Türkiye’de İfade Özgürlüğü Karnesi: Son Üç Ayda Gazetecilerin Durumu

Expression Interrupted platformunun hazırladığı “İfade ve Basın Özgürlüğü Gündemi” raporlarının 12’ncisi yayımlandı. Rapora göre, 2024 yılının Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayan son çeyrekte, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğüne yönelik ciddi ihlaller yaşandı. Bu dönemde 58 gazeteci gözaltına alındı, 11 gazeteci tutuklandı ve 25 yeni dava açıldı. Gazetecilere yöneltilen suçlamaların başında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “silahlı terör örgütü üyeliği” yer aldı.

Gazetecilere Yönelik Baskılar ve İhlaller

Raporda, 2024’ün son çeyreğinde ifade ve basın özgürlüğüne yönelik en sert müdahalelerden biri, Suriye’nin kuzeyinde çalışan gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın 19 Aralık’ta Türkiye’ye ait olduğu iddia edilen bir SİHA saldırısında öldürülmesi olarak kaydedildi. Bu olayın ardından meslektaşlarının öldürülmesini protesto eden onlarca gazeteci gözaltına alındı ve aralarından yedi medya mensubu tutuklandı.

Son üç ayda en az 58 gazeteci ve medya çalışanı, yaptıkları haberler veya sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. Bu, bir çeyrekte kaydedilen en yüksek gazeteci gözaltı sayısı olarak dikkat çekti. Aynı dönemde 44 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı ve 21 gazeteci ile beş medya kuruluşu hakkında toplam 25 yeni dava açıldı.

Cezaevindeki gazeteci sayısı da son çeyrekte artış gösterdi. Rapora göre, 1 Ekim 2024 itibarıyla 26 olan cezaevindeki gazeteci sayısı, 31 Aralık 2024 itibarıyla 34’e yükseldi. Bu dönemde 11 gazeteci tutuklanırken, üç gazeteci tahliye edildi.

Gazetecilere Yöneltilen Suçlamalar

Raporda, gazetecilere yöneltilen suçlamaların başında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “silahlı terör örgütü üyeliği” yer aldı. Gazeteciler, 24 ayrı davada “terör örgütü propagandası yapmak”, 20 ayrı davada ise “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yargılandı. Bunların yanı sıra, gazeteciler 18 ayrı davada “hakaret/kamu görevlisine hakaret” ve 13 davada “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.

Basına yönelik baskıların bir diğer boyutunu da gazetecilere yönelik şiddet, tehdit ve saldırılar oluşturdu. Rapora göre, son üç ayda gazeteciler ve medya kuruluşlarına yönelik en az 20 saldırı, engelleme, şiddet içeren polis müdahalesi, tehdit veya hedef gösterme vakası kaydedildi. Bu tür ihlaller nedeniyle açılan davalarda ise beş karar çıktı. Sonuçlanan iki davada, gazetecilere yönelik saldırıların faili olarak yargılanan üç sanıktan ikisi beraat ederken, bir sanığa 4 bin 800 TL adli para cezası verildi.

Medya Kuruluşlarına Yönelik Kısıtlamalar

Raporda, medya kuruluşlarına yönelik kısıtlama ve müdahaleler de yer aldı. Açık Radyo’nun lisansı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kararıyla iptal edildi ve yayını durduruldu. Yeni Yaşam gazetesinin Ekim ve Kasım aylarında yayınlanan farklı sayıları, haber içerikleri ve fotoğrafları gerekçe gösterilerek toplatıldı. Mezopotamya Ajansı’nın (MA) internet sitesine erişim, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle engellendi. Ayrıca, aralarında gazeteciler ve haber sitelerinin hesaplarının da bulunduğu en az 119 sosyal medya hesabına erişim, “FETÖ propagandası” iddiasıyla kısıtlandı.

RTÜK, son üç ayda muhalif çizgideki yayın kuruluşlarına toplam 31 milyon 459 bin 795 TL idari para cezası kesti. Ceza gerekçeleri arasında, haber ve tartışma programlarında kullanılan bazı ifadelerin ve 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinde belirtilen “yayın ilkelerini ihlal ettiği” iddiaları yer aldı.

Raporda, hükümetin “etki ajanlığı” kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu da hatırlatıldı. 13 Kasım’da geri çekilen teklifin, muhalefet partileriyle yeniden görüşüleceği ve çözüm önerisi getirilmediği takdirde mevcut haliyle yeniden Meclis’e sunulacağı belirtildi.

İfade Özgürlüğü Giderek Daralıyor

Expression Interrupted’ın raporu, Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün giderek daraldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Gazetecilere yönelik gözaltılar, tutuklamalar, davalar ve medya kuruluşlarına yönelik kısıtlamalar, demokratik bir toplumun temel taşları olan ifade ve basın özgürlüğünü ciddi şekilde tehdit ediyor. Raporda vurgulandığı gibi, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının maruz kaldığı baskılar, Türkiye’de demokratik hakların korunması ve geliştirilmesi için acil adımlar atılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.