22 Yılın Ardından Gelen İtiraf: AKP Nihayet Tarım Sayımını Hatırladı

Tarım alanında 22 yıl boyunca sayım yapılmadığı gerçeği, Cumhurbaşkanı Genelgesi ile resmen teyit edildi. CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, 2001 yılından bu yana yapılmayan Tarım Sayımı’nın nihayet gündeme alınmasının, geç kalınmış ama hayati bir adım olduğunu söyledi. Gürer’e göre, AKP iktidarının piyasa merkezli ve öngörüsüz tarım politikalarının en somut sonucu, planlama temelli verilerin çürütülmesi ve tarımsal üretimin sistemsizlikle baş başa bırakılması oldu.

Sayımın Yasal Zemini Vardı, Siyasi İrade Yoktu

Gürer, Tarım Sayımı’nın aslında 6534 sayılı yasa ile her 10 yılda bir yapılmasının öngörüldüğünü, uygulamanın ise 1955’te başladığını hatırlattı. 1927’den bu yana toplam yedi kez yapılan tarım sayımları, son kez 2001 yılında gerçekleştirilmişti. Ancak AKP iktidarı bu geleneği ısrarla yok saydı. Gürer, “Bugüne kadar yapılmayan her sayım, aslında tarımda veri kaybının ve plansızlığın itirafıdır” dedi.

AKP’nin, tarım sayımını 22 yıl boyunca gerçekleştirmemesiyle ilgili eleştirilerini sürdüren Gürer, süreci şöyle özetledi: “İklim krizi, pandemi ve savaşlar tarımın önemini yeniden ortaya koyunca, dünyada gıda güvenliği öne çıktı. Ancak Türkiye’de tarım, serbest piyasa mantığına terk edildi. Bugün, ‘planlı üretim modeli’ adı altında yeniden sayım yapılacağının açıklanması, aslında AKP’nin yıllardır izlediği tarım politikasının iflas ettiğinin kanıtıdır.”

İki Yıllık Hazırlık Ne Getirdi? Yalnızca Bir Protokol

Tarım ve Orman Bakanlığı ile TÜİK arasında 2023 yılında imzalanan “Genel Tarım Sayımı Protokolü” kamuoyuna duyurulmuş, sayımın 2026 sonuna kadar tamamlanacağı ifade edilmişti. Ancak bu protokolün iki yıl boyunca yalnızca kâğıt üzerinde kaldığı, uygulamaya dair hiçbir somut gelişmenin yaşanmadığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin 10 Mayıs 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanması ise, Gürer’e göre gecikmiş bir müdahale.

Gürer’in aktardığına göre, süreç iki aşamadan oluşacak: İlk olarak idari kayıtlarda yer almayan tarım arazileri tespit edilecek, soru formları hazırlanacak ve eğitimler verilecek. İkinci aşamada ise TÜİK, 2025 yılı içinde tam sayım ve örnekleme yöntemiyle sahaya inecek. Ancak Gürer, geçmiş deneyimlerin ışığında bu sürecin yalnızca masa başında kalmasından endişeli.

“Ülkemizde boşalmış ahırda hayvan, terk edilmiş arazide ürün, kurumuş bahçede ağaç var gibi gösteriliyor” diyen Gürer, istatistiki verilerin ancak yerinde gözlemle doğrulanabileceğini vurguladı.

Tarım, Sekiz Bakanın Elinde Yazboz Tahtasına Döndü

CHP’li Gürer, 22 yıllık AKP iktidarının sekiz farklı Tarım ve Orman Bakanı ile yürüttüğü tarım politikalarının, sektörü adeta bir deneme tahtasına çevirdiğini savundu. Bu süreçte her bakanın farklı bir yöntemle sistemi yeniden kurmaya çalıştığını belirten Gürer, bunun da tarımda sürekliliği ve planlamayı imkânsız hale getirdiğini söyledi.

Tarımın “tüccar mantığı”na teslim edildiği bu yıllarda üreticinin sistematik olarak yalnızlaştırıldığını belirten Gürer, bugün gelinen noktada “planlı üretim modeli” söyleminin bile gecikmiş bir kabul olduğunu ifade etti.

Şeffaflık ve Denetim Vurgusu

Genelgeye göre, tarım sayımı süreci TÜİK tarafından yayımlanacak “Uygulama Rehberi”ne ve çıkarılacak genelgelere göre yürütülecek. Ancak Gürer, geçmişte TÜİK verilerinin nasıl tartışmalı hale geldiğini hatırlatarak, bu sürecin yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi bir denetime de tabi olması gerektiğini dile getirdi.

“Tarım verisi, masa başında değil, tarlada, köyde, ahırda gözlemlenerek toplanmalıdır” diyerek sahadan uzak, merkeziyetçi bir yaklaşıma karşı uyarıda bulundu.

Gecikmiş Bir Adım, Belirsiz Bir Gelecek

CHP’li Gürer’in değerlendirmeleri, sadece bir sayım sürecinin değil, AKP’nin tarım politikalarına ilişkin uzun süreli bir eleştiriyi de barındırıyor. Gürer, veri temelli tarım politikalarının, ancak şeffaf ve güvenilir saha çalışmalarıyla mümkün olacağını savunuyor.

<

p class=”p1″>Türkiye tarımı, 22 yıl sonra yeniden bir sayım sürecine hazırlanıyor. Ancak bu sürecin, gerçek bir planlamaya dönüşüp dönüşmeyeceği, yalnızca sayımın yapılmasıyla değil, verilerin nasıl kullanılacağıyla da belirlenecek.