Hrant Dink’in katledildiği yerde yapılan anmada konuşan yönetmen Emin Alper, “Tarih yazan kalemleri katillerin ellerinden almak, kardeşliğin hikayesini birlikte yazmak için buradayız” dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de tetikçi Ogün Samast tarafından katledildiği gazete binasının önünde anıldı. 16’ncı yıldönümüne ilişkin yapılan anmada, eski gazete binasına, Dink’in fotoğrafının da yer aldığı, “İnadın, umudun ve cesaretin bizimle” yazılı pankart asıldı. Anmada, Dink’in vurulduğu kaldırıma nar, karanfil ve Agos gazetesi bırakıldı. Anmaya Dink’in ailesi, arkadaşları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekilleri Garo Paylan, Sezai Temelli, Musa Piroğlu, Saruhan Oluç, Oya Ersoy, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi, gazeteci ve yazar katıldı.
Kürtçe, Türkçe ve Ermenice “Em hemû Hrant in em hemû Ermenî ne” lolipoplarının taşındığı anmada, “Katilleri koruyan cinayete ortaktır”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant” ve “Hrant için adalet için” ile “Biz bu dava bitti demeden bitmez” sloganları atıldı.
Gezi Davası’nda aldığı ceza nedeniyle Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Çiğdem Mater’in gönderdiği mesajı ise Dink’in arkadaşı Dilcan Yorulmaz okudu. Dink’in daha önce yaptığı konuşmalar da katılımcılara dinletildi.
Neden öldürüldü?
Dink’in arkadaşlarından Bülent Aydın, “Biz Hrant Dink’i o düştüğü yerden her yıl burada buluşup bir kez daha kaldırıyoruz. O sesi unutmak mümkün değil. Dink, sadece bu ülkede herkese, bütün farklılara o geniş kollarını açmakla kalmadı barış diliyle hünerlerini gösterdi. Bir arada Türkiye’de yaşamayı istiyordu. Bu yüzden öldürdüler. Burada onu anarken onun umudundu taşıyoruz. Biz burayı aydınlatmak için buluşuyoruz” dedi. Dink gibi direndiklerini belirten Aydın, “Onun yüzüne bakmaya utananlar buraya gelmiyor” diye kaydetti. Türkiye’de gazetecilerden korkulduğunu Dink’in de bir gazeteci olduğunu belirten Aydın, “Gazetecilerden korkmak, gerçeklerden korkmaktır” dedi.
“Kanı yol arıyor”
Bu yılki anma metnini yönetmen Emin Alper okudu. 16 yıldır adalet mücadelesi yürüttüklerini belirten Alper, “Osmanbey kaldırımında vurulan dostumuz yarasından hala kan sızıyor. İçe doğru, birbirine dönmüş iki ayağının arasından akan kan kendisine bir yol arıyor. Adalet arayışına dua mahkeme kapılarının altından doğduğu topraklara kendine bir yol arıyor. Bu incecik sızıntı, kendi yolunu bulacak. Ama önce Hrant’ın kanı, Sabahattin Ali’nin kırık camından, Musa Anter’in ak saçlarının arasından, 1915’te Anadolu’nun her karış toprağında, 1938’de Dersim dağlarından… Maraş’tan ve Sivas’tan akan kanla buluşacak” dedi. Bu sırada, “Katil devlet hesap verecek” sloganı atıldı.
Kanları birbirine karıştı
Yıllardır bu topraklarda Ermeni, Kürt, Rum ve Alevilerin katledildiğini söyleyen Alper, katledilenlerin kanlarının birbirine karıştığını belirterek Alper, “Onların sayıları azdı. Bu topraklarda az olmak hep yeterli bir nedendir. Az olan sadece az olduğu için çoğunluğun gazabını üzerine çekti. Azınlıkta olan çoğunluğa sadece varlığıyla, ‘Çoksun ve kendini haklı sanıyorsun. Ama beni hala kendine benzetemedin. Ve ben var olduğum sürece hükümdarlığın kusursuz olamayacak’ dedi. İşte bu yüzden çoğunluk azınlıktan nefret etti. Onun görünmez kılmak, kaçırmak ve tümüyle yok etmek istedi” diye kaydetti.
“Çoğulluk azınlığı ortadan kaldırmak istedi”
Azınlığın tehdit olarak algılandığını söyleyen Alper, “Çoğulluk azınlığı ortadan kaldırmak istedi çünkü azınlık korumasızdı. Çoğunluk azınlıklardan nefret etti. Ona tahammül etmeleri mümkün değildi. Muktedirler, sırf aşağıdakilerin öfkesinin kendilerine yönelmesin diye çoğunluğu hayali düşmanlara karşı kışkırttı. Muktedirler, organize ettiği, cesaretlendirdiği ve faillere cezasız kalacağı sözünü verdi. Bu hikaye bu topraklara sadece bu topraklara özgü değildir. İnsanlığa özgü bir meseledir. Yıkımlar, sürgünler, göçler, katliamlar ve soykırımlar dünyanın hemen her coğrafyasında modern tarihin her döneminde tekrar tekrar sahnelendi” diye konuştu.
El birliğiyle katledildi
“Dink tarihin o uslanmaz elebaşlarından biriydi” diyerek, sözlerini sürdüren Alper, “Ona tahammül etmeleri mümkün değildi. Çünkü o, kışkırtıcı olmadan dürüst konuşabilen, düşmanlaşmadan düşmanı yenen, kavgacı olmadan tavizsiz olmayı bilen, bağırmadan sarsan, ulaştığı her yüreği titreten bir sestir. O sadece Ermeniler değil, bütün ezilmişler ve sessizleştirilmek isteyenlerin adına mücadele veren bir sosyalistti. Bu sese tahammül etmeleri mümkün değildi. Çoğunluğun hassasiyetleri adına suç işleyenler el birliği ile on 16 yıl önce burada katletti” dedi.
“Hikaye değişmeli”
“İnsanlık tarihi böyle başladı ve böyle süre geldi” diyen Alper, “Ama asla böyle gitmek zorunda değil. Bu hikayeyi değiştirebiliriz, değiştirmek zorundayız. Eğer adalet arıyorsak, Hrant’ı öldüren tetikçilerin değil azmettiricilerin, kışkırtıcıların, hedef gösterenlerin, düşmanlık ve nefret aşılayanların cezalandırılmasını istiyorsak yalnız Hrant’ın değil bu topraklarda katledilmiş binlerce masumun kanı hala aramızda dolaşıyorsa bu hikaye değiştirmek zorundayız” ifadesinde bulundu.
“Hesabını sormaya hazırız”
Bunu değiştirmenin yol ve yöntemine de değinen Alper, “Dayanışan insan yalnız değildir. Hunharca katledilen kadın yalnız değilse, linçe uğrayan Kürt ya da Suriyeli yalnız değilse, katledilen Ermeni, ayrımcılığa maruz kalan Roman, isteği hayatı ellerinden alınan LGBT+ bireyler yalnız değilse o zaman savunmasız değiliz. Birimize ve hepimize yönelecek şiddetin hesabını sormaya hazırız” dedi.
“Kardeşliğin hikayesini birlikte yazmak için buradayız”
Dink’e söz verdiklerini vurgulayan Alper, sözlerini şöyle tamamladı: “Önce dayanışarak ve yan yana durarak sonra da çoğunluğa seslenerek, ‘Sen bizsiz değil bizimle mutlusun. Biz senden nefret eden öteki değil seni çoğaltan zenginliğiz. Nefretin sadece bizi değil seni de bitiyor. Güçlünün zayıfı ezdiği, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı, sömürücü bu sistemi biz kurmadık ama onu hep birlikte alaşağı edebiliriz. Karşında düşman değil dost var’ diyoruz. Osmanbey kaldırımlarından Xozat’a, Xozat’tan Sason’a, Sason’dan Wan’a, Amed’e uzanan kan yolları ufuklar boyu uzanıp gidiyor. Gün gelecek, bu ülkenin köşe başlarına anıtlar dikeceğiz. Her bir kurbanın hikayesini öğrenip hepsi için ayrı ayrı yas tutacağız. İnsanlığın hikayesini böyle değiştireceğiz çünkü biz Hrant’ın arkadaşlarıyız ve söz verdi. Bu söz de; hep birlikte eşit, insanca ve özgürce yaşama sözüdür. O sözü kendimize bir kez daha hatırlatmak için buradayız. Tarih yazan kalemleri katillerin ellerin almak, kardeşliğin hikayesini birlikte yazmak için buradayız” şeklinde tamamladı. (MA)