yüzde 1’in ödediği etkili vergi oranı son 40 yılda düşerken, orta sınıf ve alt gelir gruplarının ödediği vergiler sabit kaldı ya da arttı.
Küresel vergi cennetlerinde tutulan varlıklar toplam 8–10 trilyon dolar olarak hesaplanıyor ve bu servetin büyük kısmı denetlenemiyor. Rapora göre bu durum, kamu finansmanındaki açıkların büyümesine, sosyal harcamaların kısılmasına ve kamusal çöküş riskinin artmasına neden oluyor.
Kamusal Hizmet Erişiminde Boşluk
Sağlık, eğitim ve barınma gibi temel hizmetlere erişim, gelir adaletsizliğiyle paralel şekilde eşitsizleşiyor.
Rapor, düşük gelirli ülkelerde doğan bir çocuğun, yüksek gelirli bir ülkede doğana kıyasla ortalama 30 yıl daha kısa yaşadığını ortaya koyuyor.
Eğitimde fırsat eşitsizliği ise “kuşaksal yoksulluğu” besleyen en önemli dinamiklerden biri olarak tanımlanıyor.
Küresel Güney’de Kırılganlık: Yoksulluk Yapısal Hale Geliyor
Pandemi döneminde açıklanan yardım paketlerinin yüzde 70’inin en zengin kesime yaradığı tespit edilen raporda, düşük gelirli ülkelerde pandemi sonrası toparlanmanın eşitsizlik yüzünden mümkün olmadığı vurgulanıyor.
Dünya genelinde 250 milyon insan gıda güvensizliği sınırının altına düşerken, 50 milyon çocuk akut yetersiz beslenme riski taşıyor.
Kadınlar ve Gençler: En Çok Etkilenenler
Kadınların küresel gelirden aldığı pay yüzde 35’in altında kalırken, genç işsizliği birçok ülkede yapısal bir sorun haline geliyor.
Hane içi yükler, bakım emeği ve güvencesiz çalışma koşuları kadınların eşitsizlik döngüsünden çıkmasını zorlaştırıyor.
Eşitsizliğin İklim Boyutu: Yük Yoksulun, Emisyon Zenginin
Rapor, karbon eşitsizliğinin de servet eşitsizliğiyle paralel ilerlediğini belirtiyor. En zengin yüzde 10, küresel karbon salımının yarısını oluştururken, en yoksul yüzde 50’nin toplam emisyonu yalnızca yüzde 12 seviyesinde.
Bu dağılım, iklim krizinin en çok yoksulları ve gelişmekte olan ülkeleri etkilediği gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor: kuraklık, gıda krizi, seller ve göç dalgaları küresel Güney’deki kırılganlığı daha da artırıyor.
Çözüm Önerileri: Servet Vergisi, Kamu Yatırımı, Eşitlikçi Büyüme
World Inequality Lab, eşitsizliğin azaltılması için üç temel politika öneriyor:
- Küresel servetin binde 2–5 arasında artan oranlı servet vergisiyle yeniden dağıtılması
- Kamu hizmetlerine (sağlık, eğitim, sosyal koruma) yatırımın artırılması
- Uluslararası vergi kaçakçılığı ve vergi cennetleriyle mücadele için küresel işbirliği
Rapora göre bu adımlar, yalnızca gelir uçurumunu değil, sosyal ve siyasal kırılmaları da azaltabilir.
Kaynaklar:
– World Inequality Report (World Inequality Lab, Paris)
– OECD Taxation Statistics
– UNDP Global Inequality Data
– UNICEF Child Poverty and Inequality Reports
- Dünya Eşitsizlik Raporu: “Zenginlik Zirvede, Çoğunluk Çöküşte” - 10 Aralık 2025
- Marmara Kıyıları: Türkiye’nin Görmek İstemedigi İklim Eşiği - 2 Aralık 2025
- Gençlik ve Çete Gerçeği: Kentin Kırık Yerlerinden Yükselen Bir Çığlık - 1 Aralık 2025



















