Antikçağın en çetin ve en çelişkili düşünürlerinden biri olan Herakleitos, yalnızca yaşadığı çağın değil, sonraki yüzyılların düşünce yapısını da köklü biçimde etkileyen bir filozof olarak felsefe tarihine adını kazımıştır. M.Ö. 6. yüzyılda, bugünkü Türkiye’nin batısında yer alan Efes’te doğan Herakleitos, aristokrat bir aileden geliyordu. Ailesi hem ekonomik hem de dini ayrıcalıklara sahipti; dolayısıyla Herakleitos’un önünde rahat ve statülü bir hayat seçeneği vardı. Ancak o, bu yolu reddetti. Siyasal yaşamdan elini eteğini çekti ve kendisini düşünceye, doğanın yasalarına ve insanlık durumuna dair derin sorgulamalara adadı.
“Karanlık Olan”ın Paradoksları
Herakleitos’un felsefesi, kendisinden önce gelen doğa filozoflarının arayışlarından kökten biçimde ayrılır. Thales, her şeyin özü olarak suyu; Anaksimenes havayı ileri sürerken, Herakleitos bu tür sabit töz arayışlarını yetersiz buldu. Ona göre evrendeki tek sabit şey, bizzat değişimin kendisiydi. Bu görüşüyle sağduyuya da meydan okuyordu: Zira insanlar, genellikle güvenlik ve istikrar isterken, Herakleitos her şeyin sürekli bir akış, dönüşüm ve karşıtlıklar gerilimi içinde var olduğunu ileri sürüyordu.
Bu radikal düşüncelerini daima aforizmalar ve paradokslarla ifade eden Herakleitos’a çağdaşları “Skoteinos” yani “Karanlık Olan” lakabını takmışlardı. Söyledikleri ilk bakışta muğlak, kasıtlı olarak çok anlamlı, hatta bazen anlaşılmaz görünüyordu. Ancak bu tarz, onun felsefesinin ayrılmaz bir parçasıydı. Gerçek, ona göre basit, düz ve sabit değildi; çelişkilerden örülmüş, çok katmanlı ve hareketliydi.
“Aynı Nehirde İkinci Kez Yıkanamazsın”
Herakleitos’un belki de en çok bilinen sözü, değişim fikrini derli toplu biçimde ifade eder: “Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın.” Burada kastedilen, yalnızca dış dünya değil, öznenin kendisidir. Nehir, her an başka bir sudur. İnsan da her an başka bir düşünce, başka bir bilinç durumudur. Her şey akar, her şey değişir.
Yine de Herakleitos kaosu savunmaz. O, bu değişimi yöneten rasyonel bir ilkeden, “logos”tan söz eder. Logos, hem “söz” hem “akıl” hem de “düzen” anlamına gelir. Kozmosun sürekli dönüşüm içinde olmasına rağmen, bu dönüşümün rastlantısal değil, içkin bir düzen ve zorunluluk tarafından yönlendirildiğini ileri sürer. Logos, evrenin gizli algoritmasıdır.
Ateş, Karşıtlıklar ve Birliğin Diyalektiği
Herakleitos, evrenin temel öğesi olarak ateşi seçer. Zira ateş, durağan değildir; dönüştürücüdür. Yakar, kül eder, ışık verir, ısı üretir. Her şeyin değişiminin simgesi olarak, onun evren görüşünde merkezi bir yer tutar.
Herakleitos’a göre evrendeki bütün süreçler, karşıtlıkların çatışmasıyla işler: gece ve gündüz, sıcak ve soğuk, yaşam ve ölüm… Ancak bu karşıtlıklar düşman değil, birbirini var eden öğelerdir. Ünlü sözüyle: “Yukarıya giden yol ile aşağıya giden yol aynıdır.” (Yunanca: ὁδὸς ἄνω κάτω μία καὶ ὡυτή / Hodòs áno káto mía kaì hauté). Karşıtlık, gerçekliğin ayrılmaz bir niteliğidir.
Bu düşünce, yalnızca Antik Yunan felsefesine değil, çağdaş bilimsel düşünceye de ilham vermiştir. Modern fizikte maddenin enerjiye, parçacıkların dalgalara dönüşebileceği; atom altı düzeyde “katı” nesnelerin aslında boşlukla dolu titreşimlerden oluştuğu bilgisi, Herakleitos’un öngördüğü akışkan gerçeklik fikriyle örtüşür.
Sosyal Çatışmalar ve Değişimin İtici Gücü
Herakleitos’un diyalektiği, yalnızca doğaya değil, topluma ve tarihe de uygulanabilir. Toplumda çatışma kaçınılmazdır, hatta gereklidir. Zıtların geriliminden doğan yeni biçimler, ilerlemenin motorudur. Herakleitos, bugünkü toplumsal kutuplaşmalara tanık olsaydı, muhtemelen “bu çatışmaların yıkıcı değil, dönüştürücü yönüne bakın” derdi.
Tarih, bu fikri ödünç almıştır. Hegel, diyalektik düşüncesini Herakleitos’a dayandırmış ve şöyle demiştir: “Herakleitos’un söylemediği hiçbir şeyi ben mantık kitaplarıma almadım.” Hegel’in tez–antitez–sentez modeli, Herakleitos’un karşıtlıkların birliğine dayanan düşüncesinin modern biçimidir.
Karl Marx da bu mirası devralmış, tarihsel materyalizmini diyalektik biçimde kurgulamıştır. Sınıf çatışmalarını tarihin itici gücü olarak gören Marx’ın yaklaşımı, Herakleitos’un “karşıtların doğuruculuğu”na dayanır.
Her Şey Akar: “Panta Rhei”
Sonuçta Herakleitos’un evren tasarımı, durağan bir varlık anlayışına değil, sürekli devinen, kendini yenileyen, karşıtlıklarla büyüyen bir dünyaya dayanır. Onun ünlü özdeyişiyle: “Ta panta rheî” – “Her şey akar.”
Kendi yurttaşlarıyla geçinemeyen bu filozof, zamanın ötesine seslenmiş; yalnızca bir çağın değil, birçok çağın düşünce dünyasına yön vermiştir. Bugün hâlâ onun nehirlerinde yıkanıyoruz. Ve her seferinde, farklı biri olarak.