Dersim Katliamı’nda Bilecik’e sürgün edilmişlerdi, mezarları 85 yıl sonra bulunabildi!

1938’de yaşanan Dersim Katliamı, Türkiye tarihinde derin yaralar açan bir trajedi olarak hafızalarda yer etmiştir. Bu katliamın ardından sürgün edilen ve yıllarca kayıp mezarları aranan Tan ailesinin hikayesi, Pir Haber Ajansı’ndan Eren Güven’in kaleminden yeniden gündeme geldi. Güllü (Goye) Tan’ın mezarının bulunuşu, 85 yıl sonra aile için bir huzur, toplum için ise geçmişle yüzleşmenin simgesi haline geldi.

Eren Güven’in detaylı haberine göre, Tan ailesinin sürgün edildiği Bilecik’te, yıllar süren araştırmalar sonucunda babaanneleri Güllü Tan’ın mezar yeri bulundu. Bu buluş, aile için kayıp bir parçanın yerine konulması ve atalarına duyulan saygının bir göstergesi oldu. Ahmet Tan’ın liderliğindeki bu arayış, aynı zamanda Dersim Katliamı’nın unutulmaması ve sürgün edilenlerin hafızasının yaşatılması adına önemli bir adımdır.

Güllü Tan’ın mezarının bulunmasıyla, Tan ailesi, babalarının ve amcalarının vasiyetini yerine getirmenin huzurunu yaşıyorlar. Bu vasiyet, sadece mezarların bulunması değil, aynı zamanda Dersim Katliamı’nın ve sürgünlerin unutulmaması anlamına da gelmekte. 12 Nisan 2024’te düzenlenen anma töreni, bu vasiyetin yerine getirilmesinin somut bir ifadesi olarak tarihe geçti.

Pir Haber Ajansı’ndan Eren Güven’in haberinde vurgulandığı gibi, bu olay, acıların ve kayıpların zamanla iyileşebileceğini, ancak unutulmaması gerektiğini göstermektedir. Güllü Tan’ın mezarının bulunması, Dersim Katliamı’nın karanlık sayfalarını aydınlatmaya ve bu acılı geçmişi gelecek nesillere aktarmaya katkıda bulunacak bir gelişmedir.

Bu hikaye, aynı zamanda sosyal medyanın gücünü ve önemini de ortaya koymakta. Ahmet Tan’ın Facebook üzerinden yaptığı paylaşımlar ve “Bedi Köyünün Sesi” isimli sayfa aracılığıyla köylü Ahmet ile kurduğu bağlantı, mezarın bulunmasında kritik bir rol oynadı. Sosyal medya, insanları bir araya getirerek, geçmişin kayıp parçalarını birleştirmeye yardımcı oldu.

Dersim Katliamı’nın hafızası, Güllü Tan’ın mezarının bulunmasıyla birlikte, yeni bir boyut kazandı. Bu olay, tarihin karanlık sayfalarını aydınlatma ve gelecek nesillere aktarma çabasının bir parçası olarak görülebilir. Unutulmaması gereken bir geçmişin, hafızada yaşatılması ve onurlandırılması, toplumsal iyileşme ve adalet arayışının önemli bir adımıdır.

TB/ PİRHA